Nadi ÖZTÜFEKÇİ
Küçükaydın(lar) nereye kadar?..
9.02.2014
2201
Şimdiye kadar Sayın Küçükaydın’ın yazılarını, açık söylemek gerekirse "o kadar da yazmış okuyalım bari" kabilinden okumaya çalıştım. Çoğu kez beceremedim. Yanlış anlaşılmasın ne yazının uzunluğu ne de işlediği konuların ağırlığı(!) neden oldu buna...
Küçükaydın'ın yazım tarzı okuyucuya saygı duymayan, adeta "zaten anlatsam da anlamazsınız” havasında... Konuya bir türlü girmiyor, söylemek istediğinin anlaşılmasını adeta istemiyor. Kanıtlanmaya şiddetle muhtaç tezlerini ısrarla tekrarlayarak haklılık zemini yaratmaya çalışıyor. Öyle ki öne sürdüğü tez için getirdiği kanıt, tezin kendisi. Kısaca "Doğru söylediğime şahidim" demek gibi bir şey...
Bu tarz; o yazıları okurken beni rahatsız ediyor. Adeta hakarete uğramış, algılarımla alay ediliyormuş gibi geliyor bana. Bir iki cümleyle ifade edilecek bir tezi üstelik kanıtlama ihtiyacı hissetmeden sayfalarca anlatıp bıkkınlık üzerinden ikna etme yoluna giriyor. Okumanın sonunda Melih Gökçek’i izlemiş gibi oluyorsun.
Uzun zamandan beri Muhammed'in Marks'tan daha Marksist olduğunu kanıtlama sevdasında Sn. Küçükaydın... Son -okumak cesaretini gösterdiğim- yazısında da benzer konuyu işlemiş...
Kendisi İhsan Eliaçık'ın “İslam ve Mülkiyet” konulu bir söyleşisine katılmış. O söyleşinin başında İ.Eliaçık'ın “dinin en iyi ve doğru tanımını Karl Marks yapmıştır” şeklinde bir söylemi olmuş. Bu söyleme itiraz ediyor Sn Küçükaydın... Kendisinden dinleyelim. (Bkz.Muhammet ve Marks)
"Toplantı’da ben de kısaca bir söz aldım ve “Sayın Eliaçık bir Müslüman olarak “Marks’ın Din tanımının en doğru din tanımı olduğunu” söyledi; kanımca bu tam doğru değil; ben de bir Marksist olarak Hazreti Muhammet’in din kavrayışının; sosyolojik olarak Marks’ın din tanımından ya da kavrayışından daha doğru ve derin olduğunu düşünüyorum. Marks’ın Din tanımı, aydınlanma’nın Din’i inanç olarak tanımlamasının sınırları içinde kalır; buna bir eleştiri ve bir karşı çıkıştır ama bu sınırları aşamaz. Marks, Din’in toplumun aynı zamanda sınırlarını belirlediğini ve tüm ilişkilerini düzenlediğini göremez; Hazreti Muhammet’in din kavrayışı bu bakımdan çok daha derin ve doğrudur” anlamında bir şeyler söyledim.
Eliaçık böyle bir eleştiri karşısında şaşırdı ve memnuniyetle “bu eleştiriyi aldık kabul ettik” dedi.
Elbette bir Müslüman’ın “Marks din hakkında en doğru tanımları yapmış” diye söze başladığı bir yerde, bir Marksist’in de çıkıp, “hayır, Hz. Muhammet din konusunda Marks’tan daha doğru ve derin bir kavrayıştadır” diye Müslüman’a itiraz etmesi pek görülen ve görülmüş bir durum değildir ve insanları şaşırtır. "
Doğrusu ben şaşırtmadı. Çünkü Sn. Küçükaydın kendi popülaritesini, trend olan ya da trend adayı düşünceleri, o düşüncelerin bizzat üretici sahipleri ya da en güçlü savunucularından daha keskin ve hararetli savunarak oluşturmaya çalışıyor. Aziz Nesin'in "Modern Dalkavukluk” üzerine bir öyküsünde anlattığı gibi, Demiraydın da bu kişileri adeta kendileri adına eleştirerek kendince rol kapıyor.
