Murat Sevinç
Enes Kara için…
Muhtemelen daha önce anlatmışımdır, zararı yok, tekrar olsun:
1975-76’da Kuran kursuna gönderildim. Başımda beyaz takke, elimde yeşil kumaş korumalı Kuran, birkaç arkadaş Rami Yenimahalle’deki eski, küçük ve güzel camiye gitmeye başladık. İlk günlerdi, gençten hoca bizi karşısına aldı ve Atatürk’le ilgili konuşmaya başladı: “Atatürk’ün mezarında neden öyle büyük bir mermer olduğunu biliyor musunuz?” Merakla bakıyoruz yüzüne. Başladı anlatmaya, uzun uzun, ağdalı cümlelerle, sesini süsleyerek… cami-vaaz-hutbe deneyimi olanlar iyi bilir o ton ve üslubu.
Efendim, Atatürk ölünce gömmüşler, toprak kabul etmeyip dışarı atmış. İki kat derine gömmüşler, yine kabul etmemiş. Üç, dört, beş… Yedi kat derine gömmüşler, yok hayır, olmuyor bir türlü. Sonunda bakmışlar ki bir yolu yok, üzerine koskoca bir mermer yerleştirmişler, o sayede toprak dışarı atamamış. Nasıl, güzel hikâye değil mi, son derece gerçekçi! Siyasal İslamcıların erken dönem örneklerinden. Dindar mı dindar, güvenilir mi güvenilir…
Bunların 80’li yıllardaki modellerinden, ‘Çankaya-Ezankaya’ itirazları dinlemişliğim vardır. Ergenliği ömür boyu atlatamadıkları için bayılırlar böyle zevzekliklere, Çankaya’nın adında çan varmış da, orayı günü gelince ‘Ezankaya’ yapacaklarmış da vs.
Yıllar sonra tek başına iktidar oldu bu arkadaşlar, “İleri demokrasi getireceğiz” dediler, üstelik kendilerini ciddiye alan aklı başında bir okumuş kitle de buldular ve nitekim düşledikleri demokrasiyi inşa ettiler. Doya doya, ciğerimize çeke çeke yaşıyoruz şimdi demokrasinin ilerisini.
Her neyse… Hoca anlattı anlatmasına, biz de çocuğuz ama yine de bir gariplik olduğunu düşündüm. Ailem dindar, namazında niyazında, fakat Atatürk’le ilgili kötü bir söz duymamışım o saate kadar, adı geçince iyi anılıyor. Eve dönünce söyledim bizimkilere, babam kızgın halde camiye gitti, ne konuştular bilmiyorum, beni o kurstan aldı, Bereç civarında başka bir küçük camiye kaydettirdi. Sorun şu ki, her çocuk benim kadar şanslı değildi, birileri de bu acayipliklere inanarak yetişti, aynı muhitte.
İkinci camideki hoca dünya tatlısı bir adamdı. Herkese çok iyi, şefkatli davranır, güzel anlatırdı. Kısa sürede öğrenince beni asistanı yaptı, anlayacağınız ilk asistanlığım o kurstaydı! Yaşıyorsa Allah ömür versin, hep iyi hatırladım kendisini. İşte bu hoca da, yukarıda anlattığım herifler iktidara gelince neye uğradığını şaşıran ve giderek içine kapanan, olup biteni seyreden ve güçleri, nefesleri, kültürleri ‘seyretmek’ dışında bir şey yapmalarına izin vermeyen, hâlihazırda ‘azınlıkta’ kalmış görünen dindar kesimi temsil ediyor benim için.
‘Var mı böyle insanlar hakikaten’ diye sormayın hiç, olmaz olur mu, var tabii ve ne diyeceklerini bilemez haldeler. Yine yazmışımdır, rahmetli annem yaşamının son yıllarını “Bunlar nasıl Müslüman böyle!” şaşkınlığıyla geçirdi, kendisini başka bir dinin mümini gibi hissediyordu.
