Murat Sevinç
‘Muhalefete muhalefet etmek‘ gibi, biraz çekingen dille ‘yandaşlık’ talep eden bir eleştiri-serzeniş cümlesi peydah oldu nicedir. Bu görüş sahipleri için bir parti, ancak iktidardaysa yönetiyorsa iktidardır. İktidar olmayı, yönetim gücünü ele geçirmekle özdeşleştiren bir yaklaşım. Oysa muhalefet de bir iktidar sahasıdır, orada da siyasi güç/kudret bulunur; muhalefeti temsil etmenin, milyonlarca insanın sesi olmanın, azımsanmayacak bir maddi kaynağa hükmetmenin ve iktidara aday olmanın sağladığı iktidar. O muhalefet, parlamentoda yer alabilmiş bir muhalefetse etkisi artar.
Günümüz demokratik sistemlerinde, demokrasi için hayati ayrım iktidar ile muhalefet arasındaki ayrımdır. Güçler ayrılığı kuramı, bugün artık 17.-18. yüzyıllardaki anlamına sahip değil. Partilerin var olmadığı, işçi sınıfının henüz doğmadığı ya da tohum olduğu, dolayısıyla toplumsal örgütlenme biçimlerinin bugünkü zenginliğe sahip olmadığı devirlerin hâkim ve işlevsel kuramıdır klasik güçler ayrılığı. Parlamenter sistemde meclis çoğunluğunu bir parti ele geçirdiyse başkanlık sisteminde başkan ve meclis çoğunluğu aynı siyasi eğilime sahipse yasama ile yürütme arasındaki ayrımlar, anlamını büyük ölçüde kaybediyor ve gerek bağımsız yargı gerek güçlü muhalefet daha da önemli hale geliyor. Bugün pek çok ülkede ve Türkiye’de olduğu gibi
Muhalefete en büyük değeri veren ve onu ‘resmen’ (yasayla) muhalefet yapmakla mükellef tutan İngilizlerin ‘gölge kabinesi’, bu bakımdan en manidar örnektir. Demokrasinin ve parlamenter sistemin mucidi İngilizler, o demokrasiyi korumak için en ‘güvenceli muhalefet’i de yarattı ve muhalefet yapmayı bir zorunluluk haline getirdi.
Türkiye’de yürürlükteki sistemin mantığı ve yönetimin zihniyeti, seçim sonuçlarıyla birleşince, artık kurumsal bir güçler ayrılığından söz etmek imkansızlaştı. Hal böyleyken, toplumsal ve kurumsal muhalefet demokrasinin tıknefes de olsa yaşaması için en değerli olgular durumunda. Ve ne yazık ki Türkiye, çok partili yaşamda hiç bu ölçüde muhalefetsiz kalmamıştı. Oysa 12 Eylül’den kısa bir süre sonra dahi muhalefet filizlenmiş, DYP ve SHP 1986 ara seçiminde varlık gösterebilmiş, yasaklı siyasetçiler 1987 halkoylamasında kıl payı ‘Evet’ çıkmasıyla yasaklılıktan kurtulup dönebilmişti.
Bugün muhalefetin dağınıklığı konusunda herkes çokça gerekçe bulabilir ve muhtemelen çoğu birbirini tekrar eder. Görünmeyen, anlaşılmayan, gizemli bir şeyler yok ortada. Bir parti, Cumhuriyet tarihinin çeyreğinde ülkeyi tek başına yönettiyse bunu tek başına değil, muhalefetin yardımıyla, desteğiyle yapabildi. AKP, kurumsal muhalefetin kumaşı sayesinde AKP olabildi.
Muhalefetten kastım, büyük ölçüde ana muhalefet partisi. 2002’den itibaren Meclis’teki varlığını ‘ikinci parti’ sıfatıyla sürdüren, iki kez genel başkan değiştiren ve son seçimden birinci parti olarak çıkan CHP…
Diğerleri değişti, dönüştü, son olarak ‘Altılı Masa’ adıyla bir şeyler denendi ve sonu hüsranla bitti. O partiler içinde biraz pazusu olan İYİ Parti’ydi, o da dağılma ve cumhur ittifakı için Meclis’te yeni ‘sandalyeler’ tedarik etme sürecinde görünüyor. Diğer sağ partilerin (belki Erbakan’ın oğlu dışında) pek dikkate alınacak bir tarafı yok.
Masanın ‘kenarındaki’ DEM Parti’nin durumu ise malum, şu sıralar kendi belediyesine atanan kayyıma dahi fazlaca tepki gösterecek hali yok ve bana kalırsa ne yaşandığını onlar da tam manasıyla kavrayabilmiş değil.
Geriye CHP kalıyor. Seçmendeki duyarsızlığın, bezginliğin ve muhalefetsizlik duygusunun başlıca sorumlusu. Göz önündeki –ve cezaevinde olmayan- siyasi figürler içinde, gelecek için umut ve heyecan veren bir kişi var, İmamoğlu; onun da tepesinde yargı kılıcı sallanıyor. Özgür Özel, evet, Kılıçdaroğlu karşısında kazanarak büyük sevaba girdi ve CHP bu sayede yerel seçimde başarılı oldu, ancak sonraki performansı ne yazık ki hayal kırıklığı yarattı. Hiçbir plana programa dayanmayan, başı sonu belirsiz bir ‘normalleşme’ sloganıyla iktidara ihtiyaç duyduğu zamanı tanıdı ve kabul etmek gerekir, başardı!
