Oktay Cansın EMİRAL
Cumhuriyetin kuruluşunun üzerinden doksan yılı aşkın bir sürenin geçmesine rağmen İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin kullandığı siyasi metotlar, iktidar partisinin sıkça başvurarak politik söylemlerini şekillendirdiği modası geçmiş siyasi uygulamaların başında gelmektedir.
İttihat ve Terakki mantığını oluşturan devlet ve toplumu birbirine düşman iki unsur olarak kabul edip, seçkin bir grup yönetici dışında kalan tüm sivil dinamikleri dışlayarak ve onları ihtiyaç duydukları coşkuyu oluşturmayı sağlayacak yalanlar ile kandırıp kitlesel yanılsamanın yarattığı duygudaşlık etrafında siyaset yapmak günümüzde hâlen ahlaki değerleri aşınmış siyasetçiler tarafından sıkça kullanılmaktadır.
Ünlü sosyolog Le Bon’un kitle psikolojisi hakkında yaptığı çalışmalardan faydalanan ve bilimsel bilgiyi ahlaki olmayan şekilde siyaset stratejisine dönüştürmüş olan günümüzün post-modern İttihat ve Terakki Cemiyeti olan AKP’nin şu aralar kamuoyunda sıkça rastlanan yalanlarının başında gelen iş kurmayı isteyen gençlere 50.000 liralık hibe vaadi, ortada olan işsizlik, yoksulluk, bütçe açıkları düşünüldüğünde yalandan öte kuyruklu yalandır. Bu tür sosyal politikalar genellikle içerdiği fırsat eşitsizliği yansımaları ile toplumsal birlik ve beraberliği bozmayı göze alınarak yapılan tehlikeli siyasi uygulamalardır. Milyonlarca işsizden hangisi kendi işine sahip olan, geleceğe kararlılıkla ilerleyen sosyal bir birey olmak istemez. Buna karşılık oy toplamak için insanların umutlarını ve hayallerini sömüren siyaset hokkabazları mevcut olan sosyal problemleri kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaktan çekinmiyorlar. Mevcut olan toplumsal birikimi sosyal politikalar aracılığı ile yandaşlarına aktararak toplumun menfaatine çalıştıklarını iddia etmekten geri kalmıyorlar.
Asgari ücretin 1300 lira olacağı vaadi de kuyruklu yalanların bir başkası. Asgari ücretli işçi çalıştıran firmalar çoktan üç olan vardiya sayısını ikiye indirerek işçileri on iki saat çalışmaya zorladılar bile. Aile fertlerinin sağlık problemleri karşısında tek umut olarak gördüğü sigorta hakkını korumak için on iki saat çalışmaya katlanan işçilerin hakkını arayacak işçi örgütleri küreselleşmenin olumsuz yansımaları ile demokratik güçlerini yüzyılın başında çoktan kaybetmişlerdi bile.
Siyasi iktidar, elinde patlayan sosyal politika uygulamalarının halk arasında yarattığı tepkiyi sağlıklı ölçememiş olmalı ki önümüzdeki sene erken seçime gitmeyi ve 400 milletvekili toplayarak yeni anayasayı yalnız yapmayı deneyecek.
Tayyip Bey’in geri kalan ömründe siyasi pozisyonunu garantileyecek ve muhalefet partilerinin siyasi arenadan silinmesini sağlayacak yeni anayasanın, bireylerin devlet karşısındaki özgürlüklerini kısıtlayacak, yürütme erkini sınırsız güçlendirecek bir metinden ibaret olmayacağını ummak ancak aç tavukların hayalleri ile örtüşür. Hani bir atasözümüz vardır ya; “Aç tavuk kendini buğday ambarında sanır” diye… Unutulmaması gereken değerli atasözlerimizden bir diğeri ise; “Bal demekle ağız tatlanmaz” sözüdür. Son dönemde ağızlardan düşmeyen demokrasi sözü de her ne hikmetse toplumumuzda sosyal karşılık bulmayan kavramların başındadır.
Ucu bucağı belli olmayan bir kavram olması sebebi ile ülkemizde çoğu zaman eşit oy ve demokratik seçimlere indirgenen demokrasi kavramının toplumsal düzende vücut bulması için öncelikle tüm bireylerin insan onuruna yakışır bir yaşam standardına ulaşmış olması gerekmektedir.
Kişi başına düşen yıllık milli gelirin 10.000 dolar seviyelerinde olduğu ülkemizde, olduğu varsayılan demokrasi, tabiri caizse gölge demokrasidir.
Siyasal iktidar tarafından son dönemde sıkça söylenen yalanlardan bir tanesi de başkanlık sistemi ile birlikte milli gelirin üçe katlanacağıdır.
Ortada umut veren bir durum yok iken, dolar hızla artarken, borsa düşerken ve korkunç miktarlarda bütçe açıkları ortadayken nasıl olacakmış bu devasa büyüme?
Çok sevdiğim bir deyim var ki duruma uyuyor; “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak”. Şu aralar beğenmeyip burun kıvırdığımız demokrasi seviyemizi daha fazlasını ümit ederek kaybetme riskimizin olduğunu da şimdiye kadarki toplumsal aldanışlarımızdan kestirmek gerekmektedir. Zira bu tehlikeli siyasal kumarın tek kaybedeni toplum olacaktır ve siyasal çevrelerin sıkça dillendirdiği kaybedilmiş özgürlüklerin asla geri gelmeyeceği tarihsel gerçeğini de gözönünde bulundurmak gerekmektedir.
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.07.2022
19.04.2022
8.04.2022
22.05.2021
16.03.2017
18.01.2017
8.02.2016
27.09.2016
2.02.2016