Siyasal İslamcılığın tanık olduğumuz versiyonu büyük ölçüde Soğuk Savaş artığı. Sol hareketleri engellemek için ülkenin ve insanlığın başına bela edilmiş, 1980’ler dünyasında dizginlerinden iyice boşalan neoliberalizmin en pervasız uygulamalarının ağzı dualı temsilcileri. Kamunun ‘kamusal yaşamdaki’ ağırlığının giderek azaltıldığı, özelleştirmelerin başladığı, halkın malını mülkünü satıp savmanın en uygun ve ‘bilimsel’ ekonomik model olduğu propagandasının hâkim hale getirildiği, ücretsiz ve nitelikli eğitim, sağlık, barınma haklarını savunanların büyük bir gürültüyle ‘geri kafalı’ ilan edilip seslerinin kısıldığı yılların giderek parlatılan ideolojisi, 2000’lerde iktidara tırmandı. Batı’nın, ABD’nin büyük desteğiyle.
Cumhuriyet tarihinin en yoğun özelleştirmesi, bıyıklı kareli ceketliler devrinde yaşandı. Bugün Türkiye’de söz konusu ‘yaşamsal’ kamu hizmetlerine, yüksek meblağlar ödemeden ulaşmak neredeyse olanaksız. Dolayısıyla günümüzde artık belli bir gelir seviyesinin üzerine çıkabilen ‘azınlık’ dışında hemen herkes kölelik ücretiyle yaşamaya ve mutsuzluğa, umutsuzluğa mahkûm. Kendimizi kandırmanın âlemi yok, nitelikli eğitim alabilen bir avuç öğrenci yurt dışına gitmeye çalışırken, kalan milyonlarca genç işsiz ya da köleliğe razı yaşayacak, bu saçma sapan düzen değişene dek.
Diyeceksiniz ki, canım parasız okunabilecek, iyi eğitim alınacak kamu üniversitesi yok mu, haklısınız, olmaz olur mu, örneğin Boğaziçi Üniversitesi var. Bak neler yapıyorlar, hepimizin gözü önünde.
Devletin dönüşümü, özelleştirme, dinciliğin, akıl dışı akımların palazlanması eş zamanlı yaşandı. Yalnızca Türkiye’de değil tabii. İşin matrak yanı, sosyalizmi yeneceğiz diye aklı fikri ucuzlatan, uydurma felsefi akımlara düşünce muamelesi yapan Batı kapitalizmi, şimdi ‘Yukarı Bakma’ adında film çekip, “Ay ne oldu böyle insan evladına, hiçbir şey anlatamıyoruz” diyor, tabii yine büyük paralar kazanarak, bedava diyecek hali yok!
1970’lerde el kadar çocuklara, “Atatürk’ün üzerine mermer koydular” masalını anlatan o bıyıklı ‘aile’ babası, yıllar içinde işveren, holding sahibi, eğitimci, siyasetçi, rektör, öğretim üyesi, şu bu oluverdi.
“Tüm kötülüklerin anası bu iktidar” iddiası kolaycı, inkârcı ve zevzekçe kuşkusuz; başlatan AKP değildi, ancak her şehre bir üniversite açıp yükseköğretimi tümüyle tüketen de yine bu kareli ceketliler oldu. Zaten, kendilerine benzemeyen her insan ve nesneden nefret eden muhteremlerin çok önemli bir başarısı, Cumhuriyet’in azımsanmaması gereken olumlu kazanımlarını yok edip ne kadar höt-zötçü nahoş tarafı varsa onu eskisinden bin beter hale getirmeleri.
Çok sayıda üniversite açmanın başat gerekçesi, o şehrin ticaret yaşamını canlandırmak, ev sahiplerini sevindirmekti. Bir de, muhafazakâr ailelerin çocukları kendi şehirlerinde ya da çevrede okuyabilsin, büyük şehre gitmesin istediler. O ailelerin çok hoşlandığı bir tercih oldu bu tabii. Oysa başka bir şehirde, özellikle büyük şehirde okumak, genç bir insanın başına gelebilecek en iyi, öğretici, olgunlaştırıcı işlerdendir. Tutucu aileye bakılırsa, eğer kazanacaksa da yakın bir yerde, örneğin komşu şehirde olmalıydı üniversite.
