Murat Sevinç
İşten çıkarmalar başladı. Firmalar küçülüyordu. İnşaat firmaları da. Daha az işçi ve daha az ücret zamanıydı. İşsizlik oranları yükseliyordu. İşçiler, ‘oran’ sözcüğü ile anılıyordu çoğu zaman. Mehmet ve onlarca arkadaşını işten çıkardılar. Hanımı ve biri okuyan üç çocuğu vardı. Başka hiçbir şeyi yoktu. Hiçbir şeyi.
Mehmet işçiydi. Vasıfsız. Köyden şehre, İstanbul’a göçeli hayli zaman oluyordu. Karısı ve çocuklarını yanına aldıralı, ancak birkaç yıl. Her zaman birlikte olabilme konforundan yoksun oluyordu genellikle yoksullar. Özellikle vasıfsız olanları. ‘Yanına aldırmak,’ onun tabakasına mahsus bir işti. Önce kendisi gidip görmeli ve denemeliydi yeni yaşamı ve eğer karısı ve çocukları için de uygun olduğunu düşünürse, kaldığı yere naklederdi. İstanbul’a gelip eli üç kuruş para gördüğünde ailesine kavuşmuştu ancak bu kavuşma, haftanın her günü, ayın her haftası değildi; işten güçten fırsat oldukça görüşüyorlardı. Çocuklarını genellikle gece yataklarında görüyordu Mehmet.
İstanbul’a geldiğinden beri çok farklı işlerde çalışmıştı. Birkaç aydır Haliç kıyısındaki kentsel dönüşüm mahallelerinin birindeydi. Balat civarında hemen tüm muhitler hızla kentsel dönüşüyor, bazı binalar restore edilirken bir kısmı yıkılıp yerine yenisi yapılıyor, civardaki dükkanlar, semte akın eden okumuşlar için latte satan mekânlara dönüştürülüyordu. Her biri aynı mimarın elinden çıkmış görünen küçük kafelerin çok yakınındaki bir mahallede, site inşaatında çalışmaya başlamıştı. İşe sabahın köründe başlıyor, öğle saatinde verilen yarım saat arada genellikle çok ekmek arası az helva, ücreti elden aldıkları zamanlarda tencerede menemen ya da domatesli bulgur pilavı yiyordu arkadaşlarıyla birlikte. Taşeron firma yetkilisi ve şantiye kalfası, haftalığın elden verilmesinin işçiler için kolaylık olduğunu söylemişti. Cuma namazlarını kaçırmayan ve cuma günleri feysbuk hesabına ‘hayırlı cumalar’ yazmayı ihmal etmeyen firma yetkilisi ile sürekli iletişim halindeki kalfa, her yıl ailesi ile birlikte Umre’ye gidip Zemzem Tower’da kalan ve balkonda selfi çektirip diğer dindar müteahhit arkadaşlarıyla paylaşan firma sahibinin emirlerini harfiyen uyguluyor; işçiler arasına yerleştirdiği hafiyeleriyle neler konuştuklarını öğrenerek, hiçbir şeyi rastlantıya bırakmıyordu. Firma, bozgunculuk olarak gördüğü sendikalaşmaya şiddetle karşıydı. Daha önce böyle işlere girişen birkaç işçisini işten atmışlardı. Örgütlenme ve hak mücadelesi iş verimini azaltıyordu. Hangi işin hakkının ne olacağına firmalar karar verirdi.
İşçilerin bir kısmı sigortasız çalışıyordu. Ola ki çalışmak istemeyen olursa yerine birini bulmak ise yalnızca birkaç saat alıyordu. Mehmet ve arkadaşları, bazen gece saatlerine kadar mesaideydi. Böyle günlerde çok yorgun düştükleri için, akşam vardiyası başlamadan önce, ‘işçi uyku odalarına’ giderlerdi. İnşaata en yakın olanı, Cibali’de, eski Tekel Fabrikası’nın arka sokağındaydı. Dışarıdan vitrin gibi görünen devasa bir camekana dikkatli bakıldığında, üçerli ranzalarda battaniye altında uyuyan işçilerin silueti seçilebilirdi. Saati iki üç lira olan bu odalarda her biri birkaç saat uyuyarak yeni vardiyaya hazır hale geliyordu. Sağlığını korumak zorundaydı Mehmet. Hem eve ekmek götürebilmek hem de doğrusu, hayatta kalabilmek için. Geçenlerde şantiyedeki bir arkadaşı, yeteri kadar beslenememekten başı döndüğü ve gerekli güvenlik önlemleri alınmadığı için düşüp can vermişti. Düşen işçinin haberi ve sendikacıların tepkileri bazı internet sitelerinde verilirken, kendisinden ‘bir’ ifadesiyle söz edilmişti. Basının geri kalanı işçi ölümlerini ya haber yapmıyor ya da eğer kaza, yönetim için çok önemli bir projenin inşaatında gerçekleştiyse, haberler, ölüm üzerinde ‘kuşku perdesi’ olduğu izlenimiyle veriliyordu. Bazı işçiler, devleti ve firmaları zor durumda bırakmak için ölüyordu, onlara göre. Sanki ‘utanma duygusu’ kanunla yasaklanmıştı ve o andan itibaren ‘mahcubiyet’ duymak, artık yasa dışıydı…
Haftada bir kez şantiyeye gelen işyeri hekimiyle henüz bir mesaisi olmamıştı Mehmet’in. İşyeri hekimine görünmek isteyenler, öğle izninden feragat etmeliydi; çünkü firma, muayene için yasal bakımdan gerekli olan zamanı ayırıp iş gücü kaybı yaşamak istemiyordu. İşyeri hekimi, kendisine gösterilen ve yönetmeliğe aykırı olan mezbeleliklerde, yemek saatinden vazgeçerek muayeneye gelen işçilerle meşgul oluyordu. Patronlar, ne işyeri hekimlerinden ne yönetmeliklerden hazzediyordu.
Çocuklardan biri okula başlamıştı. Mahallede en yakın ilkokula kayıt yaptırmışlardı. Sınıfta altmış civarında öğrenci vardı ve okulun özelliklerinden biri, pek çok öğrencinin dördüncü ya da beşinci sınıfa gelene dek okuma yazmayı sökemiyor oluşuydu. Bir iki idealist öğretmen dışında hiçbiri umursamıyordu öğrencileri. Kahir ekseriyeti daha iyi bir muhite tayin peşindeydi. Ancak başka şansı yoktu Mehmetlerin ve mutlaka okusun istiyordu çocukları. Okusunlar ve maaşlı iş sahibi olsunlar. Okul kıyafetleri ve cebine koyduğu cüzi haftalık belini bükmüş, borç harç bir şeyler ayarlamaya çalışmıştı. Hanımının evlere temizliğe gitme önerisine şiddetle karşı çıkıyor ancak bu inadı ne kadar sürdürebileceğini kestiremiyordu. İlk zamanlar nadir de olsa köyden gelen bulgurun, yağın da miktarı azalmıştı. Sabah akşam çalışarak kazandığı parayla geçinmesi giderek imkansızlaşıyordu. Çevresinde az da olsa sendikalı işçi vardı ve Mehmet ile arkadaşlarını örgütlü olmaya davet ediyor, hepsine çok mantıklı gelen tavsiyelerde bulunuyorlardı. Ancak muhalif bir sendikaya üye olmak büyük cesaret işiydi. Tehdit edilebilir, dayak yiyebilir, en önemlisi işini kaybedebilirdi. İşçilerin başını boş bırakmayan, enselerinden ayrılmayan kimi ‘görevliler,’ sürekli olarak iş bulmanın zorluklarından ve şükretmenin öneminden söz ediyorlardı Mehmet ve arkadaşlarına. Onları belli sendikalara üye olmaya davet ediyor, baskı yapıyorlardı. Şantiyenin yakınındaki camiye gittiklerinde vaaz dinledikleri hoca da, şantiye şefi ve kalfa ile aynı öğütleri veriyordu cemaate. Aza kanaat getirmeyen çoğu bulamazdı… Aç gözlülük haramdı… Kendilerinden daha kötü durumda olanları düşünüp şükretmeliydiler… Hiçbir haksızlık yapanın yanına kâr kalmazdı… Eğer haksızlığa uğradıklarını düşünüyorlarsa bunun hesabını ahirette mutlaka soracaklardı…
Mehmet’in toprağında, sayıları az da olsa işçi haklarıyla ilgilenen ve onlar için çaba harcayan insanlar da vardı. Var güçleriyle mücadele ediyor, karşılık beklemeden çalışanları bilinçlendirmeye, kayıplarını duyurmaya çalışıyorlardı. Ancak her adımda biraz daha zorlu engellerle karşılaşıyorlardı. Kimi sendikacılarsa, temsil ettiklerinin haklarıyla değil, daha ziyade bünyelerindeki sosyal tesisler ile ilgileniyordu. Sendikacıların bir kısmı siyasete girmeyi, milletvekili olmayı ister ve bu yönde faaliyette bulunurken, solcu olduğu iddiasındaki bazı partiler daha ziyade iç sorunlarıyla meşgul oluyor, vekiller pozisyonlarını kolluyor, bazı işçi şikâyetleri fazlaca tartışma konusu olur da rezalet ayyuka çıkarsa birkaçı şantiye ziyaretine gidip “Gittik almadılar” ya da “İşçinin hakkını yedirmeyeceğiz,” nevi twitler atıyorlardı. Memleketin sağ partileri ise her zaman olduğu Mehmet ve arkadaşlarının hakları ve yaşadıklarıyla hiç ilgilenmiyor, sağcı olmanın gereklerini harfiyen yerine getiriyor, bir şey söylemek zorunda kaldıklarındaysa patron ile işçinin kardeşliğinden dem vuruyorlardı. İnsan, ekmek yediği kaba pislememeliydi. Sağcılıkla malul olanlar, firma sahiplerinin Mehmet ve arkadaşlarına ‘ekmek verdiği’ kanısındaydı.
Ekonomi kötülemişti. İşten çıkarmalar başladı. Firmalar küçülüyordu. İnşaat firmaları da. Daha az işçi ve daha az ücret zamanıydı. İşsizlik oranları yükseliyordu. İşçiler, ‘oran’ sözcüğü ile anılıyordu çoğu zaman. Mehmet ve onlarca arkadaşını işten çıkardılar. Hanımı ve biri okuyan üç çocuğu vardı. Başka hiçbir şeyi yoktu. Hiçbir şeyi. İşten atıldığı günün akşamı, gecekondudan bozma kiralık evine erken geldi. İşten çıkarıldığını söyledi. Yarın ne yapacağını, nasıl ekmek alacağını dahi bilmiyordu. Bir arkadaşından aldığı elli bir ekran tüplü televizyonun karşısına geçip kanallar arasında gezmeye, dalgın gözlerle seyretmeye başladı. Hemen her kanalda ekonomi konuşuluyordu. İlk kez gördüğü adamlar, gazeteciler, akademisyenler, hiç anlamadığı bir şeylerden söz ediyordu. Düşünce Pınarı adlı bir programda yan yana dizilmiş kravatlı herifler, şirketlere destek olunması gerektiğini, bunun milli bir ödev olduğunu söylüyordu. Bir başka kanalda, Diriliş Ekonomi programında, bıyıklılar üç beş doları bir kavanoza doldurmuş, turşu kuracaklarını iddia ediyorlardı. Konuşmacılardan kare ceketli olan şişman akademisyen, işçi eylemlerinin vatana ihanet kapsamına alınmasını önerirken, karşısında oturan kare ceketli şişman gazeteci, önemli projelerdeki ölümlerin masum olmadığından dem vuruyor, milletçe uyanık olunması gerektiğinin altını çiziyordu. Sunucu, konuşmacıları onaylarken, aslında yükselmeyen dolara yönelik psikolojik faktörlere dikkat çekti. Çok seyredilen bir diğer haber kanalında ise, yaka mendili ceket cebine teyellenmiş, ceketinin içinde yelek olan ve İtalyan kesim kısa paçalı pantolonlarının altında parlak rugan ayakkabıları ışıldayan boktan sermaye iktisatçısı akademisyenler karşılıklı oturmuş; dolardaki artış, döviz kurunun enflasyona etkisi, zorunlu gördükleri yapısal reformlar, iktidarın 2010 öncesine dönmesi gerektiği, verimli yatırım alanları, FED’in alacağı kararın olası etkileri, tahvil arzı, faiz oranları, risk artışı, ekonomideki aktörler, imörcing marketler, yıl sonu tahminleri ve işte, böyle şeyler üzerine konuşuyorlardı. İktidarı rahatsız edecek herhangi bir sözcüğü sarf etmemekte gösterdikleri özen, gözden kaçacak gibi değildi.
Mehmet televizyonu kapattı. Kualıfayd ve prodüktif hissetmiyordu kendisini. Yatak odasına gitti. Uyudu.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları





















































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.12.2025
23.11.2025
21.11.2025
14.11.2025
30.10.2025
26.10.2025
12.10.2025
3.10.2025
14.09.2025
11.09.2025