Mümtazer TÜRKÖNE
Zirveler hep tenhadır, kartallar hep yalnız uçar. Erdoğan da devletin zirvesinde yapayalnız. Performansı çok yüksek, gündemde boşluk bırakmadan siyaset üretiyor.
Onca yılın tecrübesini ve birikimini de eklediğiniz zaman bu çabaların bir karşılığı olmalı. Hayır, yok. Elinin altındaki dev iktidar cihazı olduğu yerde patinaj yapıyor, bir milim mesafe alamıyor. Önceki gün Ankara’da, dün İzmir’de seçimlere müdahil olmasının mazereti olarak söylediklerindeki “ben” vurgusunu, doğrusu bir yalnızlık ve yalıtılmışlık itirafı olarak okumalı.
Yargıçlardan sonra savcıların da tutuklanması, nereden bakarsanız bakın çivisi çıkmış bir devletin, iktidar eliyle yaratılan bir kaosun işareti. Ali Babacan, yargının itibar kaybetmesinden şikâyet ederken aslında ekonomiyi de kasıp kavuran bu kaosa işaret ediyor. Sorumlusu kim?
Türkiye’de unvanında “cumhur” ibaresi bulunan iki kişi var. Biri cumhurbaşkanı, diğeri de cumhuriyet savcısı. “Müddeiumumi” kelimesi yerine bu deyimi icat eden Mahmut Esat Bozkurt, sebebini şöyle açıklıyor. Cumhuriyet, milleti ve devleti birlikte ifade eder. Cumhuriyet savcısı, başbakanı da, bakanı da, valiyi de, büyükelçiyi de soruşturur.
Cumhuriyet savcılarının tutuklanması, verdikleri karardan dolayı iki yargıcın tutuklanmasından sonra yakın tarihimizin en önemli dönüm noktalarından biri olarak görülmeli. Devletin yasa düzeni ile bu tutuklamaların sebebi olan “olay”a bakarsanız, durum tam tersi olmalı. MİT’in olay tarihinde kendi kanununa göre böyle bir yetkisi yok, emir verenlerin de yok. Hiç olmazsa kendi kanununa uyan bir devlette böyle işler yapılamaz, yapılırsa yapanlar yargıda hesabını verir. Yargıçların tutuklanması hukukun tükendiğini, savcılarının tutuklanması ise kanunların tükendiğini gösterdi. Devlet kan kaybediyor, iktidar oturup saltanat sürdüğü dalı kesmiş oluyor. “Artık her şey mümkün” dediğiniz anda, iktidar bütün meşruiyetini kaybediyor. Meşruiyet kaybı, AK Parti oylarındaki gerilemenin hızlandırıcısı. Öyleyse cumhurun reisi ile cumhurun savcısını seçim öncesinde karşı karşıya getiren bu işin içinde başka bir iş olmalı.
Yeni Şafak, savcıların tutuklanmasını “cuntayı bulun” başlığı ile duyurdu. MİT TIR’larının durdurulmasını ve yükünün ifşa edilmesini askerlerin organize ettiği anlaşılıyor. Savcılar dışında tutuklananların tamamı, Alay Komutanı Kurmay Albay başta olmak üzere muvazzaf asker. Nitekim tutuklamalar TCK’da “darbe suçu” olarak geçen “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçunu düzenleyen 312. maddeden yapıldı. Demek ki sorun askerlerle iktidar arasında.
Kırmızı Kitap’ın her MGK sonrasında gündeme getirilmesi, aynı gerginliğin bir başka işareti. Cumhurbaşkanı, Başbakan, İçişleri Bakanı “paralel palavrası” ile cadı avını sürek avına dönüştürmüş iken MGK kararının anlamı ne? Kırmızı Kitap, iktidarın sömürebileceği türden bir propaganda dokümanı değil. Türkiye’nin millî güvenlik politikası bu kitaba dayandığı için öncelikle askerleri ilgilendiriyor. Askerler bu kitaptan TÜMAS’ı (Türkiye Millî Askeri Stratejisi) çıkartıyor. Güvenlik “tehdit” ve “tehlike” algılarına dayalı olarak askerî birliklerin sayısından niteliğine, yerleşiminden silah ve teçhizat türlerine kadar bütün planlamalar bu metne dayanıyor. Erdoğan’ın MGK’da Kırmızı Kitap ısrarı, askerleri “paralel cadı avı”na dahil etmek içindi. Sonuç? Askerler bu topa girmeyi ısrarla reddediyorlar.
Balyoz davasının Yargıtay 16. Daire’de buharlaşıp yok olması, Ergenekon’u da aynı akıbetin beklemesi “millî orduya kumpas kuruldu” dönemini fiilen sona erdirdi. Askerler için yolsuzluk-hırsızlık şaibesinin gölgesine sığınmak yeteri kadar onur kırıcıydı. Şimdi kapışma Suriye politikası üzerinden sürüyor. Savaş laflarının arkasında işte bu çekişme var. Savaş falan yok, Erdoğan sıkıştığı dar alandan bir dış sorun yaratarak çıkmaya çalışıyor. Askerler ise tipik düzenli devlet ordusu refleksiyle bu maceraya izin vermiyor. Biz temel politikalardaki bu iktidar kapışmasını cumhurun reisi ile cumhurun savcıları üzerinden takip ediyoruz. [email protected]
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.11.2025
8.11.2025
7.11.2025
3.11.2025
1.11.2025
29.10.2025
26.10.2025
21.10.2025
19.10.2025
16.10.2025