Aynı eğilimi aşağıda alıntıladığım söyleminde de görüyoruz.
“Çünkü Eliaçığın ele aldığı ve Marks’ın din tanımı olarak ifade ettiği din tanımı; henüz Marksist bir din tanımı olmadığı gibi, bazı bakımlardan da yanlış yorumlanmış bir din tanımıdır. Ayrıca bu din tanımı bugün çok gelişmiştir ve Muhammet’in din tanımıyla aşağı yukarı aynı yerdedir. Bu nedenle, Eliaçığın Marks’ın Din tanımını benimsemesi aslında belli bir gerileme anlamına da gelir.”
Demiraydın “Eliaçığın Marks’ın din tanımı olarak ifade ettiği din tanımı; henüz Marksist bir din tanımı olmadığı gibi…” diyerek Marks’ı da Marksizm adına eleştiriyor.
Ama Küçükaydın'ın bu kendine yakıştırdığı tarz benim yazımın ana konusu değil.
Uzun zamandan beri Marks ve Muhammet kıyaslamalarına dayanak olan verilerin ne olduğunu, özellikle Muhammet'in felsefesinin derinliğinin örneklerini sunmasını bekliyorum kendisinden. Ama nafile... Örneğin Hz. Muhammet, Marks'tan daha doğru ve içerikli olarak din tanımını nasıl ve nerede yapmıştır? Bunu kendisinden bir türlü öğrenemiyoruz.
Uzun zamandan beri Marks ve Muhammet kıyaslamalarına dayanak olan verilerin ne olduğunu, özellikle Muhammet'in felsefesinin derinliğinin örneklerini sunmasını bekliyorum kendisinden. Ama nafile... Örneğin Hz. Muhammet, Marks'tan daha doğru ve içerikli olarak din tanımını nasıl ve nerede yapmıştır? Bunu kendisinden bir türlü öğrenemiyoruz.
Bir dünya görüşü veya bir inanç sistemi ile ilgili bu kadar iddialı tezler ileri sürüyorsanız bu düşünceden alıntılar, örnekler vermeniz gerekmez mi? Küçükaydın buna gerek duymuyor. Kendi yorumlarını yeterli kanıt olarak görüyor. Oysa kendisinin dediğine göre aslında Gerçek İslam, ‘Emevi İslam’ının karşı devrimine uğramıştır. Bu durumda kendi ifadesiyle “Muhammet’in İslamı”, “Otantik İslam” olarak adlandırılan “Marksizm’in bağrında doğduğu“ İslam’ı hadislerde ya da Kuran’da aramamız gerekiyor.
Belki bir ilahiyatçı değilim ve büyük ihtimal bu düzeyde iddialı çıkarsamalar yaptığına göre Küçükaydın kadar da incelememiş olabilirim Muhammet’in İslamını… Ancak Kuran’ın sınırları, bu zamana kadar defalarca tashihten geçmiş hadislerin ne kadar güvenilir olduğu ve Hz. Muhammet’in hayatının anlam ifade edebilecek temel unsurlarının neler olduğu hakkında az çok bilgim-fikrim var. Ve ben doğrusu bu “Otantik İslam” da sosyolojik derinliği olan, Marks’tan daha kapsamlı bir din tanımı görmedim.
Marks’ın “Din, insanların afyonudur” diye bunca zamandır özetlenen cümlesi, önceki iki cümle ile birlikte okunduğunda bambaşka bir anlam ifade ettiği doğrudur. Her üç cümleyi de aktarırsak: “Dini çile, aynı zamanda, gerçek çilenin ifadesi ve gerçek çileye karşı bir başkaldırıdır. Din, baskı altındaki varlığın iniltisi, vicdansız dünyanın vicdanı, ruhsuz hallerin ruhudur. Din, insanların afyonudur” cümlelerinde Marks’ın afyonu bir ilaç anlamında kullandığı görülüyor.
Ama Marks’ın söz konusu yazısında din hakkında söyledikleri bu cümle ile sınırlı değil.
Hemen devamındaki; “İnsanların aldatıcı mutluluğu olarak dinin kaldırılması, onların gerçek mutluluklarını talep etmektir. Onlara halleriyle ilgili hayallerinden vazgeçmeleri konusunda çağrı yapmak, onlardan hayal kurmayı gerektiren hallerini terk etmelerini de istemektir. Bu yüzden, kuluçka safhasında olsa da din eleştirisi, üzerinde dinin haleler oluşturduğu bu gözyaşı vadisinin eleştirisidir”cümlelerini de okuduğumuzda Marks’ın din hakkında aslında ne düşündüğünü, “Din, insanların afyonudur” cümlesinin bunca zamandır kafalarda uyandırdığı kavrama pek de ters olmadığını görürüz. Bu durumda Marks’ın din tanımının inançlı bir Müslüman olarak İhsan Eliaçık tarafından en doğru tanım olarak benimsenmesi doğrusu beni de şaşırttı.
Ama Marks’ın söz konusu yazısında din hakkında söyledikleri bu cümle ile sınırlı değil.
Hemen devamındaki; “İnsanların aldatıcı mutluluğu olarak dinin kaldırılması, onların gerçek mutluluklarını talep etmektir. Onlara halleriyle ilgili hayallerinden vazgeçmeleri konusunda çağrı yapmak, onlardan hayal kurmayı gerektiren hallerini terk etmelerini de istemektir. Bu yüzden, kuluçka safhasında olsa da din eleştirisi, üzerinde dinin haleler oluşturduğu bu gözyaşı vadisinin eleştirisidir”cümlelerini de okuduğumuzda Marks’ın din hakkında aslında ne düşündüğünü, “Din, insanların afyonudur” cümlesinin bunca zamandır kafalarda uyandırdığı kavrama pek de ters olmadığını görürüz. Bu durumda Marks’ın din tanımının inançlı bir Müslüman olarak İhsan Eliaçık tarafından en doğru tanım olarak benimsenmesi doğrusu beni de şaşırttı.
Elbette Hz. Muhammet’le Marks’ı, İslamiyet’le Marksizm’i aynı amaçta birleştirmeye çalışan biri olarak Küçükaydın’ın Eliaçık adına telaşlanmasını gayet doğal buluyorum. Ama “Eliaçığın Marks’ın Din tanımını benimsemesi aslında belli bir gerileme anlamına da gelir” söylemini de tümüyle anlamsız bir “cevahiri kurtarma çabası” olarak görüyorum. Çünkü ortada ilerleme, gerileme sorunu yok. Tamamıyla bir birinden ayrı dünya görüşünden söz ediyoruz.
Küçükaydın bıktırıcı iddialarını sadece Marksizm’in İslamiyetin ikinci sınıf bir imitasyonu olduğu konusunda tekrarlamıyor. En popüler trendleri titizlikle takip edip, suni paradigma oluşturma operasyonunun, en hararetli amigosu olarak dikkat çekebilmek adına eline geçen her türlü kavramı çekiştirip sündürüyor. Klasik aidiyet pazarlamacılığına kendince “renk” getirerek dikkat çekmeye çalışıyor. Birbirinin hemen aynı anlamda yüzlerce cümleyi bir çekirge sürüsü gibi üzerimize sürerek, piyasada dolaşan, duymaktan gına getirdiğimiz birer algı operasyonu ürünü, beylik düşünceleri kabul ettirme çabasına giriyor.
Tekrar Küçükaydın’a dönelim.
"Fiili hukuki bir eşitsizliğin olduğu bir yerde, yani örneğin ulusun Türklükle ve Sünni Müslümanlıkla tanımlandığı bir yerde, Kürtlerin veya Alevilerin, Hıristiyanların eşitliğini değil de, Kapitalizmi sorun etmek, sınıf mücadelesinden söz etmek; görünüşte çok keskin bir tavır ve eleştiri gibi görünse de, fiilen, var olan eşitsizliği savunmanın aracına dönüşür.
