Uğur Gürses
8 Mart Dünya Kadınlar Günü yaklaşıyor. O gün çok şey duyacağız yine; gazetelerde, TV’lerde, sosyal medyada. Ticari markalar, şirketler kadınlar gününü kutlayacak.
Ertesi gün ‘eski hamama’ geri döneceğiz.
Tam bir “Herkes dünyayı değiştirmek ister, kimse kendinden başlamak istemez” hali.
Sorarsanız toplumsal cinsiyet eşitliğini herkes arzuluyor, hatırı sayılır bir kesim ise kendi etki alanınında bunu sağlayacak tercihleri yapmıyor.
Her defasında şu akla geliyor; müşteri ayrımı yapmayan şirketler paydaşı olan kadınlara toplumsal cinsiyet eşitliği çerçevesinde tutum sergiliyor mu?
Çalışanlarına, iş ortaklarına, müşterilerine; tüm paydaşlarına…
En başta, işe girişte ayrım yapılıyor mu? Bu şirketlerin yönetim kadrosunda kadınlar yer alıyor mu? Oranı eşit mi? Eşitliğe yakın mı? Ücret farklılığı var mı? Kadınlar doğum yaptığında kariyer çizgilerinde ayrımcılıkla karşılaşıyor mu? Eşleri doğum yapan erkeklere uzun süreli ücretli izin veriliyor mu? En önemlisi de şirket bu konudaki eksikliğini değiştirme konusunda çaba gösteriyor mu? Bir hedef koymuş mu?
Kimse sormazsa “erkekler korosu” devam
Bu konuda iyi bir örnek var. Migros’un izlediği ve hayata geçirdiği iyi bir örnek.
2019 Mayıs ayında Migros A.Ş’nin genel kurulu yapılıyor. Hissedarlar yönetim kurulu adaylarını belirliyor. Seçime geçildiğinde bir kadın hissedar (*), kadın yönetim kurulu üyesi belirlenmesi için teklifte bulunuyor. Çoğunluk hissedarları tınmıyor bile; tamamı erkeklerden oluşan yönetim kurulu listesi geçiyor.
2020’de genel kurul Nisan ayında yapılıyor. Hissedarlar yönetim kurulunu belirliyor. 13 kişilik yönetim kurulunda bu defa sadece 1 kadın üye var. Genel Kurul elektronik ortamda yapılırken, bir kadın hissedar şu soruyu soruyor; “SPK Kurumsal Yönetim İlkeleri gereğince yönetim kurulunda en az yüzde 25 oranında olmak üzere, kadın üye olması önerilmektedir. Bu ilkeye uymak için bir hedef ve uyum politikası belirlediniz mi? SPK kuralları gereği kadın yönetim kurulu üyesi atanmaması gerekçelerini açıklamanız gerekmektedir. Kadın yönetim kurulu atanmaması gerekçenizi açıklar mısınız?” diyor.
Yönetim Kurulu üyesi ve Genel Müdür Özgür Tort da cevaben, o yıl oluşturulan yönetim kurulunda kadın üye bulunduğunu söylüyor. Ancak neden yüzde 25’e çıkılmadığı konusunda hissedarlara fazla net bir açıklama yapmıyor. Çoğunluk hissedarının konusu çünkü.
Migros köklü ve büyük bir şirket; çoğunluk hissedarları da Anadolu Grubu hissedarları. Müşteri sadakat kartı Money Kart sahipliğinden iz sürülürse şirketin 13 milyon kayıtlı müşterisi var; hiç şüphe yok ki en az yarısı da kadın.
Yatırımcısı olunan şirketlerin halka açık olmalarının yararı, hissedarlarına ve kamu otoritelerine hesap verme zorunda olmaları. Bu şirketler halka açık olsalar da olmasalar da tüketicilere de sosyal sorumlulukları var. O da bazı değerlere uyup uymadıkları ile ilintili.
