Oktay Cansın EMİRAL

Oktay Cansın EMİRAL
Oktay Cansın EMİRAL
[email protected] Tüm Yazıları
Yalan rüzgârı
12.04.2016
1456

 Cumhuriyetin kuruluşunun üzerinden doksan yılı aşkın bir sürenin geçmesine rağmen İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin kullandığı siyasi metotlar, iktidar partisinin sıkça başvurarak politik söylemlerini şekillendirdiği modası geçmiş siyasi uygulamaların başında gelmektedir.

İttihat ve Terakki mantığını oluşturan devlet ve toplumu birbirine düşman iki unsur olarak kabul edip, seçkin bir grup yönetici dışında kalan tüm sivil dinamikleri dışlayarak ve onları ihtiyaç duydukları coşkuyu oluşturmayı sağlayacak yalanlar ile kandırıp kitlesel yanılsamanın yarattığı duygudaşlık etrafında siyaset yapmak günümüzde hâlen ahlaki değerleri aşınmış siyasetçiler tarafından sıkça kullanılmaktadır.

Ünlü sosyolog Le Bon’un kitle psikolojisi hakkında yaptığı çalışmalardan faydalanan ve bilimsel bilgiyi ahlaki olmayan şekilde siyaset stratejisine dönüştürmüş olan günümüzün post-modern İttihat ve Terakki Cemiyeti olan AKP’nin şu aralar kamuoyunda sıkça rastlanan yalanlarının başında gelen iş kurmayı isteyen gençlere 50.000 liralık hibe vaadi, ortada olan işsizlik, yoksulluk, bütçe açıkları düşünüldüğünde yalandan öte kuyruklu yalandır. Bu tür sosyal politikalar genellikle içerdiği fırsat eşitsizliği yansımaları ile toplumsal birlik ve beraberliği bozmayı göze alınarak yapılan tehlikeli siyasi uygulamalardır. Milyonlarca işsizden hangisi kendi işine sahip olan, geleceğe kararlılıkla ilerleyen sosyal bir birey olmak istemez. Buna karşılık oy toplamak için insanların umutlarını ve hayallerini sömüren siyaset hokkabazları mevcut olan sosyal problemleri kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaktan çekinmiyorlar. Mevcut olan toplumsal birikimi sosyal politikalar aracılığı ile yandaşlarına aktararak toplumun menfaatine çalıştıklarını iddia etmekten geri kalmıyorlar.

Asgari ücretin 1300 lira olacağı vaadi de kuyruklu yalanların bir başkası. Asgari ücretli işçi çalıştıran firmalar çoktan üç olan vardiya sayısını ikiye indirerek işçileri on iki saat çalışmaya zorladılar bile. Aile fertlerinin sağlık problemleri karşısında tek umut olarak gördüğü sigorta hakkını korumak için on iki saat çalışmaya katlanan işçilerin hakkını arayacak işçi örgütleri küreselleşmenin olumsuz yansımaları ile demokratik güçlerini yüzyılın başında çoktan kaybetmişlerdi bile.

Siyasi iktidar, elinde patlayan sosyal politika uygulamalarının halk arasında yarattığı tepkiyi sağlıklı ölçememiş olmalı ki önümüzdeki sene erken seçime gitmeyi ve 400 milletvekili toplayarak yeni anayasayı yalnız yapmayı deneyecek.

Tayyip Bey’in geri kalan ömründe siyasi pozisyonunu garantileyecek ve muhalefet partilerinin siyasi arenadan silinmesini sağlayacak yeni anayasanın, bireylerin devlet karşısındaki özgürlüklerini kısıtlayacak, yürütme erkini sınırsız güçlendirecek bir metinden ibaret olmayacağını ummak ancak aç tavukların hayalleri ile örtüşür. Hani bir atasözümüz vardır ya; “Aç tavuk kendini buğday ambarında sanır” diye… Unutulmaması gereken değerli atasözlerimizden bir diğeri ise; “Bal demekle ağız tatlanmaz” sözüdür. Son dönemde ağızlardan düşmeyen demokrasi sözü de her ne hikmetse toplumumuzda sosyal karşılık bulmayan kavramların başındadır.

Ucu bucağı belli olmayan bir kavram olması sebebi ile ülkemizde çoğu zaman eşit oy ve demokratik seçimlere indirgenen demokrasi kavramının toplumsal düzende vücut bulması için öncelikle tüm bireylerin insan onuruna yakışır bir yaşam standardına ulaşmış olması gerekmektedir.

Kişi başına düşen yıllık milli gelirin 10.000 dolar seviyelerinde olduğu ülkemizde, olduğu varsayılan demokrasi, tabiri caizse gölge demokrasidir.

Siyasal iktidar tarafından son dönemde sıkça söylenen yalanlardan bir tanesi de başkanlık sistemi ile birlikte milli gelirin üçe katlanacağıdır.

Ortada umut veren bir durum yok iken, dolar hızla artarken, borsa düşerken ve korkunç miktarlarda bütçe açıkları ortadayken nasıl olacakmış bu devasa büyüme?

Çok sevdiğim bir deyim var ki duruma uyuyor; “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak”. Şu aralar beğenmeyip burun kıvırdığımız demokrasi seviyemizi daha fazlasını ümit ederek kaybetme riskimizin olduğunu da şimdiye kadarki toplumsal aldanışlarımızdan kestirmek gerekmektedir. Zira bu tehlikeli siyasal kumarın tek kaybedeni toplum olacaktır ve siyasal çevrelerin sıkça dillendirdiği kaybedilmiş özgürlüklerin asla geri gelmeyeceği tarihsel gerçeğini de gözönünde bulundurmak gerekmektedir.

[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar