Murat Sevinç
Uzun süredir yazmak isteyip ertelediğim bir yazı bu. Sırrı Süreyya Önder’in ardından yazacağımı tahmin etmezdim, demek ki bazı satırları ertelemek doğru değilmiş. Şimdi de pek içimden gelmiyor doğrusu; bu yazının nedeni yazma hevesinden çok, bir şey söyleme ihtiyacı.
Sosyal medya devri bir âlem. Herhangi bir ideolojiye mensup herhangi bir yazar çizerin, siyasetçinin, bir yerlerdeki birkaç dakikalık konuşması ya da bir yazıdaki birkaç cümlesi alınıyor, yayılıyor ve ne o insan ne de konu hakkında fazlaca bilgi sahibi olan kitleler tarafından katrana bulanıyor. Koskoca ömürler, bir âna, bir satıra, bazen tartışmalı bir siyasi eyleme indirgeniyor.
Sırrı Süreyya Önder’in yıllar önce bir TV kanalında, kendi üslubunca “Cumhuriyetin ne hayrını gördük?” serzenişi etrafında söylediği bir şeyler var. Konuyu yazıp çizdi de. O birkaç dakika, belli aralıklarla internette yayılıyor, hastanede kaldığı günlerde de yapıldı. Herhalde birileri bir kez daha doya doya küfredebilsin ve ilkokul çağı cumhuriyet tarihi bilgisini cümle âlemle paylaşabilsin diye.
Sırrı beyin eleştirilerinde biraz kolaya kaçtığını düşündüğüm, tartıştığım yerler vardı. Buna mukabil, Önder’in eleştirilerinin, bu ülkede devletin gadrine uğramış -yalnızca Kürtlerin değil- çoğu muhalifin ve sosyalistin düşüncesiyle örtüştüğü de bir gerçek. Belli başlı toplum kesimlerinin çektiği sıkıntıların, yaşadığı acıların da cumhuriyetin 100 yıllık tarihine dahil olduğunu kavramak bir mesele belli ki. Sıradan bir idari ceza ile karşılaştığında çılgına dönüp ağzına geleni söyleyenler; bir ömür insanca yaşam mücadelesi vermiş, yıllarca cezaevinde yatmış, işkence görmüş ve yine de insanından ve toprağından umudu kesmemişlerin eleştirilerine en sert ve aşağılayıcı tepkiyi verebiliyor.
Bir anayasacıya “Cumhuriyet nedir?” sorusunu yöneltirseniz, size önce kitabî bir yanıt verir ve der ki, “Cumhuriyet, devlet başkanının soy esasına dayanmadığı, seçimle belirlendiği devlet biçimidir.” Yani, cumhuriyet, monarşi olmayan devlettir. Demek ki cumhuriyet bir devlet biçimidir. Ve demek ki, bildiğim kadarıyla Demirel’den miras kalan ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti‘ ifadesi, yanlış bir ifadedir; ‘pasta tatlısı’ demek gibi. Bir kez daha ‘ve demek ki,’ cumhuriyetten söz edenler, aslında bir devletten, Türkiye Devletinden söz etmektedirler. Ufacık çocuğum, birkaç yıl önce yolda yürürken gördüğü bayrağa bakıp, “Bak, cumhuriyet bayrağı” deyivermişti. Çocuk pratikliğiyle çok yerinde bir tanım yaptı.
Soruyu açarsanız, o anayasacı, anayasadaki temel ilkeler bahsine girer ve cumhuriyetin niteliklerini sayar; AYM kararlarına referansla, cumhuriyetin kuru bir sözcükten ibaret olmadığını, ancak ilkelerle birlikte düşünüldüğünde anlam kazanacağını dile getirir. Hatta belki, Ecevit’ten örnekle, “Laiklik, Türkiye Cumhuriyeti’nin Aşil topuğudur” bile der.
Yok eğer, “Boş ver akademik tanımları, anayasacılığın heyecansız dilinin dışına çık ve cumhuriyeti, bir başka söyleyişle yurttaşı olduğumuz Türkiye Devletini, siyasi tarihini göz önünde bulundurarak ‘iki sözcükle’ tanımla” derseniz, iş değişir. Önce en sevdiğim tanımı yapar, ancak bununla yetinmez ve hemen arkasından, bir isim üzerinden bir anımı aktarırım.
Sevdiğim tanım, “Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir” sözü. Mustafa Kemal bu ifadeyi, 1920’lerdeki bir Meclis oturumunda yetim çocuklar için sarf etmiş ve sonrasında daha kapsayıcı biçimde kullanılır hale gelmiştir. Güzel de bir söz hakikaten. Cumhuriyetin ‘cumhur’ kısmına, o cumhurun yoksun kalmışlarına vurgu yapar. Bana kalırsa geleceğe dönük insancıl bir umut da aşılar. Türkiye’de devletin/cumhuriyetin on yıllar boyunca iyi kötü fırsat eşitliği kanallarını açık tutmaya çalışmış olması azımsanacak iş değil. Diyeceğim, kıymetini bilmek gerekir. Fırsat konusuna birazdan döneceğim.
