Mümtazer TÜRKÖNE
Bölgesel gelişmeler, Türkiye’nin parlayan yıldızı, şu malûm “Süreç”, iç politikada tebeyyün eden ve iktidar değişimini haber veren “Geçiş Süreci”, hukuka dönüş sinyalleri ve erken seçim gündemi gibi, kafanızı çevirdiğinizde hemen gözünüze çarpan bu dalgalanmaların tamamı, -eskisini yıkıp yerine yenisinin yapıldığı bir binayı gözünüzün önünde canlandırın- aynı tezgâhta imal edilmiş bir taşıyıcı kolon sisteminin türevleri. Kenarda yıkılan binanın cürufu, beride kat kat yükselen yeni binanın henüz duvarları bile örülmemiş odaları duruyor.
İran’ın, Hizbullah’ın ve Hamas’ın bölge dengelerinde saf dışı bırakılmasıyla birlikte, enkazın arasında boydan boya uzanan bir de İslâmcılık var. 28 Şubat’ın moda ettiği “Siyasal İslam” tabirini de kullanabilirsiniz. Daha çok Cihadçı Selefilikle (somut karşılığı olan El Kaide ve DAEŞ’le) başlayıp, siyasal iktidar peşinde olan her türlü İslâmcı hareket o cürufun içine gömülmüş vaziyette.
Ürdün’ün Hamas mensuplarını tutuklaması, Mahmut Abbas’ın Hamas’a “itoğluitler” demesi, Türkiye’de art arda DAEŞ operasyonları yapılması ve çok sayıda kişinin gözaltına alınması sadece yüzeysel işaretler. İslâmcılığın üzerine beton dökülüyor ve yeni binanın altında bir enkaz yığını olarak yok ediliyor.
Yeni, yepyeni bir dünya kuruluyor, eskisi geçmişe gömülüyor ve bu dünyada sadece toptan şekilde Türkiye değil, her bir aktör, her bir sektör yerini buluyor.
Kimi kastediyorum?
AK Parti İslâmcılığını.
Önce bu yeni binanın kolonlarının imal edildiği tezgahı ve uygulanan avan projeyi nazara vererek adım adım ilerleyelim. (Avan proje, uygulama projesinin ön hazırlık çalışmasıdır. Proje hakkında kabataslak öngörüde bulunulmasını sağlar. Detaylar içermez, çünkü henüz projeye dair kesin kararlar verilmemiştir.)
İsrail’in güvenliği
Ortadoğu’nun, Ortadoğu üzerinden dünyadaki dengelerin kazık gibi en değişmez parametresi İsrail’in güvenliğidir. Hayal aleminden vazgeçip, dünya politikasını kavrayabilmek için gerçeklerle barışmak istiyorsanız bu parametreyi sabit bir kerteriz noktası olarak hiçbir zaman gözden uzak tutmamanız gerekir. Gazze’deki soykırım konusunda yükselen tepkiler ayrı bir konu. İsrail, doğrudan ABD demek; sıkıştığı zaman ise dolaylı olarak Avrupa olarak karşınıza çıkar.
İsrail, kendisine düşman bir coğrafyada derin güvenlik endişeleri, hatta şizofrenik boyutta paranoyalarla yaşayan küçücük bir ülke. Bu küçük ülke 7 Ekim 2023’den bu yana, elbette ABD desteği ile Hizbullah’ı dize getirdi, İran’ı saf dışı bıraktı ve bırakın Hamas’ı Filistin halkını neredeyse yok etti.
İsrail’in güvenlik endişelerine ve bölge çıkarlarına sed çekecek tek bir güç var: Yahudiler. Bölgede bizi de ilgilendiren gelişmelerin zembereğinde İsrail’i yöneten Likud Cephesi ile büyük diaspora arasında sert tartışmalar ve çekişmeler yer alıyor. Çok basitleştirerek özetleyelim. Netenyahu, Suriye iç savaşının sağladığı fırtınalı denizde sakin bir ada pozisyonunu sürdürmek için bölgenin sistematik olarak çatışma ve kaos içinde kalmasını savunuyor. Uluslararası Finans kapital üzerinde ağırlığı olan aklı başında Yahudiler ise bu duruma karşı çıkıyor. Gazze soykırımının, Yahudilerin itibarını zedelediğini, barıştan yana Yahudi imajına şiddetle ihtiyaç olduğunu öne sürüyorlar. Nitekim, Netenyahu’yu UCM’de yargılayıp mahkûm edenler işte bu Yahudiler.
