Mümtazer TÜRKÖNE
İki mahkûmiyetim ve devam eden davalarım var.
Hepsi kalemimin ucundan çıktı. Yaş kemâle erdikten sonra dört duvarın arasında kalma fikri pek ürkütücü gelmiyor. Gençken yapacak bir sürü işiniz oluyor, dışarıda sevdikleriniz, size ihtiyaçları var. Cezaevinden çıktığım günü hatırlıyorum. Demir kapının açılmasını beklerken, dakikalar asırlar gibi geçerken içimde uzun süredir büyüttüğüm tek korku vardı. Mamak'ta beni Kolordu'nun aşağıdaki nizamiye kapılarından birine bırakacaklardı. Samsun Asfaltı'nda dolmuşa binmek için karşıya nasıl geçecektim? Demek korkuları akıl dışı bir alana yönlendirince içinde yaşadığınız asıl ürkütücü gerçeklerle daha kolay başediyorsunuz. Yine de karşıya geçemedim, ters istikametten şehir merkezine gittim.
Cezaevinde uzun süre kalanların hareketlerine bir yavaşlık çöker. Acele etmezler, telaşlanmazlar. Muhabbetleri derin ve zengindir. Cezaevi, insana gerçek özgürlüğün mekânda değil zihninizde olduğunu öğretir. Hayal gücünüz kanatlanır. Güzelliğin yansıttığı duyguları, içinde serazat yaşayanlardan daha pürüzsüz ve daha tam hissedersiniz. Çünkü kimse beyninizin içine girip düşüncelerinizi ve hayallerinizi kontrol edemez.
Kemal Tahir'in, Sabahattin Ali'nin, Nazım Hikmet'in, Necip Fazıl'ın, Nihal Atsız'ın daracık hücrelerde, havasız-basık koğuşlarda anladıklarını, hatırladıklarını düşünün. "Bugün pazar/ Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar/ Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün/ bu kadar benden uzak/ bu kadar mavi ve bu kadar geniş olduğuna şaşarak/ kımıldamadan durdum./ Sonra saygıyla toprağa oturdum./ dayadım sırtımı duvara/ Bu anda ne düşmek dalgalara/ bu anda ne kavga, ne hürriyet ne karım/ Toprak, güneş ve ben.../ Bahtiyarım.... Nazım Hikmet'in kışın şu soğuğunda bile insanın yüreğini ısıtan bu mısralarından sonra, Necip Fazıl'ın "Zindan iki hece..." diye başlayan tok ifadelerin arkasına sakladığı incinmişliğini, Sebahattin Ali'nin ruhundaki sarsıntıları yüklediği duvara çarpan "deli dalgalar"ı düşünün...
Namık Kemâl'in elinin altında tek kaynak olmadan Magosa Zindanı'nda yazdığı Renan Müdafaanamesi'ni, İslâm Tarihi'ni, Bediüzzaman'ın ya hapiste ya gözetim altında kaleme aldığı ve binbir zahmetle dışarıya çıkartabildiği Risaleler'ini hatırlayın. Kemal Tahir, hapishane hapishane dolaşırken derdini romanlarına dökmek yerine İstanbul'da bir üniversite kürsüsünde ders verebilseydi, inanın bugün tarihçiliğimiz çok ileri bir seviyede olurdu. Nihal Atsız'ın birinci sınıf bir Osmanlı tarihçisi olduğunu, onu sevenlerin çoğunun bile bilmemesi ne acı.
Niyetim bu eşsiz-benzersiz beyinlerle bir yakınlık kesbetmek değil, hiç değişmeden kalan bir ortak paydaya işaret etmek. Hepsi siyasî iktidarların hoşuna gitmeyen laflar ettiler, eleştirdiler, hırsların ve çıkarların üzerinde memleket için doğru bildiklerini söylediler. Soluğu hapishanede aldılar. Namık Kemâl'den itibaren suçlama konusu hep "darbe" oldu. Sonra "anayasal düzeni yıkma" ve tek bir silahın dosyada yer almadığı "silahlı terör örgütü" davaları ile suçlamalar çeşitlendi. Ya İstiklâl Mahkemeleri veya örfî idare (sıkıyönetim) mahkemelerine, sonra DGM'lere, özel yetkili mahkemelere ve bugün daha kestirme yoldan tek kişilik ve kapalı devre işleyen Sulh Ceza Hakimi'nin önüne çıkartıldılar, hep kuduz köpek muamelesi gördüler.
Küçük bir azınlığın, memleketi babalarının çiftliği gibi yönetebilmeleri için icat edilen bu suçların, sandıktan çıkan iktidarın gücü ile ortadan kalkacağına inanmıştık. Aynı tezgah, aynı kalıplarla ve daha da genişleyerek devam ettiğine göre yanılmışız. Güç sahipleri iktidarlarını sürdürebilmek için hep hapishanelere ihtiyaç duyuyor.
Nazım Hikmet Bursa Cezaevi'nde şiir yazarken, Kemal Tahir Malatya veya Çankırı Cezaevi'nde romanını tamamlarken, Necip Fazıl Ulucanlar Cezaevi'nde poetikasını tasarlarken iktidarda kim vardı? Başbakan kimdi? Adalet Bakanlığı koltuğunda kim oturuyordu? Onlardan bu memlekete hangi hayırlı işaret kaldı? Hiç hatırlayan var mı?
Dünyanın en merhametli insanlarından, fotoğraf sanatçısı Şerif Ali Tekalan'ın, çok rafine bir senarist ve sanat eleştirmeni Ekrem Dumanlı'nın "terör örgütü üyeliği" ile suçlanması bu yüzden tuhafınıza gitmesin. Ne de olsa hepimiz teröristiz ve ne de olsa yerin altı da üstü de aynı.
Yazarlar
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.09.2025
21.09.2025
18.09.2025
14.09.2025
9.09.2025
6.09.2025
5.09.2025
2.09.2025
1.09.2025
30.08.2025