Yusuf Ziya DÖGER
Toplumsal yaşam içerisindeki her oluşum ve yapılanmanın idealleştirdiği anlayış ve bakışı topluma hâkim kılmak için çaba içerisinde olacağı muhakkaktır. Bu çabanın amaçladığı nihai şey ise toplumda değişim ve dönüşümü kendi perspektifleri çerçevesinde gerçekleştirecek koşul ve imkânları elde etmektir. Bunu gerçekleştirebilmek için de oluşturulan bakış ve anlayışa toplumsal cazibe katmakta bir beis görmezler. Çünkü toplum için gelecekte rahat etmenin koşulları ancak anın cazibeleri üzerindeki tahayyülle mümkün olabilmektedir.
Toplumsal tahayyülün, oluşturulan cazibe üzerinden denetlenmesi gelecekte amaçlanan değişim ve dönüşümün olmazsa olmaz şarttır. Dolayısıyla ister dava mantığıyla olsun isterse ideolojik tutkuyla olsun buna sarılacak bir kesimin oluşumu amaçlanan değişim ve dönüşümün ön şartıdır. Bu kesimin oluşturulması ise dava eri olma mantığıyla ortaya çıkan ve ileride amaçlananın gerçekleştirilmesi için maddi ve manevi külfeti yüklenen bireyler vasıtasıyla gerçekleştirilir. Bu bireylerin gösterdiği fedakâr tutum ise topluma erdemlilik vasfı olarak sunulur ve bunun üzerinden toplumsal cazibe oluşturulur.
Üzerlerinden toplumsal cazibe oluşturulan bu kişi veya kişiler amaçlanan değişim ve dönüşümün lokomotif gücü olmakla birlikte aynı zamanda değişim ve dönüşümü gerçekleştiren lider kadro haline gelirler. Bu kadrodaki bireyler içerisinde içten içe kaynayan öne çıkma savaşımı olsa bile toplumsal anlamda cazibenin merkezine oturanın emrine itaat etme zorunluluk haline gelir. Ancak oluşan cazibe merkezine yerleşen kişi de gücüne güç katmak amacıyla çevresindekilere ulufeler dağıtmak zorunda kalır. Tatmin ölçüleri içerisinde ulufeler üzerinden kısmi olarak susan bu kesim ancak elindeki imkânları kaybetmeyle yüz yüze geldiğinde ilk önce imalı serzenişlerde bulunur. Karşılık görmeyeceğini anladığı andan itibaren sınır tanımayan -içeride oluşturulan mantığı- bir feveranla olup biteni ortaya sermeye çalışır.
Somutlaştıralım:
Osmanlının son yüzyılından günümüze kadar Türk siyaset mantığının işleyişi ittihatçılık üzerinden tevarüs eden bir anlayışla biçimlenmiştir. Bu biçimlenme doğal olarak merkeze yerleşenlerde kendi konumunu güçlendirme duygusuna yol açarken, merkeze yerleşme amacı taşıyanlarda ise çevre desteğini alarak konumunu güçlendirmeye yol açmıştır. Merkeze yerleşenler veya yerleşme çabasında olanların çevreden aldıkları desteğin her zaman için karşılığını ödeme zorunluluğu var.
Örneğin Hamidiye alaylarıyla çevre niteliğinde olan Kürd aşiretlerine sultan Abdülhamit dağıttığı payelerle konumunu güçlendirme çabasına girmişti. Ki bu alaylar sayesinde içeride konumuna veya egemen sistemine yönelik oluşan tehlikeyi bir süreliğine erteleme imkânı bulmuştu. Benzeri bir durumu da TC’nin kurulması aşamasında Mustafa Kemal’in Kürd aşiretlerinden bir kısmı ile kurduğu ilişkiler üzerinden görmek mümkündür.
İttihatçı mantığın iki yüzyıldır hüküm sürdüğü Anatolia da her ideoloji, örgüt ve partisel anlayış bu mantıkla varlık kazanma derdinde olmuştur. Bu ideoloji, örgüt ve partiler belirlenmiş mantık ve anlayışla varlıklarını kaim kılmak için toplumun cazibelerine kapılacağı bireylere ihtiyaç duymuşlar. Bu bireylere bakışlarını da pragmatist değerler üzerinden geliştirmişler. Bireyler söz konusu anlayış ve bakışı önemsediği ve benimsediği sürece baş tacı edilmişler.
Ancak İsleyiş ve anlayışın deforme olmaya başladığı konusunda bir kanaat ve düşünceye gark olmaya yönelen her birey için anında itibarsızlaştırılacak veriler üretilmiştir. Yani bunlar için hemen devreye konulması elzem olan hazırlanmış ajandalar devreye sokulmuştur. Bu vesile ile söz konusu bireylerin ortaya koyacağı her serzeniş yapı içerisinde yer edinmeye çalışan müritler tarafından linç giyotinine dönüştürülmüştür. Çünkü merkezin konumunu sarsma ihtimali olan bu bireylerin itibarsızlaştırılarak cazibe olmaktan çıkarılmaları gerekir ki merkez sırada olanlara dağıtacak ulufeler bulabilsin.
Bu tutum temelde ittihatçılıktan tevarüs ettiğinden giyotin argümanı ister dava, ister menfaat ilişkisi üzerinden yürüsün tüm yapılar için üzerinde müttefik olunan bir durumdur. Söz konusu tutum Anatolia da yaşayan her Kürd yapılanmasında da karşınıza çıkma ihtimali yüzde yüz olan bir veridir. Toplumsal varlığı tehlikede olan bir millet üzerinden varlık kazanmaya çalışan bu yapıların merkezine yerleşenler kesinlikle bu konumlarını kaybetmeyi göze alamadıklarından, o yapıları cazibe haline dönüştürme becerisi olanların tasfiyesine yönelerek onları itibarsızlaştırma derdine düşmüşlerdir.
Sonuç:
Son bir haftadır tartışılan Arınç meselesi Türk siyaset tarzının nasıl işlediğinin ispatıdır. Dava eri olarak başlayan süreç merkeze yerleştikçe ulufelerle pekiştirilmiştir. Pekiştirilme sürecinde alınan her ulufe deforme olmaya başlayan yapının işleyişinde ortaya çıkan olumsuzlukları aklileştirerek -bahane bulma- gerekçelendirme ihtiyacı duymuştu. Ancak ulufelerin sırada bekleyenler için kullanılma zorunluluğuyla elindeki muktedirliği kaybedince feverana başlamıştır. Oysa muktedir oldukları sürece işleyişin dayandığı deformasyona dokunmayı akıllından bile geçirmeyen Arınç, muktedirlik makamını kaybedince ‘ben demiştim’ nakaratı ile başka bir aklileştirme çabasına girmiştir.
Fakat Arınç’a karşı yürütülen linç kampanyası da tam olarak bu Türk siyasi anlayışının dayanağı olan ittihatçılık mantığının yansımasıdır. Çünkü bu ittihatçı mantık şekillendirilme anlayışı açısından güçlü etrafında kenetlenmeyi gelecek ulufeler için her zaman daha makul davranış biçimi olarak telaki etmiştir. Bu nedenle geçmişteki tüm olumlu özellikler bir anda sıfırlanarak serzenişçinin anlık olarak itibar kaybına uğratılması merkezin konumunu güçlendirmek ve ulufeden pay almak için tek çıkar yol olarak düşünülmektedir.
Benzeri durumu, güçlü veya irili ufaklı tüm Kürd siyasi yapılarında görmek de mümkündür. Yapı içerisindeki işleyiş bozukluğunu gündeme taşıyan her kim oluşa olsun anlık olarak toplum gözünde itibar kaybına uğratılır. Ancak Kürd toplumu egemen sistemi tekelinde bulundurmadığı için kullanılan argümanlar egemen topluma göre daha ağırdır. Çünkü varlık mücadelesin içinde olan bir toplum için, kendi toplumuna ihanet suçlaması veya egemenlerin ajanı olma argümanı en çok işleyen itibarsızlaştırma aracıdır.
Ez Cümle:
Erdoğan’dan randevu talebinde bulunan Leyla Zana’nın durumu ise egemen sistem bekçilerinin sistem kutsallarını devreye sokarak gerçekleştirmek istedikleri bir itibarsızlaştırma çabasına bir örnektir. Dolayısıyla ne egemen sistemin iç mücadele tarzını yansıtmakta nede varlık mücadelesi yürüten toplumun yapı tarzlarını yansıtmaktadır.
Bu nedenle Leyla Zana’ya karşı yürütülen itibarsızlaştırma egemen sistemin merkezini elinde bulunduran güçlerin hem konumlarını güçlendirmeyi amaçlamakta hem de varlık sorunu yaşayan Kürd toplumunu ötekileştirme çabasını amaçlamaktadır. Ancak Zana’nın akli davranarak doğru zamanda doğru hamle yapması bu çabaları boşa çıkaracak niteliktedir.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları












































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2018
21.02.2018
13.10.2017
24.09.2017
27.03.2017
27.02.2017
16.02.2017
31.01.2017
28.01.2017
22.01.2017