Murat Sevinç
Eleştiri pek sevilmez, insan doğal olarak övgüyü, bazen sessiz kalınmasını tercih eder. Ancak insanı ve kurumları geliştiren eleştiri olsa gerek. Övgü, bir de ölçüsüzce yapılırsa, hemen her zaman övüleni alıklaştıran bir tutum.
Yapıcı ve yıkıcı eleştiri ayrımı yapılır genellikle, bana kalırsa biraz doğru, biraz tartışmalı bir ayrım bu. Eleştiri eyleminin kendisine-içeriğine değil de yapanın üslubuna yönelik bir farklılık kastediliyor burada. Yapıcı eleştiriyi de yıkıcı biçimde yapmak, iyi niyetli eleştiri çabasını yüze göze bulaştırmak mümkün. Bu nedenle hiç ayrım yapmadan ‘eleştiri’ demekten yanayım. Eleştiriyi kırıp dökerek yapanları da ‘üslupsuz’ sıfatı ile adlandırmak yetebilir ve bu çok büyük bir sorun kuşkusuz, hele ki sosyal medya devrinde. Bir önceki yazıda söz ettiğim ‘kıyıcılık’ ve ‘bağcıyı dövme merakı’ sosyal medya çağında, daha önce olmadığı kadar hızlı gerçekleşebiliyor.
Siyasî partilerin nesi eleştirilir? İdeolojisi, yapısı, eylem ve söylemi, programı, üye profili, hangi toplum kesimine neyi ne şekilde söylediği, seçmen kitlesi vs. Tümü değerlendirme ve eleştirinin konusu olabilir. Günlük yaşamda çoklukla tartışılan ise partileri temsil eden, öne çıkan figürlerin sözleri, yapıp ettikleri oluyor. Belki çoğu yerde, ama özellikle Türkiye’de genel başkanlar partinin neredeyse her şeyi konumunda. Bugüne dek, herhangi bir partinin seçim kazanıp kazanamayacağı tartışmasında, parti örgütlerinden vs. söz edildiğini kaç kez işittiniz? Çoğunlukla ‘o’ seçim kazanır ya da kazanamaz üzerine konuşulur. Bunun bir nedeni tarih ve demokrasi kültürüyse, bir nedeni de partiler hukuku.
Bu durumun ölçüsü partiden partiye değişiyor tabii. Diyelim, İYİP’in anketlerdeki oyları şu anda yüzde 16 ise, çoğu herhalde Akşener’indir. Buna mukabil HDP ya da CHP, hatta MHP gibi partilerin oy oraları genel başkanın ismine bu denli bağlı değil. Oy azalıp artmasına neden olsa da bir genel başkanın varlığı, partinin varlığına-yokluğuna yol açmıyor.
Uzun peşrevin nedeni şu: Türkiye’de parti eleştirisi, aslında daha ziyade genel başkanlar ve öne çıkan bazı partililerin söz ve eylemlerinin eleştirisi. Yoksa, bir-iki gazeteci ve konuyu çalışan araştırmacılar dışında kaç kişi bir partinin seçim beyannamesini ya da parti programını okur, haberdardır. Ya da kamuoyunda kaç il-ilçe başkanı bilinir, tanınır. Büyük ve köklü partiler ile konjontürel gerekçelerle öne çıkan partiler istisna. Örneğin Canan Kaftancıoğlu’nun tanınıyor oluşu, ya da Buğra Kavuncu’nun biliniyor oluşu gibi. Kaftancıoğlu, diğerlerinden farklı olarak muhtemelen en tanınmış ve etkili il başkanı. İstanbul seçiminin kazanılmasındaki rolü malum, hakkında açılan davalar, sosyal medya saldırıları vs. Partisi içinde hazzetmeyenler olduğu da sır değil tabii.
Siyasî parti eleştirisi, öne çıkan kişilere ve onların yeteneklerine indirgendiği ölçüde sığlaşıp duygusallaşıyor. Parti savunmak ile takım savunmanın birbirine benzer yanları oluşunun bir nedeni bu olsa gerek. Seviyoruz kardeşim, zorla mı! Eleştirinin zorluğu-kolaylığı, biraz da konunun ‘sevme-sevmeme’ boyutuyla ilişkili. Ama yalnızca ‘biraz’, çünkü daha yapısal sorunlar da var.
Burada yazdıklarımın kaynağı, genel geçer malumat ve amatör köşe yazarlığı deneyimi, yıllar içinde karşılaştığım tepki ve eleştiriler.
‘Sevip-sevmemenin’ eleştiriyi belirlemesi, işin bir yanı. Siyasetine duyguları fazlaca karıştırmayan, bir ideoloji/doktrin çerçevesinde etkinlikte bulunan partileri göz ardı etmemeli. Ancak, oy oranları nedeniyle kurulu düzende/seçimlerde bir etkisi olmayan, daha ziyade örgütlü düşünce (ve eğitim) kulüpleri gibi çalışan bu partiler için eleştiri (ve özeleştiri) parti çalışmasının ya da siyasetin gereği/yordamı olduğu için, ‘dışarıdan’ eleştirinin pek işlevi yok.
Tamamını aynı kaba koymak mümkün değil elbette, ancak bazı sol parti ve sempatizanlarını ise herhangi bir konuda eleştirmek neredeyse olanaksız. Kendilerinden fazlasıyla hoşnut, dünyalarının dışında her kim varsa ‘düzen’ unsuru olarak tanımlayan; en nihayetinde ‘burjuva demokrasisi hukukuna’ yani diğerleriyle aynı ‘yasaya’ tabi oldukları için, ancak sınırları ‘devlet’ tarafından çizilen alanda siyaset yapabilen, buna mukabil hiç böyle bir gerçek yokmuş gibi davranıp muhtelif eleştiriyi kibirle yanıtlayan (ya da buna da gerek duymayan) siyasî organizasyonlar.
Söz konusu sol siyaset ve taraftarları, özellikle bir öğrencimi hatırlatıyor bana. İlk sınıf öğrencileri, her zaman heyecanlı ve siyasî bakımdan daha köşeli olur. Bazı insanlarda bir ömür süren ‘en solcu biziz’ rahatsızlığı bu devrede başlıyor sanırım. O öğrencilerden biri aklını benimle bozmuştu. Solcu olmadığımı düşünüyor (ki düşman başına, bende bolca liberal sapma vardır), belli ki anayasa tarihini anlatırken sol terminolojiyi kullanmama içerliyor, bulduğu her fırsatta benim ne menem bir herif olduğumu kanıtlamaya çalışıyordu. Arkadaşlarına, çok tipik bir burjuva olduğumu anlatırmış vs., duyuyordum. Yeri gelmişken, kimi hızlı öğrenciler, gömleği ütülü, kravat takan ve ayakkabısı temiz hocalara ‘burjuva’ derdi.
Beni doğru yola sevk etmeye ve sol kavramları azimle benden arındırmaya çabalayan öğrencim, bazen açıkça tacizkâr sözler de sarf ederdi. Öğrencidir, yapar ve söyler, kantarın topuzunu kaçırmadığı sürece dinleyip tartışmak gerekir. Bir gün, yine arka bahçede yakaladı beni, buz gibi bir hava, bir şeyler söylüyor, daha doğrusu laf atıyor. Ben de, beni beğenmiyor bari Korkut Boratav hocanın kitabından bir örnek verip gözüne gireyim, dedim. Hiç unutmuyorum, Korkut hocanın adını duyunca, “O hoo, Boratav’ı solcu zannediyorsanız…” diye başladı konuşmaya. İşte bu delikanlının ‘siyasî parti versiyonları’ da var memlekette ve cümlesine kolaylıklar dilemekten başka çare yok.
Sağ ve yeni partileri ise şimdilik bir yana bırakalım, ikisi zaten AKP’den çıktı ve içlerinde Mustafa Yeneroğlu haricinde içtenlikle özeleştiri yapana rastlamadım. Onların eleştirisi, ister istemez AKP tarihi eleştirisine dönüşüyor. İYİP hayli yeni ve bana kalırsa Akşener, partinin göz önündeki ‘erkek’ temsilcileriyle karşılaştırılmayacak ölçüde tahammüllü bir siyasetçi. Yinelemekte zarar yok, milliyetçi-dindar kesimin kadını, erkeğinden her bakımdan ileridedir. MHP ise zaten MHP işte, onların söz ve eylemleri eleştirilecek değil, daha ziyade ‘unutulmaması’ gereken türde. Bir muhalefet partisini ‘itlaf edilmesi gereken haşerat’ ifadesiyle tanımlayan insanları nasıl ve neden eleştirebilirsiniz. Milliyetçilik ekmeği olmasa varlığını sürdüremeyecek bir yapı, ayrıca eleştirenlerin başına ne geldiği de belli.