Bu Yahudilerin sözcülüğünü de İngiltere yapıyor.
İngiltere’nin planı
Ortadoğu’da, ABD’nin onay verdiği, İngiltere’nin de oyun kurucu olarak masanın başında oturduğu, Suudi Arabistan başta olmak üzere Arap ülkeleri ile Türkiye’nin uzlaştığı, bilhassa Suriye Kürtlerinin de (dolayısıyla Türkiye Kürtlerinin) ikna edildiği bir plan yürürlüğe girmiş görünüyor. Bu durum bizde en yetkili ağızdan, “İki buçuk ülke” lafıyla (ABD ve İngiltere’nin yanında buçuk Fransa oluyor) Hakan Fidan marifetiyle zaten dile getirildi.
Bu plan İsrail’in güvenliğini, Türkiye’nin başat konumda bulunduğu bir bölge mimarisi ile kurulacak istikrarlı bir barış düzenine bağlıyor. Netenyahu’nun kaos arayışına karşı, İngiltere’nin kosmos yaklaşımı galebe çalmış oluyor. Türkiye açısından bu düzenin en önemli şartı Kürtler ile barışması. Bu bir zorlama veya yük değil, başka türlüsü zaten imkânsız. Türkiye’nin kendisine açılan bu alanda önerilen baskın rolü oynayabilmesi için Kürtlerle uyumlu ve yekpare hale gelmesi gerekiyor.
İngiliz oyunu, ABD emperyalizmi, Yahudilerin Arz-ı Mevud’u veya Büyük Orta Doğu Projesi gibi basmakalıp-ideolojik laf salatasını bir kenara koyup, reelpolitik dünyaya gözlerinizi açmanız lazım. Kuzey Kıbrıs, “Türkiye’nin Kıbrıs sorunu yoktur” diyen Dışişlerimize, İngilizlerin fiyongları bağlı kurdelelerle hediye paketi içinde sunduğu bir cemiledir. Cumhuriyet’in kuruluşunda Misak-ı Milli’nin içinde yer alan Musul’un dışarda kalması, tek başına Kürt sorununun en temel sebebidir. Böyle olduğu için Kürtlere verilen sözler tutulmamıştır.
HTŞ’nin ileri harekatla Suriye’yi ele geçirmesi ve Cezire’de SDG ile yani Kürtlerle uzlaşması, Kürtlerin de yapıcı-uzlaşmacı davranması bu planın eseri olmalı. ABD bölgedeki üslerini kapatıyor ve eş zamanlı olarak Türkiye bölgede üç yeni üs kuruyor. Netenyahu durumdan memnun değil, ama Beyaz Saray’da medyanın önünde Trump’tan fırçayı yiyor.
Kısaca her şey yoluna giriyor.
Bölünme paranoyaları ile yüz yıl geçiren Türkiye, bu plan üzerinden sadece kendi Kürtleri ile değil, Suriye ve Irak Kürtleri ile de kader birliğine gidiyor. Ve bu işten, sıkıştıkları coğrafyadan çıkıp Türkiye üzerinden dünyaya açılma imkânı bulan Kürtler kârlı çıkıyor. Kürtler hep birlikte İstanbul’a uzanıyor; Türkiye, Kürtlerle birlikte bölgede Yavuz Selim’in Pax Ottomanası gibi, hâkim konuma yerleşiyor.
Kime karşı?
İran’a ve İslâmcılara karşı.
AK Parti İslâmcılığı
Yeni bir dünya kurulup Türkiye bu dünyada yerini bulurken, AK Parti değil ama AK Parti İslâmcılığı tasfiye ediliyor. Erdoğan’ın bu İslâmcılığı temsil ettiği ölçüde koltuğu sallanıyor.