Günümüzde şirketler hem kurumsal olarak kendileri, hem de tedarikçiler gibi diğer paydaşların sorumluluğunu taşıyor; din, dil, ırk, cinsiyet ayrımı yapan, sözel ya da fiziksel, cinsel şiddet uygulayan, zorla işçi çalıştıran, çocuk işçi çalıştıran, çalışanlarının örgütlenme özgürlüğü ve toplu sözleşme hakkına saygı duymayan, yolsuzluk ve rüşvet olaylarına karışan, çalışanlarına sağlık ve güvenlik önlemleri, ödenen ücretler gibi konularda güvenli ve adil bir çalışma ortamı sağlamayan şirketler ve onların tedarikçileri nihai müşterilerine-tüketicilere karşı kurumsal toplumsal sorumluluk taşıyorlar.
Migros da bu değerleri sürdürülebilirlik çerçevesinde sahiplenen ve ilkelerini tek tek belirlemiş, en güzeli ilan etmiş bir şirket.
Çevreye saygılı, sürdürülebilirliği toplumsal cinsiyet eşitliğini kendi bünyelerinde hayata geçirmeyen şirketler, bu değerleri benimseyen ve önemseyen müşterilerine ne söyleyecekler?
Yatırımcılarına hesap verme sorumlulukları sadece sermaye piyasası mevzuatı ile de çerçeveli değil.
Şirketlerin genel kurulları, bir çeşit yatırımcı şeceresi okumak için de fırsat. Genel kurullarda listelenen hissedar isimleri çok şey söylüyor.
Bugünün dünyasında tüketiciler artık sürdürülebilirlikle yakından ilgili. Şirketlerin çevreye, paydaşlara, tedarik süreçlerine, toplumsal cinsiyet eşitliği gibi değerlere gereken özeni gösterip göstermediklerine giderek daha fazla bakıyorlar, bazıları ise yasal sorumluluk haline geliyor. Örneğin, çevreye duyarlı olmayan projelere, artık sorumlu davranan bankalar, finans kuruluşları kredi vermiyorlar.
Yakın geleceğe taahhüt
İşte genel kurulunda, ‘kadın yönetim kurulu üyesi neden yok?’ diye sorulan Migros, Türkiye’nin en büyük perakende zincir mağazalarından biri. 2301 mağazası olan 33 bin 399 kişi çalışanı olan bir şirket. İyi bir sınav veriyor.
2017’deki Sürdürülebilirlik Raporu’nda “Toplumsal cinsiyet eşitsizliği karşısında almamız gereken sorumluluğun bilincindeyiz. Bu doğrultuda özellikle mağazalarımızda kadın istihdamının artırılmasına önem veriyoruz” derken, hisse satın alarak bilimsel bir araştırma için genel kurullarda bu konuda soru sorulması sonrasında (hikayesi aşağıdaki satırlarda), önce yönetim kuruluna bir kadın üye alıyor, sonra da taahhütlere başlıyor; “Cinsiyet ve fırsat eşitliğini esas alan politikalarımız ile kadınların çalışma hayatına etkin katılımını destekliyor ve kariyer planlamalarını cinsiyet ayrımı yapmadan gerçekleştiriyoruz. 2019 yılı itibarıyla yüzde 28 olan kadın yönetici oranımızı 2024 yılında yüzde 30’a çıkarmayı hedefliyoruz” taahhüdünde bulunuyor.
Migros, 2019 yılında, “çeşitlilik ve kapsayıcılık” konusundaki şirket performansını belirlemek için araştırma çalışması başlatmış. Bununla, şirketin ‘Cinsiyet Çeşitliliği Karnesi’ni (Gender Diversity Scorecard) oluşturmayı hedefliyor.
Böylelikle bu plan dahilinde, direktör ve üzeri kadın üst yönetici oranını 2023’e kadar yüzde 18’den yüzde 23’e çıkarmayı taahhüt edeceğini açıklıyor.
Soru soran hissedarın öyküsü
Şuna şüphe yok ki şirket içinde de bunların tartışılmış, önerilmiş olması kuvvetle muhtemel. Ancak Migros örneğinde olduğu gibi bir adet hisse satın alıp halka açık şirketlerin yıllık genel kurullara giderek soru soran hissedar, aslında deneysel bir bilimsel araştırma için bu sürecin içinde.
Yukarıdaki o “kadın hissedarın” öyküsü ise şöyle:
Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu (CFGT) ekibi, 2012 yılında halka açık şirketlerin yönetim kurullarında yüzde 25’ten az olmamak üzere kadın üye oranı hedefi ve bu orana ulaşmak için hedef tarih saptanması yönündeki SPK kurumsal yönetim düzenlemeleri kapsamında yönetim kurullarında kadın üye olmayan şirketlerin hisselerini satın alarak elektronik genel kurullarına yatırımcı olarak katılmaya başladı.
