Mümtazer TÜRKÖNE
Erdoğan’ın ekonomiyi allak-bullak eden çıkışını “sorumsuz” kelimesinin Türkçedeki iki anlamıyla karşılamak lâzım.
Cumhurbaşkanı beyanlarından, kararlarından ve işlemlerinden dolayı “sorumlu” tutulamıyor. Bu durumda “sorumsuz” cumhurbaşkanının “sorumsuzca” işlere kalkışmasını birilerinin engelleme “sorumluluğu” ortaya çıkıyor. Bank Asya tartışması, beklenenden çok erken cumhurbaşkanı-hükümet çekişmesine dönüştü. Görevler, yetkiler, sorumluluklar yani gücün sınırları bu tartışma üzerinden yeniden belirleniyor. “Sorumsuz” cumhurbaşkanı ile “sorumlu” hükümet arasında kısa süreceği anlaşılan bir güç savaşı yaşanıyor. Erdoğan eski kavgasını sürdürerek fiilî gücünün sınırlarını test ediyor. Hükümet ve BDDK sorumlu olacağı için yetkilerine sahip çıkıyor. Mesele Bank Asya değil; sadece bu güç, iktidar ve yetki savaşı bu bankanın sırtında yürütülüyor. Kazanan daha işin başında belli. Erdoğan banka batırmaya çalışarak “sorumsuzca” davranıyor ve kendince kapris yapıyor. Ekonomik dengelerin ve istikrarın yükü ise hükümetin omuzlarında; nasıl davranması gerektiği belli. Bankacılık sisteminin en sağlam bankalarından birinin batırılması, yol açacağı zincirleme reaksiyonlar yüzünden ancak ekonominin batırılması ile mümkün.
Hükümet gazetelerinden Yeni Şafak’ın dün sürmanşetten yan yana verdiği iki haber arasındaki ilişkiyi kurduğunuz zaman, Erdoğan’ın neden bu güç savaşının daha başında kaybedeni olduğunu anlayabilirsiniz. Haberde bir yandan Bank Asya için panik havası pompalanıyor, hemen yanında Erdoğan’ın kredi değerlendirme kuruluşları ile ilgili kibirli sözlerine çanak tutuluyor. Bu değerlendirme kuruluşlarına müracaat edip, para ödeyip değerlendirme isteyen geçmişin Erdoğan hükümeti idi. Değerlendirmesini beğenmeyip ilişkinizi kestiğiniz zaman, dünya kadar dış kaynaklı kredi kullanan Türkiye’nin (sadece özel sektör borcu 275 milyar dolar) risk faktöründeki artış yüzünden daha fazla faiz ödemek zorunda kalacaksınız. Erdoğan’ın sorumsuzluğunun Türkiye’ye maliyeti milyarlarca dolar. Asıl soru: Peki kredi notu neden düşüyor? Kendi millî bankasını batırmak için aylardır bütün devlet kuruluşlarını ve emrindeki medyayı seferber ederek, kanunları alenen çiğneyerek kampanya yürüten bir liderin söz sahibi olduğu bir ekonomiye Allah aşkına kim güvenir?
Hükümet çevrelerinden gelen ve giderek sıklaşan “risk yok, ekonomi iyi durumda” açıklamaları piyasalardaki tedirginliğin en bariz göstergelerinden biri. Hükümet, istikrarı korumak ve ekonomideki güven eksikliğini gidermek istiyor. Ekonominin yükselen ateşini düşürmek için bir yandan, Bank Asya meselesinde olduğu gibi Erdoğan’ın sorumsuz müdahalelerini durdurmak, bir yandan da yapısal reformlara girişmek zorunda. Erdoğan ile Babacan arasında giderek daha açık hale gelen polemikler, ciddi bir kavganın sürdüğünü gösteriyor. Bu kavga kişisel bir kavga değil. Babacan, ekonomik bünyeyi kuvvetlendirmeye Erdoğan ise, devlet rantı üzerinden oluşturduğu ekonomik şebekeyi ve oligarşiyi korumaya çalışıyor. Bu çekişme ülke ekonomisine, imalat sektörü başta olmak üzere reel sektör ile devlet rantı üzerinde saltanat süren inşaat sektörü arasında rekabet olarak yansıyor. Finans sektörü bu rekabetin en önemli aracı ve bankacılık sektöründeki gerginlik imalat sanayii ile inşaat sektörü arasında Erdoğan himayesinde süren bu eşitsiz rekabetin eseri. Şu soruyu sorduğunuz zaman mesele netleşiyor: Bank Asya hangi sektörün bankası?
“Bir gecede kalem, mevzuat değişimi ile oluşan bir rant alanı var” sözü, Muhalefete değil ekonomiden sorumlu Bakan’a, yani Ali Babacan’a ait. Babacan, inşaat sektöründeki bu rantlar yönetilmeden ekonominin şeffaflaşmasının ve büyümesinin mümkün olmadığını söylüyor. Peki, bu sözlerin muhatabı kim ve bu sözler neden Bank Asya tartışması eşliğinde söyleniyor? Cevabı Erdoğan’ın hem Bank Asya hem de kredi derecelendirme kuruluşları hakkındaki “sorumsuz” sözlerinde aramalısınız. Cumhurbaşkanı’nın bir bankayı batırma niyetini bu kadar aleni sergilediği, “değerlendirme yap” diye para ödediği uluslararası kuruluş ile takıştığı bir ülkede, yatırım güvensizliği dışında ne sonuç çıkartabilirsiniz? Mesele Bank Asya meselesi değil, Türkiye rantiye sektörünün yükü altında eziliyor. Erdoğan bu sektörün kendisine sağladığı gücü “sorumsuzca” korumaya çalıştığı için yük artıyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
27.05.2025
23.05.2025
13.05.2025
12.05.2025
6.05.2025
5.05.2025
5.05.2025