Önceki bir yazıda, Özel’in TBMM’deki tutumunu eleştirirken “Bu kadar mı ayrı dünyaların insanlarıyız hakikaten” diye sormuştum. Sorunun yanıtı belli, ayrı dünyaların insanıyız.
Muhalefetteki siyasetçi de eninde sonunda siyasetçi ve halkın geri kalanının ne yaşadığını, ne çektiğini tam anlamıyla kavramakta zorlanıyor. Ya da daha vahimi, çoğu siyasetçi buna aldırış etmiyor. Asıl derdi bir kez daha seçilmek olan çok sayıda vekil var ve bu kutlu yolda parti adını vs. umursamadıkları, deneyimle sabit. Mesele sadece niyette değil, bizde ortalama siyasetçinin çapı bu, dert sahibi pek az siyasetçi var.
Ancak olup biteni ve muhalefetsizlik halini yalnızca vekillerin kişiliğiyle, üslubuyla vs. açıklamak da doğru değil. Halihazırdaki muhalefet ‘anayasızlaştırma’ devrinin muhalefeti. Ne devlet çeyrek yüzyıl öncesinin devleti, ne siyaset.
Kuralları belirlenmiş, oynanan sahanın sınırları çizilmiş bir faaliyet değil bugünün Türkiye siyaseti. Anayasal devlet, hatta en katır kutur haliyle ‘kanun devleti’ olmak, bu yüzden önemliydi. Asgari kural ve ilkeler dahi gözden düşünce, kabul etmek gerekir, muhalefetin işi de zorlaşıyor; hem toplumsal hem kurumsal muhalefetin.
Günümüz muhalefeti, iktidarın uymak zorunda hissetmediği bir ‘mevzuat düzeni’ içinde, o mevzuata uyarak siyaset yapmak zorunda. Türkçesi; size hakaret edilebilir, kayyım atanabilir, seçim iptal edilebilir, ‘Gözünün üstünde kaşın var’ diye soruşturma açılabilir; ancak siz sıradan bir eleştiri dahi yöneltirseniz sonunda siyaset yasağı öngörülen bir soruşturma sopasıyla yüz yüze kalırsınız. Bu, demokrasiyle ‘iltisak’ı olmayan bir düzey ve muhalefetin açmazı, söz konusu düzey karşısındaki dirençsizliğini çoktan göstermiş olması. Artık, ‘Dünyayı dar ederiz’ nevi külhanbeyliğinin ciddiye alınır bir yanı olmadığını, iktidar da muhalif seçmen de biliyor.
Elbette yeni kayyımlar da atanır, elbette akla zarar soruşturmalar da açılır… Tâ ki muhalefet, olağanüstü koşullarda olağan dönem siyasetinin (komisyon sohbetleri, muhtelif soru önergeleri, genel kurulda ağız dalaşları vs.) anlamlı bir sonuç üretmeyeceğini kabul edene dek. Az katılımlı miting, açılıp kapanmayan ışıklar, gösterilmeyecek kırmızı kartlar… Bunlar olsa olsa muhalefetin yokluğunu, çaresizliğini gösteren eylemler ve muhalif seçmeni biraz daha umutsuzluğa sevk etmek dışında bir sonucu yok.
Partiler, yıllar boyu sergilediği tutumla ‘toplumsal’ muhalefetin heyecanını söndürdü, üzerine, 2023 seçimlerinde yaşananlar ve büyük moral bozukluğu… Yerel seçimle biraz heyecan yaratınca herhalde ‘Ne olur ne olmaz’ diyerek o duyguyu da bitirmek üzere icat edilen ‘normalleşme’ garipliği başladı… Gelinen yerde, ‘kırmızı kart’ı eleştirenleri anlamamakta ısrar eden, mitinglere gelmeyen yurttaşı hayretle karşılayan bir muhalefetimiz var.
İktidarın, şu ânâ dek uyguladığı siyaseti terk etmesi için bir neden geliyor mu aklınıza? Haftaya bir belediyeye kayyım atansa, sonra diğerine, ardından İBB’ye? Ne olur? Dünyayı dar mı eder CHP? Nasıl? İlk bayramda edeceği telefonda hafif bir serzenişte bulunarak mı? Ama o zaman bir büyüğüne saygısızlık etmiş olmaz mı, Özel?
Kitap önerisi: Oya Baydar’ın son eseri (Can, 2024) Hatırlamanın ve Unutuşun Kitabı. İnsanı yalnızca romanın hikâyesi ve karakterleri değil, kendi yaşamı üzerine de düşünmeye sevk eden bir roman. Yol boyunca unuttuklarımız ve hatırladıklarımız nedir, hatırladıklarımız hakikaten yaşadığımız mı, neyi ne kadar eksik ya da fazla hatırlıyoruz…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.06.2025
18.05.2025
10.05.2025
1.05.2025
22.04.2025
24.03.2025
20.03.2025
18.02.2025
13.02.2025
10.02.2025