Tüm genel kurullarda yönetim kurullarına aynı soru yöneltiliyor: “Sermaye Piyasası Kurulu, Kurumsal Yönetim İlkeleri gereğince Yönetim Kurulunda (YK), en az yüzde 25 oranında olmak üzere kadın üye olması önerilmektedir. Bu ilkeye uymak için bir hedef ve uyum politikası belirlediniz mi? SPK raporlama kuralları gereği kadın YK üyesi atanmamasının gerekçelerini açıklamanız gerekmektedir. Kadın YK atanmaması gerekçenizi açıklar mısınız?”.
Programın amacı şöyle tanımlanıyor; “bir yandan bu şirketlerde düzenlemeler konusunda farkındalık yaratmak ve genel kurullara katılan diğer yatırımcıları harekete geçirmek, diğer yandan hissedar baskısının şirket davranışlarını değiştirmekte oynadığı rolü incelemeyi amaçlayan bilimsel araştırma için veri toplamaktır”.
Bu faaliyetin 7 yıllık özeti şöyle:
2012-2019 yılları arasında 141 şirketin düzenlediği 245 genel kurula katılıp, genel kurulda bu soruların seslendirilmesini izleyen yıllara denk gelen genel kurullarda 23 şirket kadın yönetim kurulu üyesi ataması yapmış.
Genel kuruluna katıldıkları şirketlerin sorulara verdikleri yanıtlar analiz edildiğinde;
- Yüzde 16’sı yatırımcının ilgili sorusunu okumamış.
- Yüzde 23’ünün ise ilgili madde hakkında bilgi sahibi olmadıkları görülmüş.
- Yüzde 25’i, yönetim kurullarına atama yapılırken cinsiyete bakılmadığını ve tecrübe ve niteliğe bakılarak seçim yapıldığını belirtmişler.
- Yüzde 21’i SPK Kurumsal Yönetim İlkelerinde kadın üye bulundurma konusundaki maddenin zorunlu maddeler arasında bulunmadığını ve gönüllü bir madde olduğu için uymak zorunda olmadıklarını belirtmişler.
- Yüzde 31’i ileriki dönemlerde kadın direktör atanacağına dair olumlu yanıt verirken, bir hedef tarih veya hedef oran veren şirket olmamış.
“Halka açılarak” öz kaynak toplayan şirketlerin üçte ikisinin sergilediği bu tablo, ürettikleri mal ve hizmetin tedarikçisi ya da tüketicisi paydaşlarının en az yarısı kadın olan geniş bir kesime karşı sorumsuz ve hatta arsız bir tablo.
Ancak bu tablo umutsuz değil; 2012’den bu yana Borsa İstanbul’da payları işlem gören şirketlerin yönetim kurullarındaki tablo değişiyor. 2012’de tamamı erkek olan şirket oranı yüzde 47.1’den kademeli biçimde 2020’de yüzde 33.8’e gerilemiş.
Yine aynı forumun (CGFT), Egon Zehnder International Türkiye ofisinin stratejik desteği ile yürüttüğü “Bağımsız Kadın Direktörler Projesi” ile “yönetim kuruluna kadın yönetim kurulu üyesi bulamıyoruz” bahanesine de meydan bırakılmıyor. Bu proje ile Türkiye’de yönetim kurulunda kadın direktör bulunmayan şirket kalmaması ve yönetim kurullarının kadın üyelerle güçlendirilmesi hedefleniyor.
Son 5 yılda bu konuda giderek artan bir sivil inisiyatif var; Yönetim Kurulunda Kadın Derneği, Yüzde 30 Kulübü, KAGIDER gibi dernekler.
‘Eril uykudan uyandıran’ yatırımlar
Finansal cephede de neyse ki 21 yüzyılın dünyasında sözde değil özde yerine getirmeye çalışan kurumlar var. Bu kurumların çabası da özendirici yönde.
Toplumsal cinsiyet eşitliği hassasiyeti yatırım ve fon yöneticilerine de yansıyor. Tasarrufçulara tercih yapma, tercihlerini kişisel tasarruflarına da yansıtma seçeneği sunuyorlar.
