Cemil ERTEM
Bu yılın temmuz ayında Kosova ile ilgili şöyle bir haber vardı. ‘Finans kurumları arasındaki ana uluslararası iletişim sistemi olan Dünya Bankalararası Mali İletişim Topluluğu (Society for Worldwide Interbank Financial Telecommunication-SWIFT), Kosova’ya ülkedeki finans kurumlarının tanımlanmasında kullanılacak bir ülke kodu tahsis etti. Merkez Bankası Yönetim Kurulu Yüksek Danışmanı Florim Maxharraj’a göre, banka bu sayede para aklama ve terörizm finansmanının önlenmesine yardım etmek de dahil olmak üzere, işlemler üzerinde daha iyi bir denetime sahip olacak.’ Gördüğünüz gibi Kosova Merkez Bankası bu işe çok sevinmiş, e, kolay değil tabii. Bu, kıyıda köşede kalmış ‘ulusal’ (belki yerel demek daha doğru) bir merkez bankası için onsekizine varmış ergenin bağımsızlığını ilan etmesi gibi bir şey... Ancak ergen ‘bağımsızlığı’ insanın doğal halinden bağımsızlaşıp, sistemin ideolojisi ile donanması ve gerçek bağımsızlığını yitirmesidir de... İşte swift kodu alıyoruz diye sevinen Kosova’nın durumu da tam böyle...
Halk Bankası’nın iki büyük suçu(!)
Şu malum küresel operasyonun küresel olduğunun en önemli kanıtlarından birisi de, operasyondan iki gün sonra, ABD Hazine Bakanlığı’nın Terörizm ve Finansal İstihbarattan sorumlu Bakan Yardımcısı David S. Cohen’in Türkiye’ye gelmesiydi. Çünkü Halk Bankası meselesi, İran ambargosunun delinmesi dışında da, iki temel nedene bağlı olarak önemliydi. Birincisi Halk Bankası, Kosova’nın ‘işte bizim de oldu’ diye sevindiği swift sisteminin etrafından dolanıyordu.
ABD, finansal istihbarat-terör ve kara para deyince, bu sisteme girmeyen dolaşımı anlar. ABD’nin ikinci olarak dikkat ettiği mesele, dünyanın bütün ticari çevriminin temel rezerv paralarla -daha çok da dolarla- yapılmasıdır. Doların etrafından dolanarak yapılacak ticari çevrim, ABD’nin kendisini, şimdiye değin finanse ettiği gibi, finanse ettirememesidir. Çünkü bu, ABD’nin senyoraj hakkına saldırıdır. Senyoraj hakkı kavramı, feodal döneme atıfta bulanan bir kavramdır. Bu dönemde senyörler, kendi adlarına çıkardıklara paraya, ekonomik karşılığı kadar değil de, siyasi güçleri kadar değer yükleyebiliyorlardı. Bu senyoraj hakkıdır. Kapitalizm döneminde bu hak ulusal merkez bankalarında gibi anlatılır; ancak senyoraj hakkını hakkıyla kullanan bugün ABD’dir. Çünkü dolar, emtia ticaretinde asıl ödeme aracıdır. Dolar talebi daha çok bu saikle yapılır. ABD, özellikle Vietnam savaşını takiben, bu konuda gemi azıya almış, yani doların altına olan bağımlılığını da resmen kaldırmıştır. Bu anlamda dolar basan ve piyasaya süren Amerikan Merkez Bankası, sistemin kalpazanıdır. Fed, dolar talebi ve arzını ayarlayarak dünya ekonomisine, şu sıralar gördüğünüz gibi, ayar verebilmekte, ABD ekonomisi ile birlikte dünya ekonomisini de, senyoraj sayesinde çekip çevirmeye çalışmaktadır. İşte swift sistemi, ABD’nin dünya parasal akışını takip ettiği, dolar dışında ticaretin oranını ölçtüğü ve buna göre önlem aldığı, projeksiyon ve sonuçta operasyon yaptığı çok önemli bir denetim mekanizmasıdır. Bu mekanizmanın dışına hiçbir banka sistemi, finans organizasyonu çıkamaz; çıkarsa kara para ve terör finansmanı çevrimimde sayılır ve ABD tarafından tehdit edilir. Operasyon sonrası Türkiye’ye gelen Cohen bu durumu dünya çapında takip eden bir bürokrattır.
