Mümtazer TÜRKÖNE
Genel kanaat, AK Parti’nin 2009 seviyesinin altına düşmesi halinde seçimi kaybetmiş olacağı yönünde idi.
Ya öyle olsaydı; iktidar partisi seçimi kaybetseydi? Olabilir miydi? Seçim dediğiniz, siyaset pazarına partilerin tezgâhlarını açıp birbiriyle rekabet etmeleri. Her siyasî parti, her aday iddiasından bir şey kaybetmedensandığa kadar bütün marifetini sergiliyor. Pazarı temaşa eden halk, önceki kanaatlerinin üzerine mukayeseye girişiyor ve birini tercih ediyor. Oy vermek, artıları ve eksileri yan yana koyup bir hesap yapmak ve mukayeseli olarak toplamda kimin üstün geldiğine karar vermek. Adı üzerinde seçim. Seçim yapabilmek için birden fazla alternatif gerekiyor. Sonunda oylar sayılınca kimin kazandığı, kimin kaybettiği ortaya çıkıyor. Seçimi tarif etmek için sıraladığım cümleler normal ve doğal olanı, yani kitaplarda yazanı yansıtıyor. Acaba ne ölçüde normal ve doğal bir seçim yaşadık? Test etmek için “ya kaybetseydi?” sorusuna cevap aramak lazım.
Seçimi kaybetme endişesi Başbakan başta olmak üzere, AK Parti kadrolarına da egemendi. Siyasetin iddia işi olduğunu bilen Erdoğan bu konularda hata yapmaz; çıtayı “birinci parti” olmaya yerleştirince bu endişenin bütün kampanya dönemi boyunca sürdüğü ortaya çıktı. İşte bu yüzden iktidar kadroları iki tedbir aldı. Birincisi devlet iktidarının sağladığı araçları, fütursuzca sonuna kadar kullanmak; ikincisi seçim günü sandıklara müdahale etmek. Birincisi her seçimde her iktidar partisinin yeteneği nispetinde alışkanlığı olduğundan, murakabesi muhalefet partilerinin görevi. RTÜK’ten kampanya döneminde çıkan kararların, muhalefetin elini-kolunu bağlamaktan ve iktidar desteğinin önünü açmaktan ibaret olması bu yüzden şaşırtıcı değil. Siyasî reklamların da dahil edileceği seçimin finansmanı sorunu nazara alındığında “30 Mart’ta ne ölçüde adil ve eşit bir seçim yaptık?” sorusu ciddi ve makul cevaplar bekliyor.
Sandığa müdahale, demokrasinin iffetini doğrudan ilgilendiriyor. Aynı anda 41 ilde elektrik kesintisi tesadüf olamaz. Sandık sonuçlarına binlerce itirazın yapılması da, tartışmalı onca seçime rağmen alışıldık bir durum değil. Cihan Haber Ajansı başta olmak üzere, sandık sonuçları ile ilgili sağlıklı bilgiye ulaşım sağlayan kanalların siber saldırılara maruz kalması bir “B Planı”nın parçası olmalı. Twitter ve YouTube yasakları ve internetin seçim öncesinde kullanılamaz ölçüde yavaşlaması, “seçim kaybetme senaryosu”nun tedbirleri gibi görünüyor. Demek ki AK Parti’nin bu seçimden beklediğinin altında bir oyla çıkması durumunda düpedüz maraza kopacak ve önümüze herhangi bir seçim sonucu gelmeyecekti. Allah’tan kazanmış da, ülkeyi tüketecek bir kaosa sürüklenmemişiz. AK Parti seçim kaybetmeyi sindirecek durumda değilmiş. Sonuç: AK Parti’nin bu seçimleri kazanması mümkünmüş, ama kaybetme ihtimali mevcut değilmiş.
Gelelim seçim sonucuna...
Halkın tercihini küçümseyenlerin doğru yolu bulmaları ve demokrasinin bir aktörü haline gelmeleri imkânsız. Halkın doğru tercih yaptığını, döviz fiyatları üzerinden takip edebilirsiniz. Siyaset nasıl bir hesap-kitap işi ise seçmenin sandığa attığı oyu da bir muhakemenin eseri. Bu muhakemenin “çıkar hesabı”na dayanması son derece meşru ve makul. Seçim sonuçlarına bağlı olarak döviz fiyatları düşmüşse, ekonomik istikrar beklentisi yükselmişse halk çıkarına uygun doğru kararı vermiş demektir. Sofrasından eksilecek ekmeği garanti etmedikçe, halkın tercihini yargılayamazsınız. Halkın hata yaptığını düşünmek ne ölçüde yanlış ise seçim sonuçlarının Başbakan’ı ve hükümetini yolsuzluk ithamları karşısında akladığını öne sürmek o ölçüde demokrasinin doğasına aykırı. Seçmen zihninde bir “hata” ve “sevab” tasnifi yapıp, her birimin bireysel hayatındaki karşılığına göre bir yekün çıkartıyor ve kararını veriyor. “Seni yolsuzluk ithamları karşısında aklıyorum” diye sandığa giden bir seçmen tahayyül edebilir misiniz? Onun yerine “yolsuzluklar gerçek olsa bile” diye söze başlayıp “ya AK Parti kaybederse?” diye kendi kaybedeceklerini kafasında evirip-çevirip sandığa giden vatandaşların dünyasını anlamak lâzım.
Yazarlar
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.08.2025
3.08.2025
31.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025