Mümtazer TÜRKÖNE
Bugün Dünya Barış Günü.
Barış o kadar sihirli bir kelime ki, savaş planları yapanlar “baskın basanındır” derken bile toplarını-tüfeklerini barış güvercinlerine taşıtırlar. Bu yüzden gürültülü barış laflarından tedirgin olmanız normal.
Tarihte tecrübe ettiğimiz üzere aslolan maalesef savaş hali. Kavga ederek geçirdiğimiz hayat maceralarımızda, yorgun düştüğümüz aralıklara barış adını veriyoruz. Barış hali bir istisna, sadece hayallerimizi süsleyen bir umut. Bir cennet tasavvuru gibi.
Her seferinde hayal kırıklığı yaşadığımız için karamsarlığın Çözüm Süreci’ne egemen olması normal. Barış, dokunabileceğimiz kadar yakın olduğu zaman bile bir şeylerin ters gideceğinden, umutların yeşermek için başka bir baharı beklemek zorunda kalacağınızdan endişe ediyoruz. Haklıyız. Ancak elimizde çoğu zaman unuttuğumuz çok güçlü bir imkân var: Demokrasi.
Barış umudunu koruyacak ve hayat bulmasını sağlayacak olan çok sayıda demokratik seçeneğimiz ve çaremiz var.
Umut Hakkı:
On ay önce, 22 Ekim’de Bahçeli yolu Öcalan’a “umut hakkı” ile açmış ve Süreç’i iddialı bir şekilde başlatmıştı. Yaptığı şey, düğmeyi isabetli iliğe geçirmek, sonraki düğmelerin sıralı iliklenmesini sağlamaktı. Nitekim bugüne kadar umut veren gelişmelerin tamamı, bu ilk hamlenin isabeti sayesinde gerçekleşti. Öcalan 27 Şubat’ta Süreç için makul sınırlar tayin etti ve çağrısı sonrasında PKK silah yakma seremonisi ile çatışmaya tek taraflı olarak son verdiğini ilan etti.
Kabarık-yumuşak yünleri ile fabrikasyon kırmızı halının üzerinde mutlu-mesut ilerlerken birden başladığımız yere geri döndük. Bir çok şey geride kaldı derken, Öcalan’ın bulunduğu İmralı’nın kapıları aniden kapandı. Muhtemelen Bahçeli’nin Ahlat’ta Erdoğan ile görüşmesi sayesinde tekrar açıldı.
Öcalan 40 yıl boyunca Türkiye’ye kan kusturan bir terör örgütünün ve bu örgütü ulusal kurtuluş umudu olarak gören Kürtlerin lideri. Tam olarak bu yüzden önümüzde uzanan barış yolunun da tartışmasız kılavuzu. Geçmişten istediğiniz sonuçları tek tek seçerek devşirebilir, alışkanlıklarınızı da kafa konforunuzu bozmadan sürdürebilirsiniz. Gelecek için değiştiremeyeceğiniz bir gerçek var: Türkiye barışa ulaşacaksa, Abdullah Öcalan’ın bu sonuçta çok büyük payı olacak.
Kavga etmesini bilenler barışmasını da bilirler.
Siyasetin dalgalı seyri içinde birilerinin önceliklerine, tercihlerine bırakmadan çözmemiz gereken “Çözüm’ün içindeki ilk çözüm” Umut Hakkı’nın gerçekleşmesi ve Öcalan’ın kaptan köşkünde yerini alması olmalı.
Farkında değil misiniz? Öcalan’ın pozisyonundaki belirsizlik, iktidar gücünün siyasî rekabet hesapları için kullanılmasına ve Süreç’in kendi mantığından ve icaplarından uzaklaşmasına, kısaca istismar edilmesine fırsat veriyor.
Seçim kararı alınsa ne olur?
Süreç’i zorlayan ve sürükleyen ana taşıyıcı lokomotif bölgemize odaklı uluslararası dinamikler ve projeler. “Süreç birden sona erer mi, umutlar biter mi?” sorusunun cevabı bu yüzden içerdeki aktörlerin tekelinde değil. Son günlerde bol bol Suriye üzerinden dışardaki aktörlerin tasarruflarına odaklanmamız bu yüzden.
Sürecin bitmesi sınırlarımız dışındaki gelişmelere bağlı olunca, içerde siyasî rekabetin gölgesinde şekillenen Süreç tartışmalarının önemi azalıyor. Türkiye dışardaki gelişmelere müdahale etmek için içerden sadece dış politika kararlarına, yani Saray’a, bu kararları yürütmek için de Öcalan’ın desteğine bağlı durumda. “Komisyon tavsadı” hükmü, sadece komisyona aşırı anlamlar yükleyenleri hayal kırıklığına uğratmış olmalı. Süreç kendi mecrası ve matematiği içinde zaten yürüyor. Zorlamalar ve kurnazlıklar ana istikameti değiştirmez.
Kısaca Süreç, duruma her şeyi kontrol ederek vaziyet eden İktidar gücü olmasa da ilerler. Devlet’in güvenlik ve diplomasi birimlerinin birikmiş bilgilerine dayalı refleksleri Süreç’i belki siyasî rekabetin hayı huyu dışında kendi tutarlılığı içinde götürmeye daha elverişli.
Türkiye bugün seçim kararı alsa, Süreç gibi çok hayati bir konu müstakbel iktidarın inisiyatifine ve iradesine bırakılsa, yap-boz tahtasına dönen mevcut durumdan daha sağlıklı bir ilerleme ve sonuçlar elde edilebilir. Asıl atılması gereken adımlar, infaz yasası, kayyım meselesi, yargı kararlarının uygulanması gibi ilerlemeler daha kolay sağlanabilir.
Umutlarımız dar bir alana sıkışmış değil. Demokrasi içinde çareler tükenmiyor. Demokrasinin sunduğu imkânlar umudu büyütmeye katkı sağlıyor.
Dünya barış gününüz kutlu olsun. Barış için umudunuzu kaybetmeyin.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRT20 Yılda Ne Değişti? 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilMillî mi, Evrensel mi? Muhafazakâr Savunma Sözlüğünün Anatomisi 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİkinci varlık vergisi faciasına doğru 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciMeğerse cennetteymişiz 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİAdli yıl ne vaat ediyor? 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBarış Umudu 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMalazgirt ruhu: Sultan Alpaslan ve Cevdet Sunay yeni Türkiye’ye el sallıyordu 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNLevant’taki İsrail düşü Türkiye için kâbus mu? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞAnayasa Madde 66: Türk vatandaşlığı 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluKim demiş İslam ülkeleri bir araya gelemiyor diye 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBir Demokrasi Kurultayı hikâyesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞDİYANET NE ZAMAN ”KENTLİ” OLACAK? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBeslenmenin farklı yollarından kaçış yok 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazRüşvetçileri merak eden bir savcı var mı? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Kusursuz fırtına’nın tam ortasında: Türkiye krizler kavşağında hangi yola sapacak? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Demokratik Sosyalizmin İnşası.. 31.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSurvivor entelektüel! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokratların çilesi 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yol temizliği için harekete geçmeli 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.09.2025
30.08.2025
27.08.2025
24.08.2025
22.08.2025
19.08.2025
17.08.2025
16.08.2025
14.08.2025
10.08.2025