Ve... bizim finans oligarşisi
Ancak bu sistem, aynı zamanda, bütün dünyada, tekelci sermaye yapılarının ve ülkelerdeki banka ve finans oligarşisinin hareket ettiği zemini oluşturur. Sistem, daima doğudan batıya, az gelişmişlerden gelişmişlere faiz ve dolara dayalı sömürü mekanizması yoluyla değer aktarımı üzerine kurulmuştur. Nasıl ki bir futbol takımı iyi bir çim sahada oynayabilirse, finans oligarşisi de bu sistem üzerinde oynar. Parasal sermaye, artmış olarak, doğudan batıya giderken düşenleri işbirlikçiler toplar.
Denetlenmesi çok güç
İşte Halk Bankası, yalnız İran’a ambargoyu delmekle kalmadı... ABD’nin egemenliğine dayalı bu sistemin iki temel aracınının etrafından dolandı. Reuters’in iddia ettiğine göre Halkbank, yalnız Türkiye’nin İran’dan enerji ithalatını değil, Hindistan gibi üçüncü ülkelelerin de İran’a borcunu lira ve altın karşılığı ödemesinde aracılık ediyordu. Bu, çok ama çok büyük bir parasal sermaye çevrimi demektir. Ve denetlenmesi çok zordur... Ancak, Halkbank’ın bu sistemi, yerleşik sisteme bir çomaktır, aynı zamanda...
Bu sistem çöktüğü zaman yerli finans oligarşilerinin de oyunu çöker. Çünkü parasal sermaye onların denetiminden çıkar. Daha da önemlisi, bu parasal sermaye yatırım sermayesine dönüşerek onlara rakip olur. İşte onlar için sorun buydu ve ellerindeki bürokratik oligarşiyi de kullanarak bu operasyonu bunun için yaptılar.
Bürokratik oligarşi finans oligarşisinin aparatıdır
Bakın bürokratik oligarşi deyince başımdan geçen bir olayla bunu somutlayayım.
Yukarıda anlatığım swift trafiğini ve sayılamayacak kadar çok veriyi, bilgiyi bugün başta ABD olmak üzere, birkaç gelişmiş ülke tek tek elde ediyor, bunları sınıflandırıyor ve belli programlarla analiz ediyor. Her türlü, para, ses, eylem trafiği çok önceden raporlanıyor. Siber güvenlik sistemleri, bu veri ve raporlar üzerine kuruluyor. WikiLeaks’dan ağzı yanan sistem şimdi yeni nesil bilgisayarlarla çok bütünlüklü denetim mekanizmaları kuruyor. Ama sadece ABD gibi ‘hegemon’ ülkelerde... Türkiye, tam burada her türlü saldırıya ve operasyona açık bir ülke. Eğer ki bu sistem Türkiye’de olsaydı ne operasyoncuların iddia ettiği yolsuzluk önümüze gelirdi ne de Oslo’dan beri basına sızan algı yönlerdirme harekatları...
Ülkemizde, ABD’de, Japonya’da, İsrail’de ve ancak Avrupa’nın birkaç ülkesinde olan bu sistemi kurmak isteyen ve bunun için bir üniversite kuran bir avuç öğretim üyesi, ne yazık ki, şimdilerde Türkiye’de bu iş olmayacak aşamasına gelmiş durumda. Bir zamanlar, Türkiye’de insansız hava aracı yapan ancak kurşunlanmaktan tutun da batırma operasyonuna kadar başlarına gelmedik iş kalmayan küçük sanayi işletmeleri vardı hani... İşte, varını yoğunu Türkiye’nin bu çok önemli açığını görüp ortaya koyan bir avuç bilim insanı, Başbakan’ın bürokratik oligarşi dediği, bu yapının karşılarında duvar olmasıyla, tam bu durumu yaşıyor. Dertlerini kimseye anlatamıyor.
Ancak görüyorsunuz, küresel operasyonları milli bankamıza çeken, milli saraylarımızın arka bahçelerine otel yapan bir milletiz biz... Arkasında holding ya da ‘sosyete’ olmayan vakıf üniversitesinin esamesi okunur mu?
Bazen bu başımıza gelenleri hak ettik diye de düşünüyorum...
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018