Mümtazer TÜRKÖNE
Cumhurbaşkanı'nın Baykal ile görüşmek için Dışişleri Konutu'na tenezzül buyurması, Türkiye'de artık nelerin mümkün olamayacağına dair işaretler barındırıyor.
Saray, sembolik anlamını kaybediyorsa “fiilî başkanlık”, “otokrasi”, “el Muhaberat devleti” tarihe karışacak, “bekleme odası”na alınan parlamenter sistem yeniden işlemeye başlayacak. Üzerimize karabasan gibi çöken “dikta rejimi heyulası” 7 Haziran'da demirden seçim sandığına kapatıldı, kilitlendi ve derin bir kuyuya atıldı. Yasını tutan yok; durumu henüz idrak edemeyen ve ezberledikleri ısmarlama cümle kalıpları ile tehdide devam eden “haber elemanları” da amirleri tarafından susturulduğu zaman bu hayaletten geriye bir nam ve nişane kalmayacak. Davutoğlu'nun doğrudan yalanladığı Sabah'ın “kırmızı çizgiler” haberi gibi.
Başbakan'ın TRT'deki detaylı açıklamaları daha fazlasını barındırıyor. “Başkanlık sistemine halk yetki vermedi” diyor ve parlamenter sisteme geri dönüş mesajını doğrudan Cumhurbaşkanlığı adresine gönderiyor. Neymiş? “Kişi neredeyse makamı orası” imiş, yani Saray siyasî düzen içinde yerle yeksan olmuş. “Sembollerle siyaset yapmaktan vazgeçilmeli, duygular bir kenara bırakılmalı, akıl ile hareket edilmeli” imiş. Başbakan daha ne desin?
Neler olabilir? Önümüzde çok sayıda alternatif duruyor. Bir tek kişinin ağzından çıkacak söze ülkenin kaderini bağlamak yerine, sayısız aklı seferber ederek, tartışıp-uzlaşarak çözümler aramanın keyfine diyecek yok. Karşımıza çıkacak alternatifler akıl sahipleri kadar çok; olmayacaklar ise belli; çünkü hepsini denedik, yüzleştik, mahkûm ettik ve sonra sandığa kilitledik.
Artık “paralel” lafını duymayacaksınız. Çünkü AK Parti Koalisyon hükümetinde, “paralel çete” mensuplarından biriyle yoldaş olmak zorunda. Maksat halkı “cadı avı”na ikna etmek için algı operasyonları yapmaktı. Seçim geride kaldığına göre artık “paralel” üzerinden kampanya yürütmenin, elinize bulaşan çamuru göstermek dışında anlamı kalmayacak. Başbakan uzun TRT mülakatında neden “paralel”den hiç bahsetmedi? 7 Haziran'da, Cumhurbaşkanı parlamenter sistemin sınırlarına geri çekildiğine göre, yolsuzluk soruşturmalarını durdurmak için icat ettiği ve köpürttüğü “paralel edebiyatı”nın sonu da gelmiş oldu. Takip edin: Havuz medyası kamu kaynakları kesildiği için tensikata giderken ilk önce en çok “paralel” lafı edenleri kapının önüne koyacak. Sonra da “onların suçuydu” diyerek özür dileyecek.
Temel hak ve özgürlüklerimize yönelik “ölümcül” tehdit ortadan kalktı. Benim gibi “ne zaman tutuklarlar?” sorusuna göre hayatını düzenleyenler, yakınlarına daha uzun vadeli sözler verebilecekler. Birinin dikta hevesi uğruna sonradan görme bir kabile devletine dönüşerek dünyaya rezil olmaktan kurtulacağız. Hidayet Karaca, Mehmet Baransu hürriyetine kavuşacak ve artık gazeteciler tutuklanmayacak. Köy kahvesinde marabalarını azarlayan Ağa gibi, gazetecilere hakaretler eden, tehditler savuran bir devlet büyüğümüz kalmayacak. Daha şirin ve ölçülü laflar duyacağız.
İnanın artık “Eyyy” diye başlayan hitaplar duyup tedirgin olmayacaksınız. Vatan hainlerinin sayısı hızla azalacak, “alçak” ve “şerefsiz” miktarı da. En güzeli “vatana ihanet eden bir Merkez Bankası başkanı” yüzünden paranız değer kaybetmeyecek. Büyük gazete patronları, bürokratlar, politikacılar, işadamları ihanetle suçlanmayacakları bir ülkede yaşama ayrıcalığına kavuşacak.
Verdiği karardan dolayı yargıçlar, yürüttüğü soruşturmadan dolayı savcılar tutuklanmayacak. Hukuk hızla avdet edecek. “Saray muhafızı” gibi talimat yerine getirmekle görevli, sulh ceza hakimliği ya kaldırılacak ya kapalı devresi açılacak bağımsız yargının bir parçası haline gelecek.
Artık nefesinizi rahat alacaksınız ve içinizde tutmayacaksınız. Bırakın haziran ayını kışın bulutlu ve kapalı havalar bile size pırıl pırıl gelecek. Artık paralele bağlanacak bir şey kalmadığı için “paralel” de olmayacak. Hesap mı? Elbette lâyıkıyla sorulacak.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları










































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2025
28.12.2025
24.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
21.12.2025
16.12.2025
13.12.2025
11.12.2025
7.12.2025