Yani kendi başına sınıf ve kapitalizm vurguları aslında devlet sınıflarını savunmanın bu gerici cumhuriyeti savunmanın bir aracı olur. Ulusalcıların temel karakteristiği budur"
İşte işin püf noktası… Dahası da var. O incileri sonra ele alalım.
Herkesin ortak düşmanı sınıf mücadelesi ve antikapitalist mücadele… Sosyalizm mücadelesini saymıyorum bile, o zinhar günah. Bu cehennem misyonerleri küresel sermayenin, yüzlerce argüman, veri, ideoloji, kanaat, trend ve tabu üretme kiliselerinin bin bir titizlik ve büyük beceriyle oluşturdukları ayetleri, kendi yorumlarını da katarak vaaz ediyorlar. Sol jargonda günah, sevap raconu kesiyorlar.
Herkesin ortak düşmanı sınıf mücadelesi ve antikapitalist mücadele… Sosyalizm mücadelesini saymıyorum bile, o zinhar günah. Bu cehennem misyonerleri küresel sermayenin, yüzlerce argüman, veri, ideoloji, kanaat, trend ve tabu üretme kiliselerinin bin bir titizlik ve büyük beceriyle oluşturdukları ayetleri, kendi yorumlarını da katarak vaaz ediyorlar. Sol jargonda günah, sevap raconu kesiyorlar.
Ama hepsinin de, bu arada Sn. Küçükaydın’ın da gözden kaçırdıkları –görmezden geldikleri- bir şey var. Sınıf mücadelesi arzuya tabi değildir. Kendiliğinden var olan bir şeydir. Vardır. Görsen de görmesen de, sorun etsen de etmesen de var olmaya devam edecektir. Önceliğini de kendisi saptar. Öyle ayakları havada hiyerarşi raconlarını dikkate almaz. Çok doğal olarak antikapitalist mücadele de öyledir. Sınıf kavgasının sonucu ve uzantısıdır. Sınıf kavgasına “ulusalcılık” yaftasını iliştiremezsiniz. Tutmaz. Siz o yaftayı iliştiremediğiniz gibi ayna görüntünüz ulusalcılar da bu kavgaya kendi gömleklerini giydiremezler. Dar gelir patlar.
Her türlü hukuki eşitsizliğe, haksızlığa karşı mücadele, her türlü özgürlük ve demokrasi mücadelesi sınıf mücadelesi ile aynı doğrultuda kuvvet oluşturur. Birbirini besler. Asla birbirleriyle çelişmez aksine bileşke kuvvet oluşturur. Bu bileşke kuvvetin bileşenlerine öncelik atamanın pratikte hiçbir anlamı yoktur. Özellikle ana ekseni oluşturan sınıf kavgasını ötelemek adına yapılan ahlaki telkinler bu bileşke kuvvetin karşısında durmaya çalışmak anlamına geleceği gibi aynı zaman da beyhude bir çabadır.
Bu arada Sn. Küçükaydın’ın Marksist Literatüre, iyi saatte olsunlar kadrosundan sokmaya çalıştığı ‘Devlet Sınıfı’nı bir ara ele almak lazım. Ancak; “Yani kendi başına sınıf ve kapitalizm vurguları aslında devlet sınıflarını savunmanın bu gerici cumhuriyeti savunmanın bir aracı olur. Ulusalcıların temel karakteristiği budur" cümlesinde “Devlet Sınıfı” kavramının burjuvazi ile ittifak yapmanın gerekçesi olarak bir “ecinni” olarak nasıl kullanıldığını da şimdilik görmüş olalım.
Sözü tekrar Sn Küçükaydın’a bırakalım.
“Çünkü artı değeri yaratan işgücünün dili, dini, cinsi, ırkı, inancı, fikri, kültürü, cinsel tercihi vs., onun üreteceği artı değer üzerinde; yani işgücünün kullanım değeri üzerinde hiçbir etkide bulunmadığından, bu alanlarda devletin körlüğü ve gerçek bir eşitlik kapitalizm için ideal şartları ‘savunmaktan’ başka bir anlama gelmez. Ama kapitalizm için ideal şartlar, yani gerçek bir demokratizm aynı zamanda kapitalizme karşı mücadele için de ideal koşulları sağlayacağından sosyalistlerce de savunulabilir ve savunulmalıdır. Bu bakımdan elbet bir sorun yoktur.”