Ancak cumhuriyetin 100 yıllık tarihini, yalnızca bu tanımla kavramak mümkün ve gerçekçi değil. Genç cumhuriyetimizin bir de ‘Mehmet Ağar’ yüzü var. İsim vererek yazmaktan hazzetmesem de sembol haline gelmiş bir ‘figür’ü anmak herhalde yanlış olmaz. Cumhuriyet tarihinin bir başka, belki de en sarsılmaz yanı, hiç kimsenin çekmediği-çekemediği tuğla. O tuğlanın sağına soluna bakmadan bu devletin, yani cumhuriyetin tarihini ve niteliğini kavramak mümkün mü? Sol düşünceye bir yerinden temas etmiş ve bu soruya “Evet mümkün” diyecek kaç kişi çıkar?
Bir Mülkiye anısı anlatayım… Yıllar önce, rahmetli Kurthan (Fişek) hoca öğrencisi olan Ağar’ı lisans üstü dersine davet etmişti. Çok tepki oldu tabii, Leman’da karikatürü bile çıktı (Hoca o karikatürü duvarına astı). Kurthan hocayı kızamayacak kadar çok severdim. Bir sabah koridorda karşılaştık, ağzında sigarası. “Neden davet ettiniz?” diye sordum. Hoca, tanıyanların gayet iyi tahmin edebileceği estetik bir küfür savurdu, önce tepki gösterenlere burada yazmayacağım birkaç şey söyledi, ardından “Konumuz devlet, ben de devleti anlatsın diye davet ettim Mehmet’i” dedi. Anlatabildiğimi tahmin ediyorum.
Tohumları 1940’larda atılan, 1950’lerden itibaren yerleşmeye başlayan ve sonrasında on yıllar boyu resmî ideoloji mertebesine çıkarılan anti-komünizm konusuna girmeden cumhuriyet tahlili yapılabilir mi? Gökçer Tahincioğlu’nun kitabının başlığı, ‘Sabahattin Âli’yi Ben Öldürdüm’. Nasıl öldü büyük yazarımız? Şimdi dizelerini herkesin paylaştığı Nazım Hikmet neden özlemini çektiği çınar ağacına hasret gitti? Ne yapıyordu Moskova’da, tatilde miydi? Varlık Vergisi kimlerden tahsil edildi? 1955’in Eylül ayında olup bitenleri nasıl adlandırmalı? Üç siyasetçi asıldı bu ülkede. On yıl sonra rövanş tutkusuyla üç devrimci genç asıldı. Bu satırlar Deniz, Hüseyin ve Yusuf’un idam edilişinin yıldönümünde yazılıyor. Peki, Deniz Gezmiş idam sehpasında hangi cümleleri kurdu, neden üç cümlesinden biri ‘Türkler ve Kürtlere’ dairdi? Bunca insana kim işkence yaptı zindanlarda, kim yıllarca cezaevlerine kapattı, Fransızlar mı?
İslamcıların partileri, Kürtlerin partileri, komünistlerin partileri neden kapatıldı, siyaseti kim yasakladı bu akımlara? Sahi, 1983 yılında, darbeciler o yüzde 10 seçim barajını (hatta ilk halinde çifte barajı) ne düşünerek icat etti? Kürtlerin varlığı inkâr edilmedi mi? Dilleri yasaklanmadı mı? Kürtler ve sosyalistler, işkence tezgahından geçmedi mi? 12 Eylül’de yanlarına ülkücüleri katmadılar mı? Erdal Eren’in yaşı başka bir ülkede mi büyütüldü? Kenan Evren ve ‘dördü bir yerde’ başka bir devletin askeri miydi? Bugün hâlâ bir kışlada adı yok mu? Allah aşkına, o işleri Kenan Evren tek başına, kendi aklıyla mı yaptı? Bakın 1980 öncesi seçim sonuçlarına, kim nereden ne oy almış, sonra bugünkü manzaraya bakalım. Bu ülkenin insanı kimlerin marifetiyle sağcılaştırıldı? Halihazırda ‘büyük ölçüde’ 12 Eylül yasalarına muhatap oluşumuzun nedeni ne olabilir? Üniversiteler 12 Eylülcülerin aceleyle (Anayasa’dan önce) kurduğu YÖK tarafından yönetilmiyor mu? Aman efendim, hükümet ayrı devlet ayrı, öyle mi? İnsan şu tespitin ötesine geçemez mi, geçmemeli mi?
“Kürtlerin kimlikleri, varlıkları, dilleri inkâr edildi, olacak iş mi bu?” tepkisini gösterenlere ‘kimlikçi’ diyen bir zevat var ve maşallah, solculuk standartlarını belirleme işine memur atandıklarından olsa gerek canlarını sıkan herkese aynı sıfatları yakıştırıyorlar. “Köylüye dışkı yediren oldu yahu,” demek kimlikçilik, filan fıstık… O kimlikçi, bu liboş, beriki foncu… Neden? Kürt diyormuş, eşcinsel diyormuş, öf hakikaten, vallahi öf. Rahmetli annem, ‘Anan soğan baban sarımsak, sen nereden oldun gülbe şekeri’ lafını çok severdi.
‘Kimsesizlerin kimsesi’ faslına döneyim… Ben yoksul halkın vergisiyle, emeğiyle okudum ve borcum bu halkın çoluk çocuğuna. Ben insanım, devlet değil. Sakın küçümsemeyin bu cümleyi, yıllar boyu temel haklar anlattım, bu ülkede bir insana insan olduğunu anlatmak çok zordur. Bizde ahali kendisini devlet zanneder. Tâ ki devletle karşılaşana dek. Evet, beni halkın vergisi okuttu ve devlet işten attı. Devlet ve sermayedar hiç kimseye ekmek filan vermiyor, insanlar ekmeklerini, hak ettiklerinin çok azını kendi emeğiyle kazanıyor. Yurttaş dilenci mi ki birileri ona ekmek versin, alamadığı karşılıklarla ayakta kalmaya çalışıyor milyonlarca insan. Aksine, devletin ve sermayedarın varlığı halkın emeğine bağlı.
Deniyor ki, “Eleştirdiği cumhuriyette milletvekili, hatta TBMM’de başkan vekili oldu Sırı Süreyya.” Doğru olmasına doğru da, Sırrı Süreyya’nın bunun heveslisi olmaması bir yana, Kürt siyasal hareketinin o sıralara oturmak için neler çektiğini ve her zamanki iğreti hallerini bilmemek mümkün mü? Gençler için mümkün. Fakat koskoca insanların şu cümleyi kurarken ki rahatlığına ne demeli? Onca rezalet, yıllar boyu verilen baraj mücadelesi, kapatılan partiler, yasaklar, kaldırılan dokunulmazlıklar, girilen cezaevleri… Ne yapacağız bunları? Yalnızca güle oynaya TBMM’ye mi girdi bu insanlar, eh, cezaevindekiler kim öyleyse, yıllardır sevdiklerinden ayrı dört duvar arasında yaşayanlar neci? Görmeyelim mi? Düşünmeyelim mi? Yazmayalım mı? Yoksa kimlikçi liboş mu olunur bunlar yazılınca. Peh. Size 1994 ilkbaharında TBMM’de dokunulmazlıklar kaldırılırken yapılan konuşmaları okumanızı öneririm.
Sırrı Süreyya Önder’in, kuşkusuz her düşünce gibi eleştirilebilir yanları da olan cumhuriyet eleştirisinde ne söylemeye çalıştığı açık. Buna mukabil ‘algı’, ideolojiden, kültürden, geçilen tornadan bağımsız değil. Ayrıca, karşıdakini görmek, işitmek ve anlamaya çalışmak gerekir.
Bir Mülkiye anısı daha aktarayım, öyle bitsin yazı…
Doktora derslerimden biri ‘kent tarihi’ üzerineydi. Sevgili hocamız Can Hamamcı’nın unutamadığım, nefis dersi. Bir gün hoca sorularına yanıt alamayınca ve en son Brecht hakkındaki yorumu da sessizlikle karşılanınca, dayanamayıp, “Çocuklar, gözler görmek ve okumak, kulaklar işitmek içindir, siz ne için kullandınız bu organlarınızı?” demişti.
Okumak, öğrenmek, görmek, bilmek gerekir. Bir de haslet eklenmeli bunlara, anlamaya çalışmak. Öfkelenmeden, soğukkanlılıkla.
Bir Kürt’ün, Alevi’nin, gayrimüslimin, sosyalistin, Sünni Türk’ün, sermayedarın, emekçinin vb. cumhuriyet tarihine, devlete bakışı, baktığı yerden gördüğü farklıdır ve bu son derece olağandır. Hepimiz aynı hayatı yaşamıyoruz. Yaşam ve ülke herkese aynı kapıları açmadı, açmıyor. Açtığı kadarına, ahali minnettar. Son olarak, bıkmadan yinelemek isterim; biz insanız, devlet değil. Cumhuruz. Bir cumhuriyet çatısı altında, eşitçe, barış içinde, insan gibi yaşamayı talep edenleriz. Sırrı beyin söylediği de hayali de buydu, başka bir şey değil.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.06.2025
18.05.2025
10.05.2025
1.05.2025
22.04.2025
24.03.2025
20.03.2025
18.02.2025
13.02.2025
10.02.2025