Mümtazer TÜRKÖNE
Başlıktaki soruya açık bir cevap verelim: Şayet 2937 sayılı MİT Kanunu, önceki gün İçişleri Komisyonu'nda formüle edildiği şekilde değişirse, işte o zaman MİT ile Mafya arasında hiçbir fark kalmayacak.
Aslında yine de kalacak; kanunların arkasına sığınan ve kanun himayesinde icraatta bulunan bir mafya örgütlenmesi fark oluşturacak. Cinayet işleyen mafya tetikçisinin ezkaza polis tarafından yakalandığında, cinayet işlediği silahı çevresine hakaretler yağdırarak beline sokup, müdürün odasında kahvesini yudumladıktan sonra kayıplara karışması mümkün mü? Aynı işi yapan, kazayla birini -bu siz de olabilirsiniz- nahak yere öldüren bir MİT mensubunun veya irtibatlı üçüncü şahsın durumu aynen böyle olacak. Kanun MİT mensuplarına suç işleme özgürlüğü veriyor. Bu özgürlüğü en üst düzeyde dokunulmazlık zırhına büründürüyor. İsterseniz mafya yerine çete, daha oturmuş bir tabirle "devlet içinde çete" diyelim. Kanun açıkça devlet içinde cezadan masun bir çete oluşturmak için çelik duvarlarla örülü bir alan açıyor. Kime? Tabii Başbakan'a...
Racon kesen, racona uymayan kafaları kopartan mafya babası veya devlet içindeki çetenin reisi kim? Bu durumda Başbakan oluyor. Artık ihalelerden komisyon almasına, bu komisyonları havuzlarda toplamasına, bu havuzlardan medya karteli oluşturmasına gerek yok. Racon kesilecek, iki MİT görevlisi gidip haracı toplayacak, dinlemeyenlerin kafası kopartılacak. Nasıl olsa bütün bilgilere ulaşma imkânları var. Tehdit, şantaj, diz kapağından veya topuğundan vurmak ve belki de operasyonel yetkileri ile bir yurtdışı bağlantı iddiasıyla gözaltına almak ve sonra cesedini bir çukura bırakmak. Bir yığın şahit, bir yığın görüntü bir işe yarar mı? Başbakan'ın emri ile yapılan icraata, Başbakan hiç soruşturma izni verir mi? "Başbakan böyle şeyler yapmaz" diyebilirsiniz. "Oğlunu tutuklayacaklar" dendiği zaman hangi baba, siyasî hayatı sona erdiğinde hangi lider elindeki imkânları sonuna kadar kullanmaz?
Sıraladıklarımın hiçbiri hayal ürünü değil. Hatta tasarıdan doğrudan çıkartılması gereken maksat, başka herhangi bir şey olamaz. Demokratik-hukuk devleti, yönetme hakkını devrettiğimiz temsilcilerin yetkilerini suistimal etme ihtimalleri karşısında güvenceler temin etmek zorunda. Bu yasa çıktıktan sonra Başbakan'ın havuzunun fotoğrafını herhangi bir gazeteci çekebilir mi? İtirafta bulunacak veya tanıklık edecek birinin, ertesi güne sağ çıkma ihtimali var mı? Başbakan'ın yakınlarından birini hâkim karşısına çıkartacak bir delilin muhafaza edilmesi mümkün mü?
MİT, millî güvenliğe yönelik bilgi toplamak ve başkalarınınkine de engel olmakla görevli bir devlet kuruluşu. Kanun vazıh bir şekilde görevini bilgi toplamakla sınırlıyor. Dünyada benzer entelejans servisleri ile paralel bir örgütlenmesi var. Nitekim 1964'te çıkan 644 sayılı kanun CIA'yı model olarak alıyor; sonra 1983'te Avrupa örnekleri de gözden geçirilerek yeni bir kanun çıkartılıyor. Kanun titizlikle bu kuruluşa bilgi toplamak dışında bir görev verilemeyeceğini vurguluyor. Demokratik hukuk devletlerinin bu evrensel standardının sağlam bir mantığı var. Operasyon yetkisi ile bilgi toplama görevinin tek elde toplanması ortaya kaçınılmaz olarak bir suç bataklığı çıkartıyor. Meclis'teki tasarı Bakanlar Kurulu kararına dayalı operasyon yetkisi veriyor. Bu yetkinin sınırları gizli iç yönetmelikle belirleneceği için denetlemek mümkün değil. Ayrıca, yargı karşısında tanınan dokunulmazlığın hukuk devletinde yeri yok. Tuhaflığa bakın: Başbakan'ın izni ile sağlama alınan dokunulmazlığın kendisi Başbakan'da hatta Cumhurbaşkanı'nda bile yok.
Zannedildiği gibi bizim istihbarat teşkilatı Teşkilat-ı Mahsusa'nın devamı değil; Genelkurmay'a bağlı Özel Kuvvetler Komutanlığı bu geleneği sürdürüyor. Taslağın propagandası yalanlarla yürütülüyor. Bin Ladin operasyonu örneği yanlış; çünkü bu operasyonda sadece bilgiyi toplayan CIA, operasyonu yapan ise Amerikan ordusu. İrangate skandalı ve Yarbay North olayını hatırlayın, CIA'dan bahseden oldu mu?
Olan MİT'e olacak; kurum kaçmaktan kovalamaya vakit bulamayacak.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları




































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.12.2025
7.12.2025
4.12.2025
2.12.2025
1.12.2025
30.11.2025
25.11.2025
25.11.2025
25.11.2025
22.11.2025