Murat Sevinç
Deneyimlediğimiz insanî ve doğal felaketler ile nefes almayı zorlaştıran siyasal koşulların hangileri tümüyle iktidarın eseri, hangileri kapkaççı kapitalizminin meyvesi, hangileri ‘tarihsel çizgiden sapma’ anlamına geliyor ya da ortada sapılabilecek düz bir tarihsel çizgi var mı, hangileri iktidar ideolojisinin kaçınılmaz marifeti… AKP sonrası, sosyal bilim camiasında ‘süreklilik miydi, kopuş mu’ konulu epeyce makale yayınlanır tahmin ediyorum!
Örneğin, devletin laik/seküler niteliğinde büyük gedikler açtı AKP ve hiç olmazsa kısa vadeli geleceğin siyasetinin sınırlarını da çizdi. Bir süre daha, yönetmek isteyenler, aslında olmasalar da dindar görünmek zorunda kalacak ve ‘ilk seçimde’ olası bir iktidar değişikliği, ülkedeki ilahiyat fakültesi sayısının hukuk fakültesi sayısından çok olduğu gerçeğini de, halihazırdaki pek çok kamu kurumunun muhtelif tarikat mensuplarının mücadele alanı olduğu gerçeğini de değiştirmiyor.
Buna mukabil, laikliğin böyle yok sayılabilmesi AKP öncesi yıllarda olup bitenden bağımsız değil. Bunlar dini duyguları kullanıyor kullanmasına da, diyelim Kenan Evrenli yıllar da pek laik sayılmazdı, istismarın yolu yordamı farklıydı. Özal, Demirel vs. başka âlem. Ayrıca laik olduğu iddiasındakilerin laiklik yorumu da fazlaca bize özgüydü. O kavgaların ve öngörüsüzlüğün sonu bu oldu, siyasal İslamcılığın en müteahhit versiyonunu, bilinçli ve kendi açılarından tutarlı bir siyasetin sonunda ülkeyi buraya getirdi.
Ancak, örneğin ‘bürokrasinin’ harap hali konusunda iktidarın sorumluluğu ve verdiği yeni biçim çok daha belirgin. Modern devletin iskeleti olan bürokrasiyi büyük beceriyle hallettiler! Türkiye sağının tarihsel bürokrasi antipatisini uç noktaya taşıyarak. (Özellikle Ahmet Kabaklı’nın bürokrasi değerlendirmesi bu bağlamda çok önemli, başka yazıların konusu olsun.)
Buna karşın, o bürokrasideki nitelikli tabaka toptan buharlaşmadığı gibi, on yıllar boyu oluşan bazı alışkanlıklar da bir günde sona ermiyor haliyle. Gelin görün ki, bir tarihsel sapma olarak değerlendirilebilecek yeni hükümet biçimi o kadroları da işlevsiz hale getirdi. Yalnızca yandaş atamaların yoğunluğundan, bir kişinin üç beş yerden maaş alışından söz etmiyorum. Buna, görgüsüzlerin küp doldurma telaşı der, geçersiniz. Oysa neredeyse bir parti-devlet ile yüz yüzeyiz ve âdetten olduğu üzere “Hükümet ayrı devlet ayrı” ezberini yineleyenler, mezarlıkta ıslık çalanları andırıyor.
2017’deki hükümet sistemi değişikliği, ülkelerin yalnızca kâğıt üzerindeki sözcüklerle yönetildiğini varsaydı. Oysa yönetmek ‘mevzuatla’ sınırlı bir faaliyet değil. Yeni sistemin anormalliği ve kim seçilirse seçilsin ‘yönetilemezlik’ dışında bir şey vadetmediği gerçekleri bir yana; parlamenter sistemin terk edilmesi, yüz yıl boyunca o sisteme göre oluşmuş müzakere geleneğinin ve ayrıca bürokratik alışkanlıkların terk edilmesi anlamına geliyordu.
Buna ‘terk etmek’ yerine, ayrılığın ilan edilmesi demek, daha doğru olur belki. Çünkü 2017 değişikliğinin kabul edildiği gün değil, yıllar içinde yavaş yavaş gerçekleşti bu ayrılık ya da dönüşüm. Örneğin benim açımdan en çarpıcı olan, 1879’da kurulmuş ve bürokrasinin en prestijli kurumu olan Maliye Teftiş Kurulu’nun, 2011’de bir KHK ile kapatılmasıydı. Bir gecede. Akıl almaz bir işti. Henüz AKP hacetinde boncuk arandığı yıllar olduğu için doğru dürüst gündem bile olamadı. Daha dün okudum (Medyascope), ormanlarla ilgili kanun hükümleri 2003-2020 arasında 27 kez değiştirilmiş! Ha keza ihale kanunu değişikliklerinde alfabede harf, Çiğdem Toker’in kaleminde mürekkep kalmadı.