İtiraf etmeliyim, parlamentodakiler içinde eleştirmesi, eleştiren açısından en rahat parti CHP. Belki bunun bir nedeni, CHP seçmeninin de CHP’yi çokça eleştiriyor oluşudur. Ayrıca toplumun her kesimiyle az çok temas halinde olan tek parti CHP. Nedeni her neyse, sonuçta sinirlenseler de eleştiriyi hazmedebildiklerini ve tehditkâr davranmadıklarını söylemeliyim, doğruya doğru.
Ancak, özellikle CHP (ve az çok muhalefetteki diğer partilerin) seçmeni, vekilleri ve angaje olmuş yazar çizerinde zaman zaman öne çıkan ‘oyuna gelme(me)’ telaşı/telkini, eleştiriyi güçleştiren bir tutum. Üstelik pek tutarlı da sayılmaz, söz konusu kaygı. “Dönüştürücü bir siyaset gerekli, şaşırtıcı, iktidarı çaresiz bırakan çıkışlar yapılmalı, şu zamanda soru önergesiyle siyaset mi olur” denildiğinde, “Aman oyuna gelmeyelim” tepkisini verenler; örneğin Kılıçdaroğlu hakikaten farklı bir işe kalkıştığında, hep bir ağızdan “İşte siyasî hamle böyle olur” diyebiliyor.
Başlıktaki HDP eleştirisi ise başlı başına bir açmaz. Önceki yazıda dile getirmiştim, HDP kolay saldırılan, zor eleştirilen bir parti.
Öncelikle, öylesine zorluklarla, saldırıyla, pervasızlıkla yüz yüze ki, eleştirirken terazinin insaf kefesi her zaman daha ağır basıyor, ister istemez. Aslında HDP değil, Kürt siyasal hareketinin partileri, demeliyim. Bugün HDP varsa öncekiler ‘kapatıldığı’ için var.
Bu ülkenin çok partili yaşamında hiçbir parti, ‘yasal’ siyasî faaliyetini sürdürürken HDP’nin uğradığı haksızlığa ve saldırıya uğramadı. Baraj altı, olmadı kayyım, olmadı tartaklama, olmadı cezaevi, olmadı tehdit, olmadı saldırı… Eski eş genel başkanları ve vekilleri yıllardır cezaevinde, ayrıca, hâlihazırda kapatılma tehlikesiyle karşı karşıya. Ve tüm bu hukuk dışılığa, acımasızlığa, pervasızlığa karşın hâlâ varlığını, üstelik oylarını koruyarak sürdürebiliyor.
Buna mukabil, eninde sonunda parlamentodaki partilerden biri HDP ve şu anda, bu hükümet sisteminde diğer vekiller ne kadar işlevsizse, onlar da o kadar işlevsiz. CHP ve İYİP’lilerin Meclis komisyonlarındaki varlığı, yasa yapımı ve karar alınması üzerinde ne ölçüde silikse, onlarınki de öyle. Ezcümle, diğer milletvekillerinden daha çok iş yapıyor, Meclis’e daha çok gidiyor, oylamalara daha yoğun katılıyor değiller. Ancak şu koşullarda, belirleyicilikleri olmasa da parlamento çatısı altında bulunmalarının, yalnızca ‘bulunmalarının’ dahi anlamlı, gerekli olduğu savunulabilir ki, yanlış diyemem, çünkü TBMM ‘kurumsal siyaseti’ sürdürebildikleri ve ‘diğerleriyle’ yüz yüze gelebildikleri bir mecra hiç olmazsa.
Yazı çok uzadı; HDP eleştirisinin, partinin konumundan, başına getirilenlerden, seçmeninden/sempatizanlarından kaynaklanan bazı zorluklarıyla ve devam edeceğim…
Özel bir öneri: Muhterem okur, meslektaşlarımız, Bülent Tanör ile çalışmış arkadaşlarımız, Hoca için bir YouTube kanalı açtı. İlgili herkes abone olursa çok güzel olur. Bugüne dek ilgilenmemişler ilgilenirse, daha da güzel olur. Buraya bırakıyorum.
İklim krizi notu: Çok genç iklim aktivisti Atlas Sarrafoğlu’nun bir konuşması, Açık Radyo’da.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.09.2025
9.09.2025
4.09.2025
17.08.2025
14.08.2025
8.08.2025
1.08.2025
24.07.2025
7.07.2025
4.06.2025