Umut ÖZKIRIMLI
Adı konmamış bir iç savaşın da katkısıyla adı konmamış bir rejim değişikliği yaşayan günümüz Türkiyesi’nde parti-devleti eleştirmeye kalkanların başına gelenler malum. İşten çıkarmalar, hakaret/teröre yardım yataklık davaları, sosyal medyada ve parti-devlete yakın basın yayın organlarında sembolik lince uğrama, gözaltına alınma, tutuklanma gündelik hayatımızın rutinleri arasında.
Hedef tahtasına oturtulanlar arasında BBC, New York Times, Guardian gibi dünyanın sayılı medya kuruluşları da var; iktidara muhalif yazar çizer takımı da. Suçlamalar ise şu veya bu ‘örgütün’sempatizanı olmaktan ‘vatan haini’ olmaya kadar uzanan geniş bir yelpazeye yayılıyor.
‘Erdoğan nefreti’
AKP yanlısı çevrelerin muhaliflere karşı en çok kullandıkları silah ise söz konusu isimlerin ‘Erdoğan takıntısından’, bitmez tükenmez bir ‘Erdoğan nefreti’nden muzdarip oldukları, bu nedenle Türkiye’de olan biteni açıklamaktan aciz oldukları iddiası. İktidara yönelik tüm eleştirileri tek bir (meta)-faktöre indirgeyen bu yaklaşımın elbette iler tutar bir tarafı yok. Yine de – her zamanki gibi tarihe not düşmek amacıyla – bu tezi (!) savunanlara birkaç soru soralım.
Amatör psikologlar
Hangi ölçütü dikkate alırsak alalım, toplumun en azından yarısının bugünkü iktidarı onaylamadığı, Türkiye’nin geleceğine dair kaygıları olduğu açık. Bunlar arasında ulusalcılar da var, laikler de, farklı dini cemaatlere yakınlık duyanlar da, azınlıklar da. Bunca farklı grup kendini, hem de aynı zaman dilimi içinde, ‘Erdoğan nefreti’ne mi kaptırmış durumda? Muhalif kanaat önderlerinin tümü aynı psikolojik rahatsızlıktan, aynı obsesif kişilik bozukluğundan mı muzdarip?
Diyelim rejim yanlılarının tümü amatör birer psikolog, bir bakışta muhaliflerin ruhsal durumunu analiz etme yeteneğine sahipler. Peki bu kanaat önderlerinin sözünü dinleyen kitleler de aynı umarsız hastalığın pençesine mi düşmüş? Bu tezi savunanlar, basitleştirerek söylersek, her sorunun psikolojik nedenlere dayanarak açıklanacağını iddia eden ‘psikolojizm’ terimini duymuşlar mıdır?
Gururlu yandaşlar, utangaç yandaşlar
Eğer siyasi tavırları psikolojik nedenlere indirgeyebiliyorsak bu silah bir bumerang gibi onu kullananları da vurabilir. Kastettiğim elbette AKP’ye toz kondurmayan ve kabaca ‘gururlu yandaş’ olarak adlandırabileceğimiz grup değil, çünkü onların ‘takıntıları’önderliğin takıntılarına endeksli.
AKP ile Gülen Cemaati arasından su sızmadığı dönemlerde cemaate yakın olduğu düşünülen savcılara birer kahraman muamelesi yapan, Balyoz-Ergenekon davalarını ateşle savunurken bugün tümünün komplo olduğunu savunan Yıldıray Oğur, Hilal Kaplan gibi isimlerin kendi orijinal takıntılarını besleyecek bir bağımsız benlikleri olup olmadığı tartışmaya açık.
Öte yandan eğer psikolojizm silahını kullanacaksak AKP ve partinin kurucu önderi Erdoğan’ı yılda ancak birkaç kez, o da öznesiz cümlelerle eleştirebilen, geri kalan zamanlarını rejime meşruiyet kazandırmakla geçiren Etyen Mahçupyan, Ali Bayramoğlu gibi organik aydınların da kendi takıntıları olduğu söyleyebiliriz – Mahçupyan’ın ‘laik nefreti’, Bayramoğlu’nun‘cemaat nefreti’, vs.
Keza bu ikili kadar etkili olmasalar da son dönemde yaptıkları ataklarla ‘organikliğe’ soyundukları belli olan ve çoğu Ethem Sancak’ın Serbestiyet sitesinde yazan bazı isimlerin (Halil Berktay, Gürbüz Özaltınlı, Oral Çalışlar, vb.) kendi siyasi geçmişlerinden kaynaklanan bir ‘sol nefreti’nden muzdarip olduğunu öne sürebiliriz.
Bu doğru bir analiz olur mu? Bilmiyorum. Psikolog değilim; kimsenin aklını okuduğumu iddia edemem. Ama bu isimler bir bölümü yıllarca AKP’yi ya da onun bazı politikalarını desteklemiş, bu yüzden hala kendi mahallelerinde ‘Yetmez ama Evetçi, liberal’ olarak anılan kendi arkadaşlarına ‘Erdoğan nefreti gözünüzü karartmış’ diyebiliyorsa yukarıdaki tanımlamalar da pekala analiz olarak kabul edilebilir.
Erdoğan hegemonyası
Bu tezin asıl sorunu ise Erdoğan’ın siyasetten ekonomiye, hukuktan medyaya, hatta gündelik hayata kapsayıcı etkisini görmezden gelmesi. Uzun uzadıya örnek vermeye gerek yok. AKP içinde, partinin kurucuları Abdullah Gül, Bülent Arınç, dahil Erdoğan’ın otoritesine karşı çıkabilen tek kişi yok.