Ya da şu Büyükşehir Yasası’na bakalım. Kasım 2012’de kabul edildiği günden bugüne aklı başında uzmanlar sakıncalarını anlatılıyor. Sesleri elbette duyulmadı. Yasa değişikliği ile yaratılan vahim, merkeziyetçiliği güçlendiren ve içinden çıkılamaz yetki karmaşasına neden olan karman çorman idari yapı, örneğin bugün orman yangınlarına müdahaledeki karmaşanın nedenlerinden biri.
Bürokrasi, bile isteye altüst edildi yıllar içinde. Sayısız örneği alt alta yazmak mümkün. 2017 anayasa değişikliği ise bu altüst oluşa tüy dikti. Şahı, şahbaz yaptılar büyük şamata ve hevesle, şimdi o şahbazı ne yapacaklarının tasasındalar. Hâlihazırdaki yönetim biçimi ve yönetenlerin ideolojisi, yıllar içinde canına okunan bürokratik geleneklerin yokluğuyla birleşince, ortaya herkesin bir kişinin iki dudağına baktığı absürt bir idare usulü çıktı. Artık hiçbir idarecinin ‘istifa’ dahi edemeyip ancak ‘affedilmeyi dileyebilmesi’, yönetimin niteliğinin en çarpıcı göstergesi. Resmi Gazete’de yayınlanan o tek paragraflık istifa-görevlendirmelerden son derece memnunum doğrusu. İki gerekçeyle: Siyasal İslamcıların şu hallerini, koca koca adamların kendilerini bir ‘insan’ karşısında böylesine silikleştirmesini büyük zevkle seyrediyorum, zira hak ettikleri muamele budur. İkincisi, ‘rejimin’ neye benzediği ancak bu kadar doğru biçimde ‘kayda’ geçirilebilir!
Dün Resmi Gazete’de yayınlanan ve Milli Eğitim bakanını değiştiren atama kararında, ‘görevden affını isteyen’ ve ‘görevden af talebi kabul edilen’ ifadeleri yer alıyor. Bir atama kararında ‘istifa’ yerine ‘affını isteyen’ sözünün yer almasıyla, örneğin, ‘tatsız günler geçirdiği için biraz kafa dinlemek isteyen’ ifadesi arasında pek bir nitelik farkı yok. Resmi Gazete, Resmi Gazete olalı!
Yazının başına döneyim…
“Kim bunca yıl tek başına yönetseydi…” benzeri varsayımlarla başlayacak cümleler üzerine hangi yorum(lar) yapılırsa yapılsın, ülkeyi yirmi yıldır aynı iktidarın/zihniyetin yönettiği ve Türkiye’nin ‘bu halde’ olduğu somut gerçeği değişmeyecek. Her şey bir yana, yalnızca şu son iki haftada tanık olduklarımız dahi yönetim ve sistemin kumaşını gösteriyor.
Türkiye’nin hali, teşbihte hata olmaz, Thomas Hobbes’un (1588-1679) betimlediği ‘doğa durumu’ betimlemesini hatırlatıyor insana. Sokakta tartaklananlar, saldırıya uğrayan Halk TV yayını, yolu kesip kimlik soran ahali, plakasını beğenmedikleri aracın sürücüsünü linç etmeye kalkan yerel kalabalıklar, her gün öldürülen kadınlar, dehşet verici ‘cezasızlık’ eğiliminin neredeyse genel kural haline gelişi… Eğer muhalifseniz başınıza her şey gelebilir ve başınıza her şey getirebilecek sürüler, bunun farkında.
Tabii bu ‘doğa durumu’ görüntüsü, çözülme ve dirayetsizlikten mi, yoksa ‘doğa durumu’ haline, sonrasındaki ‘sözleşmeyi’ kabul ettirebilmek için izin mi veriyorlar, tartışılır. Bana kalırsa ‘hem o hem o’, ancak ilki daha belirgin.
Bir de öyle sorunlar var ki, nitelikleri gereği bir parti ya da partilerin yönetim anlayışına indirgemek kolay değil. İklim krizi gibi. AKP’nin konuya yaklaşımını, ülke sınırları içinde mümkün-gerekli olan tedbirleri almaktaki zafiyetini, imar siyasetini, rant ve beton sevdasını, müteahhit aşkını bilmeyen yok. Her şey bir yana, bir yangın söndürme uçağımızın olmayışı örneğin, kuşkusuz iktidarın mucizelerinden.
Eğer parlamenter sistemle de yönetilseydik iklim krizini yaşayacaktık, doğal olarak. Buna mukabil hükümet sistemi ya da o sistemin demokratik olup olmayışı, iklim felaketinin ‘yerel’ sonuçları bakımından önemli hale geliyor. “Neden uçak yok” sorusunu yöneltenlere, “Var da siz görmüyorsunuz” yanıtını veren idareyle karşılaşınca.
