Mümtazer TÜRKÖNE
Açlığı hatırlamak ve açların halinden anlamak” diye bize öğretilen orucun, korkunç bir israf eşliğinde kilo aldıran bir diyete dönüşmesi gibi, siyasî İslâm da iktidar kavgaları arasında Müslümanları dinin müteal hakikatinden uzaklaştırdı. Uzun oruç saatlerinde iftar sofrasına konacak yemekleri hayal edip siyaset konuşmak Ramazan’ın ruhuna pek uygun düşmüyor. Orucun insana huzur veren, nefs muhasebesine sevk eden uhrevî iklimi, siyasetin gergin ağız dalaşına ters ama kaçmak imkânsız. Siyasî iktidarın tekelindeki İslâm anlayışı bize bu uhrevî havayı teneffüs edecek özgürlük alanı tanımıyor. İktidarın propaganda aracına dönen Diyanet’iyle, Ensar ve TÜRGEV yurtlarıyla, güce yakın duran ve nimetlerinden istifade eden, siyasîleşmiş tarikatlarıyla egemen kılınan bir siyasî İslâm tekeli altında, ahiretimizi kurtarmaya çalışıyoruz. İtikad, amel, ahlâk, muamelat, ukûbat fasıllarında hiçbir ölçü yok. Bize bu siyasîleşmiş İslâm’ı sunan iktidara boyun eğmek, hatta tek bir kişiye biat etmek dışında.
Ramazan ayında daha da çarpık bir hüviyette karşımıza çıkıp, sokak başlarını tutan bu aşırı derecede siyasîleşmiş İslâm anlayışının dünyadaki en uç örneği oluşturduğunun farkında mıyız? Sivil alandaki dinin, dinî sembollerin siyaset için bu kadar fütursuzca kullanıldığı örnekleri radikal İslâm uygulamalarında bile bulamazsınız. Siyasallaşma, IŞİD’in İslâm anlayışında bile bu kadar yoğun değil. Radikallik kendince olağanüstü şartlar tanımlayıp, dinî normları bu şartlara uyarlıyor: Cihatçı ideolojinin düşman tanımı üzerinden alanını genişletmesi tezi gibi. İdeolojik bir tez üretememek, siyasal amaçları açık dinî bir hedefle uzlaştıramamak dinin üzerindeki gündelik politik yükü alabildiğine artırıyor. Siyaset-din yorumunu parti taraftarlığına indirgeyince, mukaddes duyguların hayat bulduğu atmosfer sığlaşıyor, siyaset dinî bir hüviyet kazanmıyor, tersine din dünyevileşiyor.
Yaşadığımız siyasal İslâm tecrübesi, özel istisnaî şartların eseri olarak gerçekten en aşırı örneklerden biri. Bu tecrübe tamamlandıktan sonra siyaset kurumu, çok uzun süre İslâmî tezler üretemeyecek. Teşebbüs edenlerin yüzüne, fazlasıyla dünyevî ihtiraslara bulanmış olan bugünün olayları vurulacak. Bu Ramazan’da aynı sofraya oturup, iktidar tagallübü yüzünden birbirlerine kardeşçe gözlerle bakamayan salik ve tarik ehlini gözünüzün önüne getirmeniz yeterli.
Gannuşî’nin büyük bir ferasetle Tunus’ta başardıkları, eşzamanlı olarak Türkiye’nin tam tersi bir örneği oluşturuyor. Bu sene Tunuslu Müslümanlar Ramazan’ı, bize göre çok daha kardeşçe idrak edecek. Doğrudan Gannuşî’nin yaptığı ictihadın eseri olan bu durumu, İslâm ümmetinin siyasete karşı açık bir zaferi olarak yorumlamayı deneyin. Siyasal İslâm’ı terk etmek, demokratik uzlaşma içinde varlığını ve meşruiyetini temellendirmek Tunus üzerinden İslâmiyet’e büyük itibar ve saygı kazandırdı.
Bizimkiler anlamakta zorlanıyorlar. Hani İslâmiyet, hayatın her alanını, bu arada siyasî düzeni de kapsayan bütüncül bir dünya görüşüydü? Bir siyasal düzen tasavvuru olması gerekmez miydi? Din ile dünyayı ayırması nasıl mümkün olurdu? Gannuşî, bu sorulara, kişilerin siyasî hesaplarına göre verdikleri cevapların üzerine, demokratik bir İslâm yorumu ile karşılık verdi. İslâm’ın siyasal düzeni nedir? Cevap çok sade: Müslümanların demokratik uzlaşması neyse odur. Tunus bugün bu yorumla, İslâmiyet üzerindeki ağır sosyal-siyasal çıkar hesaplarını devre dışı bıraktı. Bakın iki ülkeye! Türkiye sonu gelmez siyasal İslâm tezlerinden devlet tekelinde araçsallaşmış bir din ve kişisel despotizm çıkardı; Tunus ise keskinlikleri törpüleyip, iflah olmaz görünen tarafları uzlaştırıp barışı kalıcı hale getiriyor.
Ramazan’ı Tunus’ta Zeytuniye Camii’nde mi, yoksa Çamlıca’daki dev camiin gölgesinde mi geçirmek istersiniz?
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.09.2025
24.09.2025
21.09.2025
18.09.2025
14.09.2025
9.09.2025
6.09.2025
5.09.2025
2.09.2025
1.09.2025