Murat Sevinç

Unutturma siyaseti ile yozlaşma arasındaki bağ
14.06.2024
175

Herhalde memleketin kahir ekseriyeti toplumdaki yozlaşmadan şikayetçidir. Bir dokun bin ah işit. Fakat diğer her konuda olduğu gibi burada da tek ve mutlak bir yozluk tanımı yok. Yozlaşma algısı ve rahatsızlığı da özgül koşullarımızla ilişkili.

Yine de çoğunluğun üzerinde uzlaşabileceği ve yozluk (ya da lümpenlik) sözcükleriyle karşılanabilecek bazı davranışlar tespit etmek mümkün kuşkusuz. Gerçi şu son cümleyi yazar yazmaz, o ‘çoğunluğun’ her zaman ve koşulda aynı kalmadığını, 20 yıl öncesinin çoğunluğu ile günümüz kalabalığının değer yargılarının değişmiş olabileceğini/olduğunu düşünüyor ve cümlemin ikna ediciliğinden kuşkuya düşüyorum.

Her kuşak bir öncekinden farklı olsa da kuşaklar boyunca süren bazı alışkanlıklar, inanışlar, kanaatler var. Eğitim adı verilen torna -ailede ve toplumda- o ‘aktarılan’ değerlerin hem niteliğini, hem aktarma yolunu belirliyor.

Doğrusu, bazı olay ve olguları tahrif etme, hatta unutturma da aynı eğitimin parçası. Her iktidarın en çok önem verdiği bakanlıklardan birinin ‘milli eğitim’ oluşu, Türkiye’de hemen her zaman, özellikle 1950’ler sonrası tutucu değerlerin, en milliyetçi eğilimlerin bakanlığın kadrolarına hâkimiyeti boşuna değil. ‘Rejim’ her neyse ve kimlerin elindeyse, ağacın yaşken eğilebildiğini gayet iyi biliyor. Bir başka söyleyişle, sağcılarımız, tarihsel süreçlerde her zaman her şeyin kontrol edilemeyeceğini, buna mukabil, ne ekilirse ‘az ya da çok’ onun biçileceğini layıkıyla kavradı.

Eğitim… mümkün mertebe düşünmeme, sorgulamama ve merak etmeme ‘ilkeler’ini benimseyen eğitim tornamızın başarısının bir sonucu da belleksizleştirmek. Burada, yalnızca dişlinin en büyük parçası milli eğitimi değil, irili ufaklı diğer tüm toplumsal-siyasal unsurları kastediyorum. Unutturmak, hatta olmamış kabul etmek… Belleğe hükmederek ‘münasip’ bulunan tarihi yazmak, aynı zamanda bir yönetme aracı.

Belleksizleştirme ile yozlaşma arasında güçlü bir bağ olduğunu sanıyorum. Neyi unutmamız istendi bugüne dek ya da yanlış hatırlamamız!

Örneğin, Dolmabahçe Sarayını gezdiren bir rehber, mimarını Ermeni Balyan ailesi yerine ‘İtalyan Balyani ailesi’ diyerek tanıttığında ne yapmış oldu, neye hizmet etti? Dünya Savaşı esnasında çıkarılan Varlık Vergisi’ni onlarca yıl sonra ‘makul’ göstermeye çalışanların; insanına 6-7 Eylül’ü yalansız anlatmayanların neden olduğu ‘unutma’nın günümüz Türkiyesindeki payı nedir? İmparatorluk bakiyesi bir ülkede herkese ‘Türk’ dendiğinde, sade yurttaşın görmediği neydi? Solcu-devrimci gençlerin işkenceden geçirildiği, öldürüldüğü, solcu akademisyenlerin, gazetecilerin sokak ortasında vurulduğu, Alevi kahvelerinin tarandığı devri, yıllar sonrasında ‘sağ-sol-kardeş kavgası’ jargonuyla anlatmanın, sonraki kuşaklara unutturduğu? 12 Eylül darbesi neden yapılmıştı, büyük sermaye neden pek mutlu olmuştu, darbe kimleri ezip kimleri palazlandırmıştı? 12 Eylül’e ilişkin neyi nasıl hatırlamamız istendi, neyi nasıl bilmemiz? Ankara Garı’nda öldürülen onca insanı layıkıyla anamamak, neden? Neyi unutmamız isteniyor? Madımak anması, Cumartesi Anneleri…

Unuttuklarımızın, bize itinayla unutturulanın bedelini, yaşamak zorunda bırakıldığımız hayatla ödüyoruz. Belli ki çoluk çocuğumuz da ödeyecek.

İYİ Partili belediye tarafından yönetilen Nevşehir’deki bir meydana, diğer tüm eylemleri ve ‘Susurluk’ bir yana, 1978’de Ankara Bahçelievler’de yedi TİP’li gencin öldürülmesindeki sorumluluğu herkesçe malum kişinin adı verildi. Sembolik bir isim. Buna cüret eden iktidar filan değil, yıllardır liyakat temriniyle bıkkınlık veren ve ülkeye demokrasi vadeden bir ‘muhalefet’ partisi. Şu ana dek ne iktidardan, ne ana muhalefetten bir ses işitildi. İster misiniz, o belediye başkanı bir gün CHP’ye geçsin! Hiç kimse şaşırmaz muhtemelen ve ‘çoğunluğa’, neden şaşkınlık duymaları gerektiğini anlatmak da pek kolay olmaz.

Halimiz bu. Demokrasi, anayasa şu bu… Fazla lüks tartışmalar gibi görünüyor.

Yazı önerileri:

Aydın Selcen’in ‘kayyım’ yazısı.

Moda Sahnesi’nin ‘gişe sorumlusu’ sevgili Barış Yaman ile yapılmış çok güzel bir söyleşi.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar