Süleyman Seyfi Öğün
ayın Cumhurbaşkanının AK Parti'ye dönüş konuşmasını dinlerken, Türkiye'nin yakın dönem siyâsal-toplumsal , siyâsal -ekonomik ve kültürel târihi âdeta bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Sayın Erdoğan konuşurken, zihnimden bu târihin içinde biriken ağırlıkları seri bir şekilde tartıyordum. Tereddüde yer bırakmayan net bir resim çıktı ortaya. Gelinen aşamada AK Parti, sâdece mevcut siyâsal partilerden birisi değil. AK Parti, Türkiye'nin “hâkim partisi” hâline geldi. Bugüne kadar kurulan hükümetlerin aktörlerine baktığımızda kafamız karışabilir. Bir zamanların DP'si, AP'si; hattâ ANAP'ı elbette unutulmaz. Ama şunu da unutmayalım: DP-AP çizgisi neticede Türkiye Cumhûriyetinin kurucu hâkim partisi olan CHP'den kopan bir geleneği ifâde ediyordu. Merkez sağ olarak nitelendirilen bu partilerin yükselişi karşısında hâkim parti CHP, kendisini “solculaştırarak” var etti. Merkez sağ ile merkez sol arasındaki mücâdeleler zaman zaman çok sertleşmiş olsa da , nihâî tahlilde “benzerlerin” mücâdelesiydi. Târih bunun sağlamasını da yaptı zâten. AK Partinin yükselişi karşısında bir zamanlar saç saça, başbaşa didişen bu partiler arasındaki farklılıklar silindi ve anti-AK Parti kulvarında buluştular. Pek çoğu da zâten aslî yuvasına, yâni CHP'ye döndü. Veyâ CHP, merkez-sağ ile merkez-solun toplanma adresi oldu. CHP, sâbık bir hâkim parti olarak, söyleyecek “yeni bir şeyi olmayan”; o derecede de kronik reddiyeci reflekslerle çalışan “muhafazakâr” bir partiye evrildi.
Sâde düşünecek olursak, aslında temel dönüşümde, hâkim partiler arasındaki geçiş dikkât çekiyor. Tablo şu: Bir devrin hâkim partisi olarak CHP'den , yine hakim parti olarak AK Parti'ye bir geçiş var. Partisinin başına yeniden geçen Sayın Cumhurbaşkanının konuşmasındaki özgüven ve Türkiye adına kapsamlı bir vizyon koyması da bunun en tipik göstergesi. Yâni, bu konuşma; ”acabâ iktidârı birilerine mi kaptırırız?” endişesiyle yapılmış bir konuşma değildi. Çünkü, AK Parti'nin karşısındaki oyların bir “siyâsal öznesi” veyâ adresi mevcût değil. AK Parti olmazsa, “şu” olur diye tanımlanabilecek bir seçenek yok. Bu durumda Sayın Erdoğan çok rahat bir şekilde AK Parti'nin 80 milyonu kucaklama ve kuşatma iddiasını ortaya koydu. Bunu da “hayli ılımlı” bir şekilde vurguladı. Herkesi kuşatma, aslında herkesi, AK Partili olmayanları da “rahatlatmayı” kapsıyor. Pekiyi mesele ne?
Sayın Cumhurbaşkanının konuşmasındaki esaslı vurgulardan birisi, Türkiye'nin hâkim partisi olarak AK Partinin kendi “yıpranmışlığı” ile alâkalıydı. Bu yıpranmışlığın elbette çok tabiî sayılabilecek tarafları var. Bizatihî olarak 15 senelik bir iktidâr tecrübesi bir yıpranmışlığın göstergesidir. İkinci olarak 2010'dan başlayarak tırman(dırı)lan, “dışarıdan” gelen etkiler ve darbeler bu yıpranmışlığın bir başka kaynağı olarak zikredilebilir. Ama tablo çok net: AK Parti bir şekilde yenilenmeye ihtiyaç gösteriyor. Sayın Cumhurbaşkanının konuşması da bunu çok âşikâr kılıyor.
Kongreden bir kaç başlık çıkıyor. İlki olarak heyecan, adanmışlık gibi duygusal konulara bakalım. Partinin târihine birebir şâhit olan çok sayıdaki siyâsî figür, biraz da nostaljiyle ilk günleri yâd eden konuşmalar yaptı. Demek ki, bu atmosfer artık partide yok. Sayın Erdoğan'ın partisinin başına geçmesi, karizmatik bir etkiyle bu atmosferin yeniden hâkim olması için bir fitil yakmayı hedefliyor. İkinci olarak, yeni bir partili profil tanımlanıyor. Anlaşılıyor ki örgütlerde sıkı bir ayıklanma yaşanacak. Burada “yerlilik” ve “çalışkanlık” ölçütlerine bakılacak. Vizyon, yapılacak işler ve hedefler bundan sonra sıralanıyor.
Doğrusu ben bu geçişi, yenileşmenin taşıyıcısı olarak, hâl-i hazırda rakibi olmayan AK Partinin yenilenmesi olarak değerlendiriyorum. Bunu dünyânın ve bölgenin koşulları ile uyumlulaştırmak; Türkiye'nin sosyolojik-kültürel dinamikleriyle örtüştürmek de bir o kadar mühim..Bundan sonrası sahada belli olacak..Hayırlı uğurlu olsun…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2021
29.04.2021
22.04.2021
4.06.2020
22.04.2019
4.02.2019
14.02.2019
11.02.2019
4.02.2019
28.01.2019