Mümtazer TÜRKÖNE
İktidarda kalmak, bütün ahlâkî endişelerin üzerine çıkınca fikirler, ideolojiler ve davalar çözülüp tuzla buz oluyor. Ne fikre, ne muhakemeye ne de biraz emeğe bulanmış ferasete yer yok.
iki kadın, ikisi de gazeteci, ikisi de iktidarı ka’len ve kalemen her hal ve şartta bugüne kadar cengaverler gibi savunan isimler: Elif Çakır ve Cemile Bayraktar. Şu günlerde iktidarın sözcüleri ve yandaşları tarafından ahlâksızlığın, çirkefliğin en derin yerlerinden üretilen hakaret ve küfürlerle çok ağır saldırıların hedefi durumundalar. Hakaretler ve küfürler bildiğiniz iğrenç erkek dünyasından, kadınları cinsel nesne olarak aşağılamayı üstünlük sayan, ağzından salyalar akan tecavüzcü-sapık magandalıktan çıkartılıp paketleniyor ve adrese gönderiliyor. Sebep namusları ve iffetleri konusunda dedikodular değil, her ikisinin de Mavi Marmara için Erdoğan’ın ortaya söylediği “Bana mı sordular?” sorusuna kendilerince cevap vermeleri.
Bu küfürler iktidar gücünü elinde tutanları bağlar mı? En tepeden, ilk halkanın çeperine yerleşmiş ve bulunduğu pozisyonu en tepeye borçlu olanlara kadar herkesi bağlar. İki muhaddere kadına, siyasî eleştirileri yüzünden sapıkça saldırıda bulunanları susturacak, engel olacak güce sahip olup da sesini çıkartmayan herkes bu işten sorumludur. Bu hakaretleri edenlerin iktidar adına hâlâ konuşabilmeleri değil, sadece konuşabilmeleri bile iktidar için namus lekesidir.
“Bize ne, birbirlerini yesinler” diyenlerin de iktidarla aralarına koydukları mesafe dışında sağlam bir ölçüleri olmalı. Çünkü mesele “bu iktidar” değil, sadece iktidara özgü bir sorun. Sapkın erkek algısı her türlü iktidarı libidoyu tatmin edecek bir şehvet aracı olarak görüyor. İki hanım gazeteciye yönelik saldırganlığın içinin cinsel iktidar sembolleri ile doldurulması bu yüzden tesadüf değil. Demek ki iktidar insanı yozlaştırıyor, daha ötesi ahlâksızlaştırıyor.
“Bu ahlâksızlığın hesabı nasıl verilecek?” sorusu, yavaş yavaş içine girdiğimiz yeni dönemin en önemli sorunlarından biri olacak. Ahlâksızlığın hesabı, suistimallerin, haksızlıkların, zulümlerin hesabına benzemiyor. Çünkü ahlâksızlığın, “hırsızlık yaparken yakalandım, sonrasında ancak zulümle ayakta kalabilirdim” gibi cezaya konu anlaşılır bir gerekçesi yok. Adam düne kadar omuz omuza kılıç salladığı refikine, ilk fırsatta belden aşağı vuruyor. Üstüne çıkıp tepiniyor ve vahşi naralar savuruyor.
İktidar gücünü kullananların içine demek ki masallarda anlatıldığı gibi bir cin, “iktidar cini” kaçıyor. Bu cin adamın aklını ve kalbini başından alıyor. Dünyaya iktidar gözlüğüyle bakıyor, insanları üzerine basılıp ezilecek karınca sürüsü gibi görüyor. İktidarda kalmak için zayıfı ezmeye, güçlü olanların önünde kapaklanıp yeri öpmeye razı oluyor. İktidardan uzaklaşınca, yani cin içinden çıkınca filmlerde gördüğünüz gibi bakışları yumuşuyor, güzelleşiyor, konuştukları yazdıkları bir şeye benzemeye başlıyor.
Gezi’den itibaren liberaller, 17/25 Aralık’tan sonra hırsızlığa karşı çıkanlar, AK Parti’nin özgül ağırlık sahibi kurucuları, Davutoğlu ile birlikte gözden düşenler ve en son İsrail anlaşması ile son bahanelerini de kaybeden İslâmcılar teker teker bu cinden uzak durmanın faziletlerini öğrendiler. Yağan, gürleyen, etrafa nizam verenler ellerindeki güç geri alınınca, yani bu cin içlerinden çıktıktan sonra normal birer insana dönüştüler. İktidar toptan kaybedilince demek ki toplu bir arınma ritüeli izleyeceğiz. Suç ve ceza faslı ayrı; iktidarla azan ve zıvanadan çıkanlar tekrar normale dönünce bir daha kendilerine iktidar teslim edilmeyecek.
İktidarda kalmak, iktidara tutunmak bütün ahlâkî endişelerin üzerine çıkınca fikirler, ideolojiler ve davalar çözülüp tuzla buz oluyor. Durumu fikir tartışmalarının çetrefil dünyasında bir yere koymak yerine, bu ahlâk düşkünlüğünün tecessüm ettiği yerlere bakmanız yeterli. Ne fikre, ne muhakemeye ne de biraz emeğe bulanmış ferasete yer yok.
MHP’de muhalifleri parti kurmaya zorlarken bu kadar mı acemice kumpas çevrilir. “Muhaliflerin tek amacı AK Parti’ye zarar vermek” diyor, bu akl-ı evvellerden biri, Bahçeli’nin bu niyette olmadığını aptalca ifşa ederken. Bu kadar desteksiz atarak iktidar savunması yapanların, gözden düşen eski mesai arkadaşına kırmızı görmüş boğa gibi saldırması işin tabiatına uymuyor mu?
Bu “iktidar cini” şimdilerde en yeteneksiz olanların içinde yaşıyor. Seviyesizlik bundan.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
27.05.2025
23.05.2025
13.05.2025
12.05.2025
6.05.2025
5.05.2025
5.05.2025