Mümtazer TÜRKÖNE
Sıraladıklarım, sırf sayısı az olduğu için çoğunluğu teşkil eden kin ve nefret dolu yığınların önüne atılan ötekilerdi. Ermeniler, Rumlar, Yahudiler hesaptan düşünce nefret objesi ihtiyacını karşılamak üzere, Alevîlerden başlayıp Kürtlerle devam eden, bugün ağırlıklı olarak Suriyeli mültecilerin yerleştirildiği düşman rolünden söz ediyorum.
Bu düşmanlar aracılığıyla bir zamanlar ne siyasetler kotarıldı, ne koltuklar elde tutuldu.
Durum oldukça ciddi. Önümüzdeki seçimin sapı-samanı Suriyeli mültecilerin (ve diğer sığınmacıların) sırtında ayıklanacak. Her parti yelpazedeki konumunu bu meseleye göre belirleyecek. Suçlamalar, polemikler ve seçmenin zihnini teşviş edecek provokasyonlar sığınmacılar konusunda olacak.
Şu noktayı gözden kaçırmayın:
Sorun sizin Suriyelilere yönelik sempati veya antipatiniz değil. Siyasi rekabetin, entrikaların, örtülü operasyonların basit, anlaşılır ve kullanışlı nesnesi hakkında analiz yapıyorum. İktidar denklemini, değişimini, müstakbel seçimin alçak ve yüksek basınç bölgelerini, dolayısıyla kopacak fırtınaları nazara veriyorum.
Laboratuvarımız yakın tarih.
1978’in sonunda sıkıyönetim, Maraş Katliamı yüzünden ilan edilmedi; sıkıyönetim ilan edebilmek için Maraş Katliamı organize edildi. Nitekim o tarihten sonra sağ-sol çatışması, Çorum, Sivas olaylarında görüldüğü üzere Alevî-Sünni eksenine taşındı, bu sefer oluk oluk kan akmaya başladı ve sonunda 12 Eylül darbesinin zemini kâmil şekilde oluştu.
1990’ların başlarından itibaren peş peşe Batı’da, özellikle Ege sahillerinde Kürt asıllı vatandaşlara yönelik kitlesel linç girişimleri yaşandı. Bu olayların hiçbiri kendiliğinden vuku bulmadı; nitekim siyasi iklim değişince birden bu olayların arkası kesiliverdi.
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın önceki gün basın toplantısında söylediği: “Soylu ve ekibi çok tehlikeli bir oyun oynuyor Haziran 2015 - Kasım 2015 arasındaki sürece benzer bir şiddet dalgasının bu sefer sığınmacılar üzerinden planlandığı anlaşılıyor” şeklindeki inanılması güç sözü, bu tarihsel tecrübenin ışığı altına yerleşince insan ister istemez dehşete kapılıyor.
Acaba seçimleri iptal etmeye kadar uzanacak zecri tedbirlere gerekçe olacak şiddet ortamını mı kastediyor?
Gözünüzde canlandırın:
İstanbul’da, Adana’da kulaktan kulağa yayılan basit bir taciz veya tecavüz söylentisi üzerine sığınmacıların yaşadığı mahalle basılıyor, evler ateşe veriliyor, insanlar öldürülüyor.
Veya Hatay’da sığınmacılar tersini yapıyor.
Birden Türkiye sathında birkaç şehirde sığınmacılara yönelik linç girişimi oluyor.
Sonuç?
Bu tablo kimin işine yarar?
Dün Alevîlerin, Kürtlerin düşman ilan edilmesi ile bugün Sığınmacılara yönelik kabaran öfkenin ortak paydası şu:
Kendi işinde-gücünde, çevresine bakıp dolmuşa binmeye yatkın cahil kitleler başka sebeplerle birikmiş kinlerini ve nefretlerini döküp rahatlayacağı bir vesileye kavuşuyor. İşini kaybetmiş olanlar, hayat pahalılığından şikayet edenler, bir kızla oturup doğru dürüst konuşmayı beceremeyen ergenler, ipsiz-sapsız ayak takımı sokağa dökülmek için koşturuyor.
Cemil Meriç’in tabiri ile “ırzına geçecek zorba arayan yığınlar” baştan aşağı cinsel açlık kokan kışkırtmalara kapılıp kan dökmeye girişiyor. Kışkırtmaların ana temasının, “kızlarımızın şurasına burasına bakıyorlar” türünden cinsel içerikli motifler olması, hedef kitlenin düzeyini göstermiyor mu?
Baksanıza, faşizmin hiçbir türünün cesaret edemediği “ben hayvanın tekiyim” anlamına gelen “ben ırkçıyım” lafını eden insanlar bile türedi.
Evet hayvanlar; çünkü ırk cins atlarda, köpeklerde, ineklerde olur.
Tekrarlıyorum:
Mesele sığınmacıları savunmak veya karşı çıkmak değil; bu işin iktidar rekabetinde belirleyici bir parametreye dönüşmesi. Bir taraf “sahip çıkacağız” diyecek, diğer taraf “göndereceğiz” diye diretecek.
Kitlesel provokasyonlar vuku bulduğu zaman seçmeni terörize edecek tonlarca polemik yaratılmış olacak.
Kazanan sığınmacılarla kazanacak, kaybeden de aynı gerekçe ile kaybedecek.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları










































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2025
28.12.2025
24.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
21.12.2025
16.12.2025
13.12.2025
11.12.2025
7.12.2025