Mümtazer TÜRKÖNE
Sadece ‘derin bir cehalet’ demiştim, Cumhuriyet gazetesinin Kut Zaferi ile 23 Nisan’ı birbirinin alternatifi ilan eden manşetine. Kut Zaferi’ni Sakallı Nureddin Paşa’ya maledip Kurtuluş Savaşı’nda Atatürk ile bu Paşa arasındaki anlaşmazlık üzerinden bu zaferi küçümsemek, (Dün de Emin Çölaşan’ın aynı minvalde devam ettiği üzere) sadece cehaletle açıklanamaz. Kut Zaferi Halil Paşa’nın komutasında gerçekleşti ve dört ay önce görev Nureddin Paşa’dan alınıp ona verildi. Çok temel ve çok basit tarih kaynaklarından, hatta Wikipedia’dan bu bilgilere ulaşmak mümkün iken bu emek harcanmış cehalet neyin eseri dersiniz?
Tarih ideolojik kavgaların cephaneliğidir. Birileri bu zengin cephaneden silahını seçer ve durumun icabına göre karşı tarafın mevzilerine ‘kahrol düşman’ diye atar. Mermilerin bombaların gürültüsü ve tahribatı arasında eğilip bükülen ‘gerçek’ tanınmaz hale gelince, yerine siyasî çıkara uygun olan hızla inşa edilir. Cumhuriyet’i kuran kadro, CHP’nin sol ulusalcı kanadında devam eden gelenek ve bu geleneğin arı duru temsilcisi olan Cumhuriyet gazetesi peş peşe dizilir. Lakin eskiden bu işler çok daha rafine yapılırdı. ‘Kut kahramanı Sakallı Nureddin Paşa’ hiç olmamış. Hele Çölaşan’ın “15 bin İngiliz askeri esir alınmış, ancak bu kuşatma sırasında Osmanlı ordusu da 12 bin şehit vermiştir.” küçümsemesi hiç ama hiç olmamış. Keşke esirler dışında İngilizlerin can kaybını da araştırsaydı.
Cihan Harbi’nde Osmanlı Devleti İttihat Terakki’nin yönetiminde idi. Kurtuluş Savaşı, İttihatçı kadronun sağ kalanları ile verildi. Cumhuriyet, bu kadro içinde öne çıkan Atatürk ve etrafındaki ekip tarafından kuruldu. Siyasî çekişmelerin arasında eğip bükerken bile değiştirilmesi mümkün olmayan tarihî gerçekler var. Kut Zaferi, daha sonra Cumhuriyet’i kuran kadroların eseridir; o kadar ki, yıllar boyu törenlerle anılmıştır.
Şimdi gelelim tarihin asıl bir cephanelik olarak kullanıldığı siyasî parti çekişmelerine.
23 Nisan 1920, işgal altındaki bir milletin kurtuluşunu, demokratik bir iradeye bağlamasının sembolüdür. Ülke işgalden bir parlamentonun yönetiminde ve ona karşı sorumlu bir heyetin sevk ve idare ettiği savaş ile kurtarılmıştır. Tarihi eğip bükmeden çıkartılacak ve bugünün iktidarının önüne konacak en önemli sonuç: O zor şartlarda işlettiğiniz demokratik mekanizmaları, bugün hangi gerekçe ile terk ediyorsunuz?
CHP’nin, Kurtuluş Savaşı üzerine inşa edilmiş ulusalcı sol ideolojik çizgisi olduğu gibi devam ediyor. MHP, İttihat Terakki’den devralınıp 1930’larda bu geleneğin içinden bir sapma olarak çıkan Türkçü Turancı ideolojiyi 1970’lerin ortasına kadar sürdürdü, sonra Türk-İslâm ülküsüne dönüştürdü. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Pan Türkizm gerçeklerin testinden geçemedi ve çözülüp dağıldı.
AK Parti’nin içinden çıktığı Milli Görüş ve ana ideolojik nüvede bir iddia olarak muhafaza ettiği İslâmcılık, İslâm halklarına dayalı pan-İslâmist hayaller barındırıyordu. AK Parti iktidarı bu hayali, Müslüman dünyanın batıya dönük yüzü ile uyumlu şekilde, kısa zamanda ‘düvel-i muazzama’ içinde yer alan bir Osmanlı imgesine dönüştürdü. Kullandığı Osmanlı imgesi, MHP’nin Turan hayalinden daha belirsiz. Çünkü gerçek Osmanlı tarihi ve değişen dünya şartları, giderek daralmış ve sonunda Suud ve Katar’la para ilişkisine indirgenmiş bu imgeyi taşımaya müsait değil. Sadece Ülkü Ocakları’na alternatif Osmanlı Ocakları tipinde bir gençlik örgütlenmesine bahane teşkil ediyor.
Başladığımız yere dönelim. Kut Zaferi İngilizlere karşı olduğu kadar Araplara karşı bir zaferdir. Peşinden Haziran başında Arap ayaklanmasının gelmesi de bu durumun delilidir. Eğer anarken ders çıkartacaksak, 1916’da Araplara verilen rolü bugün PKK üstlenmesine odaklanmak gerekir. Ama AK Parti Osmanlıcılığından bu muhasebe çıkmaz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
27.05.2025
23.05.2025
13.05.2025
12.05.2025
6.05.2025
5.05.2025
5.05.2025