AK Parti amorf bir kütle. Yeniden Refah Partisi ve Saadet Partisi ile ortak paydası olan Milli Görüş, Türkiye İslâmcılığı olarak enternasyonalist bir karaktere sahipti. Tunus’ta Nahda lideri Gannuşi’den, Erbakan’ın MSP mitinglerinde nasıl kürsüye çıkıp kalabalığı selamladığını yıllar önce uzun uzun dinlemiştim. Milli Görüş geleneğinin enternasyonal bağları, daha çok İhvan-ı Müslimîn içinden çıkan ve siyasî iktidar hedefi olan örgütler üzerinden sağlandı. Mısır’da Mursi üzerinde bu kadar ısrarlı durulmasının sebebi buydu. Bugün neredeyse tek kanal olarak Hamas kaldı. Filistin davası ile birleşen bu İslâmcılık türü, son günlerde Orta Doğu’da her yerden tasfiye ediliyor. Katar’da geçen sene başlayan bu tasfiye, Ürdün’deki tutuklamalardan sonra Türkiye ile son buldu.
Bir parantez açalım.
İslâmcı birikimi ve potansiyeli Türkiye’de farkında olarak veya olmayarak Erdoğan doğrudan kendisi tasfiye etti. Kendi iktidarını Devlet Dini’nin kurulu sistemine emanet ederek yaptı bunu. İmam Hatipler ve Din Dersleri yeterli göründü; olmadığı çok geç anlaşıldı. Hakiki İslâmcılar çok önce AK Parti’den uzaklaştılar. Yine de İslâmcı yeşilin hafif tonu, AK Parti’nin cemaat ve tarikatlar gibi örgütlü dinî gruplarla bağlantısına katkıda bulunuyor. Bir de Hayrettin Karaman gibi AK Partinin dine mugayir politikaları ve icraatları için “ızdırar hali” fetvaları veren İslâmcılar kaldılar.
İran’ın saf dışı kalmasından sonra İslâmcılığın tasfiyesi, Cihatçı Selefiliğe göz açtırılmayacağı anlamına geliyor. Türkiye’de geniş kapsamlı DAEŞ operasyonları bu durumu gösteriyor.
Elbette kimse boş durmuyor. İran, Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan sayesinde Türklük üzerinden Türkiye ve Azerbaycan ile bir yakınlaşma iklimi oluşturmaya çalışıyor. Şehriyar’dan okuduğu “Heyder Baba’ya Selam” şiirini başka türlü yorumlayamazsınız. Peki neye karşı? Türkiye’de yükselen Kürt siyaseti dışında bir hedef görünmüyor. Yani Türk-Kürt ittifakına karşı.
Sonuç?
Sonuç, Erdoğan’ın AK Parti İslâmcılığında ne kadar ısrar edeceğine bağlı. Israr ederse, bu durum doğrudan Orta Doğu’da yeni düzenin kuruluşu aşamasında kendisinin tasfiyesine yol açabilir.
Demek ki Erdoğan, Suriye üzerinden kurulan planın kendisinin tasfiyesi ile sonuçlanacağını görüyor.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ulus niteliğini, Kürtleri de özgür iradeleri ile içine alacak şekilde yeniden inşa etmesi, yazının başında metafor olarak kullandığım binanın en kritik ana kolonlarını oluşturacak. İsrail’in güvenliğini kosmosun içine yerleştiren, yani bölge barışına bağlayan İngiliz planında, İslâmcılara tanınan bir yaşam alanı yok.
Tekrarlayalım: AK Parti İslâmcılığına da yok.
Bu durumda Erdoğan’ın Çözüm Süreci’ne direnmesini, hukuka dönüş için otokrasiden vazgeçmesine bağlamak, tek başına yeterli değil. Erdoğan, bölge üzerinden kurulan yeni dünyada kendisine alan bırakılmadığını görüyor olmalı.
Kısaca İslamcılık tasfiye edilirken, onunla bağlantılı herkes tasfiye ediliyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
27.05.2025
23.05.2025
13.05.2025
12.05.2025
6.05.2025
5.05.2025
5.05.2025