Dolayısıyla, bolca yurt gerekiyor. Öğrenciler evde mi kalacak, o zaman onları rahat ettirecek, ucuza yaşamalarını sağlayacak evler olmalı, peki kim yapacak bu işi?
Canım Allah aşkına devlet öyle her alanda hizmet vermez ki, yok artık, yatak odamıza da karışsın bari, her öğrenciye nitelikli yurt ve beslenme hizmeti vermek devletin işi mi, olacak iş mi, hadi canım, oldu olacak komünizm gelsin bari, devlet organize eder şekerim, öyle her halta karışmaz, bırakın insanlar istediği yerde kalsın, biri daha lüks bir yurt istiyorsa ne zararı var, yok yok hayır, devlet bu işlere burnunu sokmamalı, bak bunca hayırsever var, bunca vakıf var, her şeyi devletten beklememek gerekiyor, ah memur kafalılar, iki koyun güdemez bunlar, vallahi!
1980’lerin sonundan itibaren, özellikle 90’lar ve 2000’lerde pıtrak gibi çoğaldı tarikat yurtları ve evleri. Tarikat yurdu ve evi, yaşamın her alanında geçerli olacak bir kartvizitti gençler için. İş bulma, eş bulma, kadro/yükselme vs. Gariban çocuk sırtını dayayacak bir yer arıyor, ailesi yoksul, bir kısmı yoksul olmasa da çocuğu dindar muhitte olsun istiyor, ah bir bakmışsınız ailenizin tarikatı yanı başınızda…
Bir yanda evlatlarını kendilerinin emir eri sayan muhafazakâr aileler, öte yanda temel yaşamsal kamusal gereksinimleri karşılama işini şahıslara devredip elinde copla yurttaşının üzerine yürüyen devlet ve nihayetinde laiklikten nefret eden neoliberal İslamcıların her kurumda baş köşeye oturttuğu tarikatlar. Bunca yılın sonunda bıkkınlık veren bir iktidar ile gerekli umudu yeterince yaratamayan muhalefet arasında, ne yapacağını şaşırmış genç insanlar. Hemen hepsinin gözü yurt dışında, pek azının gitme şansı var.
Ailesinden ve cemaat yurdundaki baskıdan şikâyet eden bir video çektikten sonra yaşamına son veren tıp fakültesi öğrencisi Enes Kara hakkında bir şey yazamıyorum. Seyretmedim. Yazdıklarını okudum. Elimden ve içimden gelmiyor. Çok üzgünüm. Ünsal Ünlü bu sabah, bence ‘doğru soruyu’ sorarak bir program yaptı, ekleyecek bir şeyim yok, buraya bırakıyorum.
İnsanın karnının doyması haktır, insanın insanca koşullarda barınması haktır, insanın düzgün ve sağlıklı bir çevrede yaşaması haktır, insanın özgürce yazıp konuşması haktır, insanın endişe duymadan yaşaması, geleceğinden kaygılanmaması haktır.
İnsanlığı kurtaracak olan da eşitlikçi, özgürlükçü, toplumculuğu ön planda tutan, katılımcı bir siyaseti üretmek olacak. Daha dindar görünmenin, daha milliyetçi pozları takınmanın, daha çok hamasetin kimseye faydası yok. Türkiye’de ve dünyada.
Yeri gelmişken, hiç kimse benim çocuğuma iradem dışında din eğitimi veremez. Hele ki ‘ciğerini bildiklerim’ hiç veremez. Yeter!
Bir avuç kareli ceketli dışında, cümleten kâbus yaşıyoruz. Umuyorum bir gün uyanırız.
İklim krizi notu: Açık Radyo’da yayınlanan Açık Yeşil programının 5 Ocak 2022 kaydını buraya bırakıyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
24.07.2025
7.07.2025
4.06.2025
1.06.2025
18.05.2025
10.05.2025
1.05.2025
22.04.2025
24.03.2025