Başbakan Davutoğlu’nun koalisyon görüşmeleri için öne sürdüğü ilk kırmızı çizgi ‘Cumhurbaşkanlığı makamını tartışmaya açmayız’dı. AKP’lilerin büyük bölümünün bile kabul ettiği yolsuzluk iddiaları soruşturulamıyor; Erdoğan’a, hatta Erdoğan ailesinin üyelerine yönelik en ufak eleştiri 24 saat geçmeden hakaret davasına dönüşüyor.
Kağıt üzerinde bağımsız olan Merkez Bankası Erdoğan’ın hoşuna gitmeyen bir adım attığında ‘vatan hainliği’yle suçlanıyor. Dış politika Erdoğan tarafından belirleniyor. Barış masası Erdoğan tarafından kuruluyor, yine onun tarafından tekmeleniyor. Bakanlar Kurulu’na Erdoğan başkanlık ediyor. Obama Erdoğan’ı arıyor. Medya kuruluşları birer birer Erdoğan’a ‘anasını, babasını, çocuklarını’ feda etmeye hazır iş adamlarının eline geçiyor.
İşin en ilginç tarafı, Erdoğan da bu algıyı beslemekten beis duymuyor. Rejimin fiilen değiştiğini ilan ederek kendini anayasanın üzerinde konumluyor; konuşmalarında birinci çoğul şahıs kullanarak kendini millet iradesiyle eşitliyor. Böylelikle bir paratoner gibi – büyük olasılıkla bilinçli olarak – tüm tepkiyi üzerine çekiyor. Yani Erdoğan, kendini bilerek isteyerek kutuplaşmanın hem öznesi, hem nesnesi haline getiriyor.
Daha da önemlisi, Erdoğan kullandığı dille, yönetme biçimiyle kendine yönelik tepkiyi ahlaki bir zemine oturtuyor. Polis tarafından katledilen bir çocuğa terörist yaftası takıyor; annesini meydanlarda yuhalatıyor. Toplumsal olaylarda uyguladığı şiddet en ateşli AKP taraftarlarınca bile teslim edilen polise sahip çıkıyor. Siyaseti biz ve onlar, iyiler ve kötüler zeminine oturttuğu için kendisine duyulan tepki de duygusal, dolayısıyla yoğun oluyor.
Bir siyaset biçimi olarak ‘Erdoğan karşıtlığı’
Hal böyleyken başkalarını ‘Erdoğan nefretinden gözleri kör olmakla’ itham edenlerin iki soruya cevap vermesi gerekiyor: 1. Bugünün Türkiyesi’ni Erdoğan’ı merkeze koymadan açıklamak mümkün mü? Askeri vesayet sürerken askerin etkisini hesaba katmayan bir Türkiye analizi yapılabiliyor muydu? 2. Yandaşların Eski Türkiye’de kaldığını iddia ettiği bir siyaset tarzını (hatta o Türkiye’nin MGK, YÖK gibi kurumlarını) benimseyen aktörün karşısında konumlanmanın, bu konum üzerinden siyaset yapmanın nesi yanlış?
Sonuçta bu ülkede kendini demokrat olarak tanımlayan kesimler 90 yıllık askeri vesayete karşı da mücadele ettiler. Azılı ulusalcılar dışında onları ‘asker takıntısı’ ya da ‘asker nefretinden’muzdarip olmakla itham eden oldu mu? Askeri vesayete karşı siyaset yapmak tam tersine meşru sayılmıyor muydu?
Erdoğansız analiz
‘Erdoğan takıntısı’ tezinin ardına sığınanlar gerçekten tartışmaya niyetli olsa yukarıda sorduğum birinci soruya şu yanıtı verebilirdi: “Evet, Erdoğan günümüz Türkiyesi’ni anlamada anahtar. Ama sadece Erdoğan faktörüne dayanarak her şeyi açıklayabilir miyiz? Yapısal faktörler aktörü hiç mi kısıtlamaz?”
Elbette kısıtlar. Birkaç istisna dışında pek çok kişi de bu yapısal faktörlere vurgu yapıyor. Bugünün konjonktüründe Erdoğan’ın kontrol edemeyeceği (ilk anda akla gelen) üç faktör var: Dış politika, Kürt sorunu ve ekonomi. Zaten Erdoğan kontrol edemediği bu faktörlerin etkisiyle iktidarın elinden kayıp gitmekte olduğunu gördüğü için otoriterliğin dozunu arttırıyor, demokrasiyi şeklen bile rafa kaldıran adımlar atıyor.
Yani ‘bağımsız aydın maskeli Erdoğan-severler’ üzülmesin (Nasıl bu şekilde tanımlanmak? Kulağa hoş gelmiyor değil mi?): Yakında Erdoğan temelli analizler yerini daha ‘çok faktörlü’analizlere bırakacak.
Ama görünen o ki o zamana kadar – maalesef – çok can yanacak, çok kan akacak. Rejime meşruiyet üretenler de bundan doğrudan sorumlu olacak.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları





















































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.03.2020
25.02.2020
10.02.2020
16.12.2019
5.01.2019
19.10.2019
12.10.2019
6.08.2019
2.07.2019
24.03.2020