Cemil ERTEM
Ekonomide son bir haftadır olan bitene baktığımızda, olan biteni, ‘gelişmekte olan ülkelerin’ çok alışık oldukları bir kabusu yeniden görmesi olarak anlatabiliriz. Türkiye de bu tabloyu doksanlı yıllarda sıklıkla, 2008 krizinden sonra da belli aralıklarla gelen kriz nöbetleri çerçevesinde gördü. Ancak şunu hemen söyleyelim; şu anda ‘görünenin’ arka tarafı, doksanlı yıllarda göstere göstere gelen krizlerden, hatta 2008 krizininin Türkiye’yi vuran ‘olağan’ dalgalarından çok farklı.
Tam da şimdi...
Bu sürecin Türkiye ve Brezilya’da kitle gösteriyle de gelmiş olması tabii ki tesadüf değil. Bakın şunu da lütfen birbirinden ayıralım; her iki ülkede de bu gösterilerin ‘içsel’ dinamikleri, şu anda piyasalardaki dalgalanmalardan bağımsızdır ama bunların çakışmasında da bir neden-sonuç ilişkisini vardır. Bu açıdan benim tam burada demek istediğimi Markar Eseyan, özlü olarak, şöyle anlattı: “Bunu, (yani Türkiye ve Brezilya’daki gösterileri,C.E.) karanlık yüzlü kudretli kötücül insanların yerin yedi kat altındaki üslerinde acil bir toplantı ile organize etmesi gerekmiyor. Ancak, benzer parçalar, içlerindeki benzer duyguları tek bir amaç için hızlıca devreye sokabilirler.” (http://www.markaresayan.com/) Evet, aynen böyledir. Bu, bugün ortaya çıkmıştır, önümüzdeki günlerde de olabilirdi ya da daha önce olabilirdi. Ancak tam da ABD’nin, Avrupa’yı yeniden ayağa kaldırmak için, Amerikan Merkez Bankası’ndan (Fed) başlayan bir yeni konsolidasyona gitmeye başladığı günlere denk geldi. Benim başından beri bahsettiğim neden-sonuç ilişkisinin merkezlerinden birisi de budur.
Çin, ABD ve Türkiye...
ABD, yalnızca doları değersizleştirerek açıklarını kapatamayacağını gördü, ayrıca başta Çin olmak üzere, gelişmekte olan Asya, büyüme temposunu sürdürse bile verilen fazla, ABD’yi finanse etmek için -artık- kullanılmayacaktı. Şimdi Çin’deki büyüme düşüşü konuşuluyor ancak bu daha geçen yıl belli değil miydi? Çin, makas değiştiriyor, artık ucuz işgücüne dayalı yüksek tasarruf ve ihracat büyümesinden vazgeçiyor; (eski) büyüme, devasa tasarruf ve fazlaları içeriye yönlendiremiyor, ABD kağıtları ve dolarla ABD’yi finanse ediyordu. Bu bitiyor...
Ayrıca Çin’li şirketler ellerindeki dolar birikimiyle son yıllarda, agresif, Avrupa’yı korkutan ve ABD-AB tarafından denetlemeyen bir sermaye ihracı stratejisi izlediler.
Çin’in son yirmi yıldır yaptığını Türkiye’de yapma hazırlığındaydı. Onuncu Kalkınma Planı somut bir belgedir. Üstelik Türkiye’nin enerji alanlarında (K.Irak ve Hazar kaynakları gibi) denetlemeyen bir ‘hakimiyet’ stratejisi de vardı.
Batı’dan yeni ticaret ve para sistemi
Tabii son olarak bütün bu tabloya noktayı koyacak olan AB-ABD Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı sürecidir. Bu süreç, dünya ekonomisinin şimdilik yüzde 46.7’sini oluşturan ama son krize gelen süreçte bu büyüklüğü Doğu’ya kaptıracak kanalları açan ABD-AB ekonomilerini konsolide edecektir. Bu konuda Dünya Gazetesi’nden Hakan Güldağ, gazetenin dünkü nüshasında, ‘oyunun kuralları yeniden yazılırken’ başlıklı bir derleme yapmış; çalışma, çok önemli verileri içeriyor şöyle; ABD’nin Avrupa’daki yatırımları, Asya’daki yatırımlarının üç katı... Amerikan şirketlerinin AB’deki yatırımlarının büyüklüğü ise 1.6 trilyon dolar... ABD-AB ticaret hacmi, 2012’nin ilk dokuz ayında, 485 milyar dolar, aynı dönem ABD’nin Çin ile ticaret hacmi 390 milyar dolar... Şimdi bu dev Serbest Ticaret Anlaşması, yaklaşmakta olan Doğu’nun önüne set çekiyor ve hiç şüphesiz yeni bir dönemi başlatıyor. Bu sürecin sonu, kaçınılmaz olarak, ortak bir para sistemi, ortak üst bir merkez bankası ve tabii ki yeni Bretton-Woods sistemi ve kurumlarıdır. Zaten IMF, Dünya Bankası gibi Bretton-Woods kurumları şu an işlevsiz. Dünya Ticaret Örgütü ise, GATT (Tarifeler ve Ticaret Genel Anlaşması) roundlarının kriz süreciyle çökmesi sonucu bitmiş durumda.
Bu süreci, hiç şüphesiz enerji ve finans alanlarında yapılan hızlı düzenlemeler tamamlayacaktır. Örneğin ABD’nin enerjide yeni alternatif kaynakları ve stratejileri tam da şimdilerde geliştirmeye başlaması anlamlıdır.
AB’nin Türkiye hedefi
Tabii ki AB’de, başta Almanya olmak üzere, AB’nin merkez ülkelerinin hedefi, Türkiye’nin, AB-ABD arasındaki bu serbest ticaret anlaşması işlemeye başladığında, şu andaki koşullarda kalarak bunun dışında kalmasıdır. Yani Türkiye, AB ile Gümrük Birliği’ni bu koşullarda sürdürecek ama tam üye de olmayacak... İşte Hükümet, buna şiddetle karşı çıkıyor. Hatta Zafer Çağlayan tam da bu yüzden Gümrük Birliğini gözden geçirmemiz lazım dedi. Özellikle, son Gezi olayları da bize göstermiştir ki, Avrupa, Türkiye’nin üyelik sürecini tam da bu nedenden dolayı bu tür bahanelerle geciktirecektir. Dün fasılların açılmasının yıl sonuna ertelenmesi basit bir öteleme değildir ve bu sürecektir.
Türkiye’nin eli kolu bağlı değil...
Yazının başında bu ‘olan bitenin’ herhangi bir kriz dalgası olmadığını söylemiştik, evet bu, birinci olarak, ABD’nin, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki süreçte olduğu gibi, bir kez daha Avrupa’yı ayağa kaldırma hamlesi ve ikinci olarak da, yeni bir ticari, ekonomik ve parasal sisteme Batı’nın geçiş adımıdır. Bu adım, ilk olarak, 2008’den beri piyasalara verilen dolar bazlı likiditenin çekilmesi ile başlatılmıştır. Bu süreç, yukarıda anlattığımız, serbest ticaret anlaşmaları ve Türkiye gibi ülkelere sermaye akışkanlığını mümkün olduğunca düşürmeye yönelik operasyonlarle devam edecektir. Bu, Batı’nın tarihindeki en büyük bütünleşme (konsolidasyon) operasyonlarından birisidir. Batı, bunu yaparken tabii ki, rakip ülkelerde ‘içerisini’ de dağıtmayı deneyecektir.
Ancak Türkiye’nin bu süreç karşısında, eskiden olduğu gibi, eli kolu bağlı değildir. Türkiye, kendi doğusuna doğru genişleme potansiyelini ve imkanlarını gün itibarıyle yakalamış ve bölgesel güç olma, Avrupa’yla rekabet edecek hatta enerji geçişleri, beşeri sermaye gibi alanlarda Avrupa’yla pazarlık masasına oturacak dinamiklerinin farkına varmıştır. Çözüm süreci ve ne yazık ki unutturulmaya çalışılan yeni Anayasa gibi süreçler, bugünlerde işte bu yüzden çok daha önemlidir.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları






















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018