Mümtazer TÜRKÖNE
“Cebir ve şiddet kullanarak hükümeti yıkmaya teşebbüs etmek” ağır, çok ağır bir suç. Bu yüzden bu suça ceza sistemimizdeki en ağır müeyyide uygulanıyor; hükümeti yıkmaya teşebbüs suçu işleyenlere “ağırlaştırılmış müebbed” (eski zamanların idam cezası) veriliyor.
Bu suçun müeyyidesini tanzim eden Ceza Kanunu’nun 312. maddesini dikkatle okursanız bu suçun sadece bir “teşebbüs” suçu olarak düzenlendiğini görürsünüz. “Hükümet’i yıkmak” diye bir suç söz konusu değil. Suçun mahiyetini anlamak için bu ayrıntı çok önemli. “Ya devlet başa, ya kuzgun leşe” diye gözünüzü karartıp, işbaşındaki hükümeti yıkmayı başarırsanız, ortada ne suç kalıyor ne de suç delili. Başka herhangi bir suçta suçun kendisinin müeyyidesinin olmadığı, teşebbüsün ise çok ağır bir suç oluşturduğu durumla karşılaşamazsınız.
“Hükümeti yıkmaya teşebbüs” suçu, “siyasî suç” kategorisine giriyor. Siyasî suçların sınırlarını ise hukuktan ziyade iktidarlar belirliyor. İktidarlar meşruiyet sorunu yaşıyorsa siyasî suçun alanı genişliyor. Demokrasinin işlediği, özgürlüklerin garanti altında olduğu ülkelerde kimse böylesine garip bir suçun varlığından haberdar bile olmuyor. İktidar yönetmekte zorlanıp, hukuk dışına çıkmaya niyetli ise, “siyasî suç” alanını genişleterek etrafında savunma duvarları oluşturur.
12 Eylül darbesinden sonra, Anayasa’yı “ilga” eden Askerî Yönetim’in mahkemesinde, “Anayasa’yı cebren tağyir, tebdil ve ilgaya teşebbüs” suçundan (meşhur 146. madde) yargılanmış ve cezaevinde yatmıştım. Sonunda beraat ettim, ancak beni yargılayan mahkeme ile iddiaya göre benim aramdaki tek fark, onların bu işi başarmaları idi. Yine de tuhaf değil mi?
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nın Gezi olayları ile ilgili, mahkemece kabul edilen iddianamesi “cebir ve şiddet kullanarak TC Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçuna dayandırılmış. Bu iddiaya mesned oluşturacak bütün suçlar iddianamede sıralanıyor. Anlaşıldığı kadarıyla Çarşı Grubu’nun Başbakanlık’ın Beşiktaş ve Ankara’daki ofislerini ele geçirmek üzere eyleme geçmeleri, “ihtilal başladı” demeleri, “bu hükümeti düşüreceğiz” diye haberleşmeleri bu suçun oluşması için yeterli görülmüş. Böylece Gezi olayları Hükümet’e yönelik bir kalkışmaya, eylemler de “Hükümet’i ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçuna dönüşüyor. Yalnız iddianame için çok ciddi bir eksik var.
Allah aşkına, hükümet dediğiniz çocukların kumdan yaptıkları bir kale midir ki, önüne gelen bir tekmede yıkmaya teşebbüs ediyor. İsnad ettiğiniz suçun bir inandırıcılığının olması; hükümetin bu sokak eylemleri ile yıkılabilmesi lâzım. Böyle bir ihtimal mevcut muydu? O kadar istihbarat organı, güvenlik birimi ve kanun himayesine rağmen bir hükümet bu iddianamede yer alan imkânlara ve sayıya sahip bir örgüt marifetiyle yıkılacak kadar zayıf olabilir mi?
Ceza Kanunu’nda bir sonraki 313. madde “Hükümete karşı silahlı isyanı tahrik” suçunu düzenliyor. Cezası öncekine göre 15-20 sene arası hapis cezası ile daha hafif bir suç. Örgütlü ve silahlı bir suç arayanlar için, -yeterli silah ele geçmiş olsaydı- bu sevk maddesi daha uygun olmaz mıydı?
“Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçu, 17 ve 25 Aralık soruşturmalarından sonra moda oldu. Hükümet üyelerini veya yakınlarını kapsayan bu iki soruşturmanın, “darbeye teşebbüs” olduğu öne sürüldü. Hatta Kılıçdaroğlu Meclis Grubu’nda bu soruşturma dosyalarında yer alan “yolsuzluk tapeleri”ni dinletince, dönemin başbakanı savcılığa “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuştu.
Siyasî suç tanımları, muhalefeti susturmak ve bastırmak için genişletilir. “Darbe”, “casus”, “ajan”, “hain” laflarını ne kadar sık duyuyorsanız, o ölçüde demokrasi ve özgürlükler için endişe taşımanız gerekir. Demokrasi, iktidarı çoğunluğa emanet ederek işletiliyor. Peki çoğunluğun dışında kalanlar? İktidarı emanet ettiğiniz çoğunluk, geri kalanları “darbeci”, “hain” ilan ediyorsa, siyasî suçun kapsamı genişliyorsa iktidar meşruiyet sorunu yaşıyor demektir. Dikkat edin: Bugün başka herhangi bir şey değil sadece yolsuzluk iddiaları “darbeye teşebbüs” karşılığı görüyor.
Yolsa yolsuzluk yapan iktidarlar kolay mı yıkılıyor?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
27.05.2025
23.05.2025
13.05.2025
12.05.2025
6.05.2025
5.05.2025
5.05.2025