Bu yazıyı yazarken gelen haber tam da bu çerçeveye oturan bir haber oldu.
İş Portföy, istihdamda kadınlara daha çok ve eşitlikçi bir şekilde yer açan, kadınların yönetimde söz sahibi olmasını önemseyen şirketlerin yurt içi ortaklık paylarına yatırım yapacağı bir yatırım fonu kurmuş. “İş’te Kadın Hisse Senedi Fonu”, Koç Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi (KOÇ-KAM) iş birliği ile hazırlanmış.
Bu fona dahil edilecek şirket hisselerine dair kriterlerin başında ise yönetim kurullarında en az bir kadın üye bulundurma, yönetiminde karar verici pozisyonda kadın yönetici bulundurma ve KOÇ-KAM’ın danışmanlığı kapsamında oluşturulan zorunlu temel hususlara uyum sağlama gibi kriterler dikkate alınıyor.
Bu kriterler arasında; kadın çalışan oranının Türkiye ortalamasının üzerinde olması, aile iş yaşamı dengesinin gözetilmesi, cinsiyet eşitliği ve eşit ücret politikalarının benimsenmesi, işe alım süreçlerinde eşitlikçi yaklaşımın benimsenmesi, toplumsal cinsiyet eşitliği projelerine destek sağlanması yer alıyor.
İş Portföy’ün sunum belgesindeki bilgiler şunlar:
KOÇ-KAM tarafından hazırlanan çalışma çerçevesinde Fon portföyüne dahil edilebilecek şirketler için 2 ana kriter ve 8 temel/zorunlu kriter belirlenmiş.
2 ana kriter, yönetim kurulunda en az bir kadın üye bulundurma (A) ve yönetiminde karar verici pozisyonda kadın yönetici bulundurma (B) olarak özetlenmiş.
Bu iki ana kriteri birden sağlayan şirketler yatırım havuzuna dahil edilmektedir.
Ayrıca 8 temel/zorunlu kriter ise kendi içinde ağırlıklandırılmış.
Bu 8 temel kriterden 70 puan alan şirketlerin KOÇ-KAM kriterini sağladığı kabul ediliyor.
A ve B ana kriterinden birini sağlayan ve temel kriterlerden 70 puan almayı başaran şirketler de yatırım havuzuna dahil ediliyor.
Koyulan temel-zorunlu kriterler şunlar:
- Kadın çalışan/toplam çalışan oranının en az Türkiye’de kadınların istihdamdaki payına eşit olması [Güncel TÜİK verisi (İşgücü İstatistikleri, 2019: Yüzde 31.8)] (10 Puan)
- Genel bir şirket politikası olarak toplumsal cinsiyet eşitliği (20 Puan)
- Aile-İş yaşamı dengesi – bakım sorumlulukları (10 Puan)
3a. Ebeveyn (annelik ve babalık) izni
3b. Emzirme odası
3c. Kreş sağlanması/desteği
4. Eşit işe eşit ücret (15 Puan)
5. Toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin kurumsal proje, etkinlik ve kampanyalar (10 Puan)
a) Son 1 yılda kadınlara yönelik en az bir sivil toplum projesine ya da etkinliğine destek verilmiş olması
b) Son 1 yılda toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin en az bir proje/kampanya gerçekleştirilmiş, konuya ilişkin bir anlaşmaya taraf olunmuş veya ödül alınmış (ödüllendirilmiş insan kaynakları uygulamaları vb.) olması
c) Toplumsal cinsiyet eşitliğini hedef alan ulusal ve uluslararası kuruluşlara üyelik veya katkı sunma (temsil, raporlama vb. çalışmalar ya da Global Compact gibi çalışmalar)
6. İşe alım süreçlerinde toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı yaklaşımların benimsenmiş olması (15 Puan)
7. Şirket plan ve hedeflerinde toplumsal cinsiyet eşitliği öğelerine yer verilmesi (15 Puan)
8. Reklam, promosyon ve tanıtımlarda toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı yaklaşımlar (5 Puan)
Peki ölçünce ne mi olmuş?
