Mümtazer TÜRKÖNE

Mümtazer TÜRKÖNE
Mümtazer TÜRKÖNE
Tüm Yazıları
CHP evrim geçiriyor
24.09.2025
242
CHP yukardan gelen ağır baskı ve aşağıdan gelen taleplerin arasında yeni bir kalıba dökülüyor. İdeoloji kısmı henüz boşlukta ama karşımıza her şeye rağmen bambaşka bir parti kimliği çıkıyor.

Özgür Özel Saray’a karşı giderek daha hiddetli ve daha sert mesajlar veriyor. Bu tırmanışın ardında sadece güçlenen özgüveni yok; yukardan gelen baskıya direnebilmek için öyle davranması gerekiyor. Politik rekabet kızıştıkça, CHP’nin gardı daha sağlam duruyor, attığı yumruklar daha isabetli. Siyaset cezaevlerinin ve kayyımların gölgesinde, olağanüstü şartlarda yapılıyor, CHP bu şartlara uyum sağlarken örgütüyle, kimliğiyle karşımıza yepyeni bir parti çıkıyor. CHP çaktırmadan, örgütünden ideolojisine ve siyasî üslubuna kadar yeni hayatta kalma şartlarına uyum sağlayarak esaslı bir evrim geçiriyor.

CHP’nin yeni kimliği:

“Kurultaylar partisi” hüviyeti, ilk defa CHP’nin önünü açıyor. Kayyım tecavüzüne karşı seri ve hızlı tepkiler bu örgütsel canlılıkla yapıldı. CHP’de sosyal demokrasinin-sol siyasetin oluşturduğu bir kitle örgütü geleneği var. Buna karşılık AK Parti’de siyaset, en tepeden sevk ve idare edilen parti cihazı ile yapılıyor. CHP’de hala ısrarla en aşağıdan yukarıya uzanan bir örgütsel dinamizm var. AK Parti, tanınmış isimler üzerinden kadro partisi olarak yelpazeye yerleşti, CHP bitip tükenmeyen örgütsel tartışmaların, hizip çatışmalarının partisi olarak bugünlere geldi. Erdoğan’ın çevresinde pırıltılı tek bir ismin kalmamasına bakarak AK Partinin bugün kadro partisi vasfından uzaklaştığı, teknisyen kimliği ağır basan yöneticilerin üzerinde bir kişinin dengelenmesi imkânsız kararları ile yönetildiği açık. CHP ise liderlik için karizma üretmeye başladı. Elleri kolları bağlı, mahpus damından mesajlarını ulaştırmaya çalışan bir lider ile partinin başında yüksek bir enerji ve odaklanma ile boşluk bırakmayan diğer liderin uyumu üzerinde yükselen, birbirini besleyen karizmalar.

Parti kimliğini toplumdan gelen taleplere göre yürütülen siyasî rekabet belirler. Lider bağlılığının, alışkanlıkların, toplumsal ilişki ağlarının oluşturduğu kemikleşmiş oyları dışarda tutarsanız partiler de siyaset de sürekli değişir. CHP yukardan gelen ağır baskı ve aşağıdan gelen taleplerin arasında yeni bir kalıba dökülüyor. İdeoloji kısmı henüz boşlukta ama karşımıza her şeye rağmen bambaşka bir parti kimliği çıkıyor.

CHP’nin sık sık tartışılan Alevî-Bektaşî oyları, sol-sosyal demokrat tabanı ve hep sığınacak bir sundurma gölgesi arayan ulusalcı seçkinleri ile çoğu zaman üç farklı istikamete doğru koşan üç atın çektiği bir araba gibi, bir koalisyon görüntüsü vardı. Erdoğan’ın “CHP’nin iç sorunu” diyerek kayyım tartışmalarında sığındığı çatlak da tam olarak bu manzaranın eseriydi.

Hizipler hiçbir zaman demokratik oluşumlar değildir. CHP’ye karabasan gibi çöken kayyım gölgesi, hiziplerin eseri olarak Saray’ın elinde bir koza dönüştü. Ancak tam olarak bu zaaf, siyasetin genel değişimi ve iktidar baskısı altında CHP için bir avantaja dönüşüyor. Saraydan gelen baskı hizipleri yok ediyor, CHP bu krizlerden daha yekvücut ve daha uyumlu bir parti olarak çıkıyor.

Saray, yargı eliyle bastırıyor, ekonomik krizden perişan olan halk aşağıdan tazyik ediyor ve ortaya hava boşlukları alınmış çok sert ve dirençli bir CHP çıkıyor.

CHP’nin resmî ve “paralel” rakipleri:

AK Partinin zaafları CHP’nin iktidar yolunun taşlarını döşüyor.

“Erdoğan sonrası” tartışması, bugünün iktidar mimarisini konsolide etmek için, iktidar hizipleri marifetiyle kışkırtılıyor. Ancak malzeme ikna edici değil ve taraflar ölümüne bir kavgaya girmiş durumdalar. İktidar psikolojisi çok kötü, korku siyasetin-bürokrasinin zirvelerine yerleşmiş durumda. Korku bulaşıcıdır ve her zaman hata yaptırır.

“Siz sadece abinizi takip edin” diyerek bütün sırlı hikmetleri tekeline almış bir liderin çevresinde siyaset imkânsız hale gelir. Siyaset, yani iktidarı pekiştirmek söz konusu olamayınca saray entrikaları çaycıların bardaklara doldurduğu demin koyuluğuna kadar yansır.

AK Parti’deki seri istifaları, parti cihazının anlamsızlığı yanında yerel politikada giderek derinleşen korkulara bağlamak gerekir. Parti başkanı olarak adamın devlet içinde bir memuru tayin ettirecek kadar bile gücü yok, ekonomik durum da giderek kötüleşiyor. Neden hiçbir şeyinden istifade edemediği iktidarın yanı başında saldırıların hedefinde yer alsın.

Rant pastası küçüldü. CHP’li belediyeler bu küçülen pastaya giden yolları da kesti. Pasta küçülünce, masanın dışında kalanların sorumluluk ve katkı payları da azalıyor, iktidar güç kaybediyor.

“Paralel yapı” tartışması, tam olarak bu ortamda büyüyecek, asıl korku tarikat-cemaat dergahlarını saracak. Yargıda hangi hâkimin-savcının, hangi tarikata-cemaate yakın olduğunu herkes biliyor. CHP’nin sırtından inmeyen yargı sopasının, cemaatlerin-tarikatların payına düşen müteselsil sorumluluğu giderek büyüyor. Hangi dinî lider, geleceğin iktidarı karşısında kendi cemaatini, yerleşik çıkarlarını bu derece ateşe atabilir? İktidarın ikiz kardeşi gibi bir zamanlar devletin tepesine yerleşen Gülen Cemaati’nin akıbeti ortada.

CHP, Ahmet Özer’in tutuklandığı tarihten bu yana, son on ayda aşama aşama büyük değişimler yaşadı. Kaçmaktan kovalamaya vakit bulamayan partinin çığır açıcı programlarla uğraşması zor. Muhalefetin radikal sağ ve sol kanatları CHP’nin yanında tam kadro saf tutarken fikir tartışmaları da cazip değil. CHP adına iktidar siyaset alanını demokrasi ve hukuk boşluğu yaratarak sonuna kadar açıyor. Bir siyasi yaratık olarak karadaki ve denizdeki yeni yaşam şartlarına uyum sağladı, şimdi uçmaya başlaması gerekiyor.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar