Murat Sevinç
Türkiye siyaseti muhtelif gerilimler arasında sıkışmış durumda. Başta iktidar temsilcileri olmak üzere herkesin kendi gündemi, gerilim gerekçesi var ve bu koşullarda tarafların birbirini işitmesi imkânsız hale geliyor.
Yeni sistemle birlikte anayasa tarihimize tümüyle ters biçimde bir ‘denetim’ ve ‘meşveret’ gücü bırakılmamış TBMM’de yaşananlar, meclis siyasetinin artık “Taş yok mu taş!” seviyesine vardığının kanıtı. İktidar temsilcileri ve çevrelerindeki hale, ne yaparlarsa yapsınlar, ne söylerlerse söylesinler hiçbir sorumlulukları olmayacağının, şu koşullarda herhangi bir ‘ileri derecede bağımsız yargı’ mensubuyla muhatap edilmeyeceklerinin farkında ve bunun konforuyla davranıyor.
Sabah akşam hakaret işiten ana muhalefetin sinirlerine hâkim olması kolay değil, fakat aynı üslupla yanıt vermek de çözüm olmasa gerek. Kılıçdaroğlu gibi, siyasetimizin gördüğü göreceği en ‘efendi’ insanı dahi çileden çıkarmayı başaran eşi benzeri görülmemiş ve yalnızca bir ideolojiye mensubiyetle açıklamanın da mümkün olmadığı insanlar söz konusu.
Bu nedenle uzun süredir, olağanüstü koşullarda, başka bir siyaset yapmanın gerekliğini anlatmaya çalışıyorum, çalışıyoruz.
Her şey olağandışıyken, her şey sıradanmış gibi davranılamaz. Eğer siyasi karar alıcılar geleneksel yöntemleri terk ettiyse, muhalefet alışıldık yol ve araçlara başvurup olumlu sonuç bekleyemez. Bu tavır hem yurttaşın aklıyla alay etmek, hem de yanılgıyı sıradanlaştırıp kabullenilmesini kolaylaştırmak anlamına gelir.
Muhalefet örneğin, sonuçları tahmin edilebilecek bir tezkereye ‘Evet’ oyu verip ardından “Yandım Allah” diyemez. Örneğin, mütemadiyen hakaret işittiği, kendisini sabah akşam tahammülü güç ifadelerle aşağılamayı siyaset zannedenlerle aynı metne imza atmaz. Örneğin, ne söyleneceği zaten belli olan bir ‘gizli oturumu’ kabul edip ‘paşa paşa’ parlamentoya koşmaz. Örneğin, kendilerine böcek muamelesi yapmaktan çekinmeyen siyasetçiler ile ısrarla iletişim kurmaya çalışmaz. Örneğin, her seferinde sade suya tirit bir milliyetçiliğe sığınmaz. Örneğin, bir belediye başkanının mütemadiyen yaptığı gibi “Fırsat verilirse ben aslında kendisini ikna edebilirim” saçmalığını yinelemez.
Hem ana muhalefet madem ‘sağdan oy almak için sağ söyleme başvurmayı’ tercih ediyor, o zaman hiç olmazsa Demokrat Parti’nin 1946-50 arasındaki direncini ve muhalefet yapma biçimini örnek alabilir. Sağcı mı sağcı, muhafazakârlar sever mi sever, sembolik mi sembolik! Ya da, Süleyman Demirel’in ‘seçim’ konusundaki malum tavrı, örnek olabilir. Muhalif yurttaşta, siyasete ve seçimin değerine ilişkin yeni ve büyük umut aşılayan İstanbul seçiminin galibi, eğer Süleyman Demirel olsaydı; o günden itibaren günde en az üç kez ‘erken seçime’ davet ederdi iktidarı! Şu anda bunun yapılmıyor oluşunu anlayabilen, altında yatan siyasi manevrayı kavrayabilen var mı?
Ben seksen milyonda bir yurttaşım ve muhalefet milletvekillerinin parlamentoda ne yaptıklarını, nasıl bir etkiye sahip olduklarını bilmiyor, anlamıyorum. Büyük bir çoğunluğunun, ‘yeniden’ seçilmek dışında bir kaygısının olduğunu sanmıyorum. Hal böyleyken, parlamentodaki ‘var ile yok arası’ bir mevcudiyetin, Türkiye sağının temel tahakküm aracı olan ‘milli iradecilik’ yüzeyselliğini güçlendirme dışında nasıl bir işlevi olduğunu algılamakta zorlanıyorum.
Şunu anlamak mümkün kuşkusuz: Türkiye ahalisi için, temsilcilerinin parlamentodaki varlığı on yıllar boyunca çok önemliydi. Örneğin, Abdullah Gül cumhurbaşkanı seçilmesin diye meclise girmeyerek sayının 367’nin altında bırakılmasını hedeflemek büyük hataydı ve seçmen bu hatayı (ve ardından o meşhur AYM kararını) ilk seçimde cezalandırdı.
Fakat seçmenin değer verdiği parlamento, hakikaten temsil edildiğini düşündüğü, sistemin merkezinde yer aldığını gözlemlediği ya da kendisini buna inandırdığı bir kurumdu. Geçtiğimiz yüzyıldan miras güçlü ‘temsil’ anlayışından kaynaklanıyordu bu kanaat. Milyonlarca insanın hâlâ aynı kanıda olduğundan emin olmak mümkün mü?
Artık temsil işlevini yerine getirmeyen bir ‘toplanma yerine,’ yurttaşın gerçekte ne düşünüp hissettiğini umursamadan gösterilen iltifat, siyasetin gerek güncel gerekse uzun vadeli etkisine olan inanca halel getiriyor. Klasik burjuva demokrasisini ayakta tutan temel kurumlardan söz ediyorum. Partiler, parlamento, siyaset…
Bu durumda, demokratik sistemleri ayakta tutan ve farklı partilere oy veren yurttaş kesimlerinin; temsil edildiklerini varsaydıkları kurumlardan ve umut besledikleri kişilerden o umudu kesme ihtimali, sistemin sacayağının ortadan kalkması anlamına gelir. Tarihte defalarca deneyimlendiği gibi.
Çoğulcu demokrasinin yaşaması için asla vazgeçilmemesi, terk edilmemesi gereken bir etkinlik, siyaset. İnatla savunulması, inatla sahip çıkılması, inatla çeşitlendirilmesi ve inatla ‘profesyonellere’ terk edilmemesi gereken! Dolayısıyla eğer siyasetin esnaf kesimi sükûnetini kaybedip ölçüyü kaçırıyorsa, seçmen devreye girip temsilcilerini akla fikre ve izana davet etmeli.
Yinelemek gerekirse; muhalefet partilerinin işinin şu koşullarda zor olduğuna kuşku yok. Yüz yüze kaldıkları muameleye ve üsluba tahammül etmek kolay iş değil. Fakat ben sıradan bir yurttaş olarak, başıma gelenler ve her Allah’ın günü yönetenlerden işiteceğimi bildiğim hakaretler karşısında sabrediyor, her gün bir kez daha kendimi akıl sağlığımı kaybetmemeye ikna edip kontrolsüz yazı yazmamak için nasıl özel çaba harcıyorsam, bunu muhalefet temsilcilerinden de beklemek, hakkım.
Yarın bir gün tarih derslerinde bugünleri anlatmak için örnek gösterilecek akıl almaz ifadelere, aynı tavırla karşılık vermek yerine başka bir siyaset tarzı üzerine düşünmek daha anlamlı olur herhalde.
İşte bunun için milyonlarca aklı başında seçmen, oy verdikleri partilerini daha yaratıcı, geleceğe yönelik vaat ve dönüşüm içeren bir söyleme, olabildiğince sakin siyaset yapmaya davet etmeli. Kendi halinde yaşayan ve farklı partilere oy veren yurttaşlar, ne yapıp edip siyasetten umut kesilmesini engellemeye çabalamalı. Mutlaka…
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları









































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.12.2025
23.11.2025
21.11.2025
14.11.2025
30.10.2025
26.10.2025
12.10.2025
3.10.2025
14.09.2025
11.09.2025