Halka Açık Şirket Sayısı
Toplam Hisse Sayısı (Ana + Yıldız Pazar)
300
2 puan alarak havuza girmeye hak kazanan
131
Yönetim Kurulu ve Yönetimde söz sahibi personel kriterini geçen
101
KOÇ-KAM kriterini geçen
30
Kaynak: İş Portföy
300 hissenin içinde 101’i iki ana kriteri (A ve B) tutturuyor, sadece 1 kriteri tutturan 30’u da KOÇ-KAM kriterlerinde 70 puanı geçmiş. Böylece 131 şirket kurulan yatırım fonu için yatırım yapılabilir varlık niteliği kazanmış. 169 şirketin ise bu konuda ‘sıfır çektiği’ açık.
Doğrusu KOÇ-KAM kriterleri ağırlıklı bir puanlamanın daha değerli olacağı düşüncesindeyim. Yönetim kurulunda bir kadın üye, genel müdür yardımcısı bir kadın yöneticisi olan bir şirket elekten geçerken, toplumsal cinsiyet eşitliği için hiçbir faaliyeti de olmayabilir. KOÇ-Kam kriterleri ise hakkaniyetli bir eleme içeriyor. Ancak zaman içinde bu yöne gidileceğini sanıyorum.
İŞ Portföy’ün bu fonuna giren şirketlerin isimlerini ise aylık fon raporu yayımlandığında öğreneceğiz.
Bu kriterler, tam da “az laf, çok iş” kriterleri. Payları borsada işlem gören halka açık şirketler 8 Mart gününü ‘çiçek böcek’ mesajları yerine, böyle bir kriter setini karşılayıp karşılamadıklarını düşünerek geçirmeli.
“İŞ’te kadın Hisse Fonu”nu çıkaran İŞ Portföy’e sordum; “Sizde durum ne?”
Aldığım yanıt şöyle:
İŞ Portföy’de çalışanlarda cinsiyet oran yüzde 50-50. Kurumda 6 kadın müdüre karşılık 5 erkek müdür var. 13 kadın müdür yardımcısına karşılık 8 erkek müdür yardımcısı var. Yönetim kurulunda ise 9 üyenin 2’si kadın, üst yönetimde de 4 kişinin 1’i genel müdür yardımcısı kadın.
Bir dipnot da sermaye piyasasına düzen veren, kuralları koyan Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) için; halka açık şirketlere en az yüzde 25 oranında kadın yönetim kurulu üyesi atamaları tavsiyesinde bulunan SPK’nın ne 7 kişilik kurul üyeleri ne de 12 daire başkanları içinde bırakın yüzde 25’i tek bir kadın yönetici yer almıyor. Şirketlere tavsiye veren ‘erkekler korosu’, kendi alanında bunu hayata geçirmiyor.
Otoritelerin bu kayıtsız hali bir tarafa, tüketiciler, yatırımcılar giderek bunu dayatıyor. Genelde sürdürülebilirlik olmak üzere toplumsal cinsiyet eşitliği değerlerine duyarsız olan ve harekete geçme eğilimi göstermeyen şirketlere karşı tüketiciler ve tasarrufçuların elinde büyük bir ‘silah’ var. O da tercih kullanma silahı.
Bir öneri de benden…
Türkiye’de halka açık olsun ya da olmasın, toplumsal cinsiyet eşitliğini (TCE) sözde değil özde hayata geçirmeye çalışan şirketleri kapsayacak bir “şirketler kesimi TCE endeksi” oluşturulması. Kapsamlı bir kriterler setine dayalı olarak, bağımsız bir denetçi tarafından bu kriterlerin ölçülmesine dair rıza göstererek şirketlerin de gönüllü katılımına dayanan bir endeks oluşturulabilir.
TCE kriterlerine dayalı örnek bir şirket sıralama çıkması mümkün. Bu da özendirici olur. Böylelikle şirketler de “8 Mart Kadınlar Gününüz Kutlu Olsun” yüzeyselliğinden de kurtulurlar. Kendilerini bununla ‘ispat ederler’. Yöneticileri de “sosyal sorumluluk etiketi” ile çeşitli yerlerde bayrak göstermek yerine, hayata geçirilmiş olanla ya da hayata geçirme taahhüdü ile kanıtlarlar bu çabalarını.
Uğur Gürses
Yazarlar
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.12.2022
18.07.2022
18.02.2022
13.02.2022
29.01.2022
24.01.2022
17.01.2022
10.01.2022
4.01.2022
2.01.2022