Sonuç olarak, herhangi bir hükümet biçimi ya da iktidarla ‘doğrudan’ ilgisi olmayan bir büyük felaketle karşı karşıyayız ve dünya çapında önlemler alınmadığında giderek kötüleşecek bir durumdan söz ediyoruz. İktidara yönelik haklı eleştiriler, yaşadığımızın adını doğru koymamıza engel olmamalı. Açgözlü kapitalistlerin ve sürekli büyüme sevdasının cezasını çekiyor yerküre. Biz o cezayı AKP iktidarında ödüyoruz ne yazık ki, nasıl büyük günahların kefareti Allah bilir!
Yurttaş kesimleri içinde, yangınların ‘kesinlikle’ Kürtler, ‘yakın ihtimal’ Bill Gates, muhtemelen ‘küresel baronlar’ marifetiyle çıkarıldığını düşünenler olduğu gibi; kimi yandaşların olup biteni ‘iktidara’ karşı bir komplo saydığı da malum. Tababetin konusu olan bu acayiplikler de deneyimlediğimiz felaketin adını değiştirmiyor ve zırvayla mücadelenin yolu, doğru bilgilendirme, siyasetin açık ve kamusal hale gelmesi.
İktidar ve halesinin durumu ortadayken, o cenaha söyleyecek, eleştirecek, konuşacak bir şey kalmadı. Muhalifi düşman görüp sabah akşam hakaret edenle iletişim kurmak mümkün olmadığı gibi, çaba harcamanın da anlamı yok. Kimse anasının karnından, kareli ceketli kibirli bıyıklılar kendisine sövsün diye çıkmadı. Çoğu zaman anlatmakta zorluk çekilse de, muhalif yazarların iktidar yerine muhalefeti eleştirilmesinin temel nedeni bu. Halka asıl ses vermesi gerekenler ve bir şeyleri dönüştürme ihtimali olanlar, muhalefet partileri, sivil toplum, tüm muhalif yayın organları, yazar çizer vs. Elden geldiğince, her kanaldan. Bakın Gazete Duvar yazarı Önder Algedik, TBMM üyelerini harekete geçirmek, Meclis’in toplanmasını sağlamak için uğraşıyor, yurttaşlık örneği veriyor. Her eylemin, çabanın değerini bilmek gerek.
Yurttaş sorumluluğunun gereği olan bireysel çabalar bir yana; örneğin Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan’ın, yanan ormanlık alanlara proje çizen meslektaşlarını meslekten men etmek için ellerinden geleni yapacaklarını dile getirmesi anlamlı bir tavır. Yine, TEMA Vakfı’nın Cengiz Holding’in fidan bağışını kabul etmemesi güzel haber. Birkaç hafta önce İYİP’in iklim sorununa ilişkin ‘siyasetini’ açıklaması da iyi oldu. Bunu her partiden beklemeliyiz.
Dünya üzerindeki yerimizi, doğanın kırılganlığını, tüm canlıların yaşamının risk altında bulunduğunu bıktırana dek tekrarlamalıyız. Amatör köşeci sıfatıyla, bundan böyle yazılarımda iklim kriziyle ilgili kısa ‘notlar’ düşmeye çalışacağım. Çoğu yazının sonunda, tek satır bile olsa iklimle ilgili bir cümle olsun istiyorum. Bir kişi, iki kişi, önemli değil; olabildiğince çok insanın dikkatini çekmek gerekiyor. Hava, su ve toprak tükeniyor, hayat da bizim hayatımız…
İklim notu: Uzun süre aynı kitaptan alıntılar yapacağım. Fırsatınız varsa edinmenizi rica ediyorum. Ömer Madra ve Ümit Şahin’in radyo programlarından oluşan kitabın adı ‘Açık Yeşil’. (2019, Can Sanat Yayınları) Alıntı: 2014 yılında New York’taki 400 bin kişilik iklim yürüyüşünde, ilkokul çağındaki çocuklar da var ve okul gazeteleri için söyleşi yaparken, dokuz-on yaşındaki bir çocuğa “Siz neden buradasınız” diye soruyorlar. Yanıt şöyle: “Buradayım, yürüyüşe geldim, çünkü iklim değişikliğini durdurmazsanız, ben büyüdüğümde öleceğim.” (s.23) Ne kadar da yalın.
Yazı önerisi: Ohannes Kılıçdağı’nın, ırkçılığın tekil bir konu olmadığına ilişkin şu çok doğru yazısını okumanızı öneririm.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları




































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.12.2025
23.11.2025
21.11.2025
14.11.2025
30.10.2025
26.10.2025
12.10.2025
3.10.2025
14.09.2025
11.09.2025