Tam bu noktada Sn. Küçükaydın’ın da dahil olduğu o cehennem korosunun Sınıf Mücadelesinden neden bu kadar korktuğunu da anlamak mümkün oluyor. Çünkü sınıf mücadelesinin onca zenginliği ve detayı içermesine karşın berrak ve tutarlı yapısı; taraflar, hedefler ve izlenecek yol açısından algı yönlendirme tekniklerine pabuç bırakmaz. Bu kavga hedefine giden en sağlam ve tutarlı yolu izlemeyi, kendi dinamiği içerisinde başarır.
Yaşama, tarihe, bilime ve güncele “sınıf kavgası perspektifinden” bakan bir düşüce sisteminde; “kapitalizme karşı mücadele için de ideal koşulları” oluşturmanın yolu “kapitalizm için ideal şartları savunmak”tan geçer gibi absürt bir düşünceyi savunmaya kalktığında bu mücadelenin dinamiği seni fırlatıp atar. Nitekim atmıştır.
Yaşama, tarihe, bilime ve güncele “sınıf kavgası perspektifinden” bakan bir düşüce sisteminde; “kapitalizme karşı mücadele için de ideal koşulları” oluşturmanın yolu “kapitalizm için ideal şartları savunmak”tan geçer gibi absürt bir düşünceyi savunmaya kalktığında bu mücadelenin dinamiği seni fırlatıp atar. Nitekim atmıştır.
Sınıf mücadelesinin kendi mecrasında kararlı bir şekilde ilerlemesi her türlü bent ve baraja karşın akışını sürdüren bir akarsu gibidir. İşte; Sn Küçükaydın’ın bu akarsuya kenarından bucağından da olsa girmeye çalışan Antikapitalist Müslümanları akarsuyun kenarına dikilip “aman ha, dikkat ha” diye uyarma telaşı bundandır. Adeta kendi absürtlüğüne arkadaş aramaktadır.
Son olarak;
Küçükaydın yazısını “Ama bu eşitliğe hala ahlaki araçlarla; tüketim ve bölüşüm alanındaki tedbirlerle ulaşmak sınırında kaldıkları için, (Antikapitalist Müslümanlar)henüz ütopik sosyalistlerdir.
Üretimin düzenlenmesiyle bunun olabileceğini gördükleri; bugüne kadarki başarısızlıkların nedenlerini araştırıp tartıştıkları an Marksistler haline geleceklerdir.
Muhammet ve Marks buluşacaktır” gibi, her zaman yaptığı üzere birbirinden mesnetsiz iddialarla dolu bir söylemle bitiriyor.
Kürtlerin veya Alevilerin, Hıristiyanların eşitliğini değil de, Kapitalizmi sorun etmek, sınıf mücadelesinden söz etmeyi ulusalcılıkla eş tutarak sosyalist mücadeleyi ahlaki sınırlar içersine bizzat kendisinin tıktığını unutup “tüketim ve bölüşüm” konusunu ahlaki araçlar sınırında kalan eski bir argüman olmakla küçümsüyor. Alternatifin de “Üretimin düzenlenmesiyle” diyerek kapitalist sistem içerisinde çözüm bularak hallettikten sonra Antikapitalist Müslümanların “Marksist” olma ve Muhammet ve Marks’ın buluşma talimatnamesini bitirmiş oluyor.
Ortada bir buluşma var. Var da… Bunun kimler arasında ve hangi zeminde olduğu önemli...
Nadi Öztüfekçi
08/02/2014
Nadi Öztüfekçi
08/02/2014
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.05.2018
18.04.2018
7.02.2018
9.02.2017
15.02.2017
27.01.2017
22.01.2017
4.02.2016
11.03.2016
20.11.2015