Mümtazer TÜRKÖNE
“Nedir bu çektiğim senden/Gönül derdin hiç bitmiyor” diye başlıyor şarkının sözleri “Her çiçekten bal alırsın(...)/ Sen kendini ne sanırsın” diye devam ediyor.
Bu şikâyetlerin arasına umutsuz “Belki bir gün uslanırsın” mısrası sıkışıyor. Siyasetin şiirselliği ve musikisi eksik. Erdoğan Amerika kıtası dönüşü uçaktaki gazetecilere zihnindeki başkanlık sistemini anlatırken: “...her çiçekten nasibini alır, balını yapar, ortaya koyarsın. Bu da bize özgü olur.” diyordu ya; hatta “Bizim geleneğimize, göreneğimize özgü bir başkanlık sistemi olur.” diye açıklıyordu. İşte tam o esnada fon müziği olarak Orhan Baba’nın bu şarkısı çalmalıydı makam uçağında ve mutlaka en yüksek oktavlısı olan Zerrin Özer’in sesiyle. Yunusvarî bu güçlü nefs muhasebesi mısraları birini kendine getirir miydi?
Yok mu koskoca cumhurbaşkanının yanında bu işlerden anlayan biri. Belki vardır da, söylemeye cesaret edemiyordur. Neyi? Siyasal sistemlerin adı üzerine bir “sistem” olduğunu, başkanlık ve parlamenter sistemler arasında orta yolun yarı başkanlık sistemi olarak şekillendiğini, 25 asır önce filozofların adını koyduğu ve tasnif ettiği sistemlere, temsilî demokrasinin gelişmesiyle beraber “kuvvetler ayrılığı” prensibinin “denge ve fren mekanizması” olarak yerleştirildiğini ve bütün tarih boyunca aranan şeyin, iktidarın -bugün Türkiye’de yaygın bir şekilde görüldüğü gibi- şahsî çıkarlara alet edilmesini ve kötüye kullanılmasını engellemek olduğunu. “Doğan görünümlü Şahin”i geçtik, hem karada, hem denizde, hem havada giden, çamurlu tarlalarda traktör gibi güçlü, otobanda yarış arabası gibi hızlı, çok konforlu bir “araç” arıyorsanız, bu iş başka. Mümkünse yaparsınız, ancak siyasî sistem dediğimiz şey o aracın içindeki yolcuların en başta can güvenliğini, insanlık onurunu ve temel haklarını korumak kaygısıyla tasarlanır; şoför mahallini ele geçirenin yetkilerini belirlemek için değil. Nitekim demokrasi içinde aradığınız her sistem, yürütme-yasama-yargı erklerinin birbirini dengeleme ve denetlemesinin farklı kombinasyonlarıdır. Her çiçekten bal toplamaya kalkanların öğrenmesi lâzım: Bu denetim ve denge mekanizmalarına neden ihtiyaç vardır? Temel hakları güvence altına almak için. Bu güvencenin aslî kefili yargı erkidir ve yargının bağımsız olmadığı bir ülkede tek bir kişinin güç arayışı bir sistem tartışması değildir. Orhan Baba’nın dili gibi anlaşılır olmalı.
Anlaşılan dil, Türkiye’de Anayasa’da tanımlanan cumhurbaşkanlığını hatırlatmaktır. Türkiye, diktatörlük arayışı ile üstü kapatılamayacak ölçüde esaslı bir sistem krizi yaşıyor. Bu sistem krizi bir boşluğun eseri. Başbakan gibi konuşan, siyasî parti lideri gibi diğer parti liderleri ile rekabete giren ve seçmenden partisine oy isteyen biri ortalıkta dolaşıyor, her yere gidip geliyor; ancak anayasanın sistemin bütünleyici bir unsuru olarak yerli yerine yerleştirdiği yetkisiz-sorumsuz bir cumhurbaşkanımız bulunmuyor. Bu boşluk bir kriz haline dönüşüyor ve siyasetin zirvesinden topluma doğru hızla yayılıyor. Her çiçekten bal toplayan arı, mevcut sistemde sorumsuzluğun sağladığı bütün hakları bir zırh gibi kullanıyor. Hukuk bize yetkilerle sorumluluklar arasında denge olması gerektiğini söylüyor. Yetkiniz yoksa sorumlu tutulamazsınız, varsa sorumlusunuz. Olmazsa? Bugün yaşadığımız gibi ortaya bir sistem krizi çıkıyor.
Cumhurbaşkanına hakaret suçunda bir patlama olacağına daha önce işaret etmiştim. Sistem Ceza Kanunu’nda bağımsız bir madde ile cumhurbaşkanını koruma altına alırken, “sorumsuz ve yetkisiz” birini varsayıyor. Bu maddeden habersiz ve Anayasa’nın tanımladığı mehabetli cumhurbaşkanı yerine “taraf” biriyle karşılaşan muhalifler, özellikle gençler, diğer siyasetçilerle aynı muameleyi Erdoğan’a çekmeye kalkıyor. Durum ciddi, cezaevleri bu suçla dolup-taşacak. Suç sosyolojisi bize suçun sebeplerine eğilmemizi söylüyor. Ceza Kanunu’nun 299. maddesini uygularken hakimler bu sebepleri bir “tahrik unsuru” olarak dikkate alıyor mu? Ya çok sık tekrarlanan bu suça ceza takdir edilirken adamına göre ayırım yapılıyor mu? Çünkü iktidar kalemşörleri de pervasız bir şekilde aynı suçu işliyor. Bir cumhurbaşkanımız olmayınca, her şey aksıyor. Devam edelim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları

































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2025
28.12.2025
24.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
21.12.2025
16.12.2025
13.12.2025
11.12.2025
7.12.2025