Ferdan ERGUT
Tarih yargılamanın değil; anlamanın bilimidir. Farklı tercihleri, farklı yaşam tarzlarını, farklı perspektifleri anlamak... Başbakan’ın tarihsel bilgiyi, toplumdaki fay hatlarını derinleştirmek, çatışmaları arttırmak için değil birbirimizi ötekileştirmeden birarada yaşamamızın imkânlarını genişletmek için kullanmasını diliyorum
Türkiye 10 günden bu yana polis şiddeti altında yaşıyor, yaşatılıyor. Yüzbinlerce insan birçok kentte özgürlük alanlarının kısıtlanmasını protesto etmek için sokaklarda... Bu toplumsal hareket bütünüyle sivil toplum inisiyatifinden çıktı. Taksim’de bu insanların çok değer verdikleri bir mekân, Gezi Parkı, Başbakan’ın bütünüyle kişisel kararı ile yıkılacaktı. Aralarında örgütlendiler ve Taksim Platformu’nu kurdular. Bir parkı savunan insanların üzerine sabahın 5:00’inde polisler gaz bombalarıyla saldırdı ve parktakileri dağıttı. Ve sonrasında hepimizin bildiği gibi Gezi Parkı’nın savunan insanlara reva görülen bu muamele, bütün bir ülkede infial yarattı ve yüzbinlerce insan sokaklara çıktı.
Özgür kamusal alan talebi
Bu öyküyü anlattım zira Türkiye’deki derin demokrasi açığını gösteriyor. Fakat aynı öykü taban tabana zıt başka bir gelişmeyi de gösteriyor: Türkiye’de sivil toplumdan kaynaklanan dinamiklerin gücünü... (Sivil toplum kavramına tepeden bakan partilerin ilgisine!) Bu düzeydeki bir demokrasi açığı ile bu gelişkinlikteki bir sivil toplumun birarada var olabilmesi çok zor. Sivil toplum, özgür bir kamusal alangerektirir ve şu anda da onu talep ediyor. Bu sadece bir mekân meselesi değil; insanlar kendi hayatlarını kurarken, kendi iyilerini tesbit ederken siyasal alanın tahakkümünde olmak istemiyorlar. Hükümet ise maalesef sorunu kavramış görünmüyor. Yakın tarihimizden çok iyi bildiğimiz gibi geçmiş iktidarların izinden giderek, kamusal alanın sınırlarını ve içeriğini kendi iktidarının belirleyeceğini söylüyor.
Biz tarihçiler için, özgür ve tabusuz bir kamusal alan talebi yaşamsaldır. Çünkü tarihçiler doğru ve mümkün olan en nesnel bilgiye ancak birbirleriyle tartışarak, konferanslarda kongrelerde birbirlerinin fikirlerinden istifade ederek, onları eleştirerek ulaşabilir. Tabuların, kesinliklerin belirleyici olduğu bir kamusal alan bizler için tam da bu nedenle kabul edilemez.
Başbakan’ın dünyasında ise “katılım” kavramı yer almıyor. Demokrasiyi ısrarla dört yılda bir yapılan seçimlerle sınırlama eğiliminde. Oysa demokrasi sürekli bir tartışma ve müzakere rejimidir. Halkın, kararların alınması süreçlerine katıldığı rejimdir.
Katılım çeşitli biçimlerde kısıtlanabilir. Birincisi ve en önemlisi elbette devletin baskı aygıtlarını kullanarak katılımın önüne geçmektir. Son iki haftada yaşananlar bunun acı örnekleriyle dolu. Fakat katılımı engellemenin başka bir yönü daha var ki o da tarihsel bilgiyi çarpıtarak, suiistimal ederek onu tek doğru olarak dayatmaktır.
Gezi Parkı ve Topçu Kışlası örneğinde bir kez daha yaşadık. Başbakan açıkça“tarihin ihyasından” bahsetti. Bir zamanlar yıkılmış olan Topçu Kışlası’nı tekrar yapacak ve böylelikle tarihi ihya edecekti. Başbakan’ın söyleminde tarih, artık bizatihi bir otorite olmuştur. Kararı tarih vermektedir ve bu kararın tartışmaya açılacak bir tarafı yoktur. Başbakan, benzeri durumlarda da bu tavrını devam ettirdi: Yeni köprüye koyulan Yavuz Sultan Selim adı, eğitim teknolojisine dair geliştirdiği projeye verdiğiFatih Projesi adı, dilinden düşürmediği “ecdadımız” sözleri...
Başbakan’a tarihçiliğin bazı olmazsa olmazlarını anlatmamız gerekiyor: Hiçbir toplumun tarihinde tereddütsüz olarak üzerinde anlaşılabilecek tek bir gelenek yoktur. Gelenekler elbette önemlidir; ama farklı toplumsal kesimlerin farklı gelenekleri, farklı hafızaları, farklı geçmiş bilgileri vardır. Zamanında Kemalistlerin icat ettiği gelenekler vardı. O tarih yorumu, biricik yorumdu; o yorumun bize sunduğu gelenek biricik geleneğimizdi. Şimdi aynı süreç tekrarlanıyor. Bu kez farklı bir yorum ve o yorumun sunduğu gelenek mümkün olan tek gelenek olarak sunuluyor. Başbakan’ın ideolojisi farklı olabilir; fakat zihniyeti aynı! Bir köprüye Yavuz Sultan Selim adını verirken bu geleneği paylaşmayan, dahası bu geleneğin hatırlattıklarından rahatsız olan Alevi toplumunun hassasiyetini anlamıyor. (Anlıyor ve ısrar ediyorsa durum elbette daha vahimdir.) Tekrar hatırlatalım: Toplumların geçmişlerinde farklı ve yer yer birbiriyle çatışan farklı gelenekler, farklı hafızalar vardır. Bunları teke indirgemeye çalışmak, otoriterliğin ta kendisidir.
Başbakan’a yine anlatmamız gerekiyor ki tarih ihya edilecek bir alan değildir! Kendi payıma hiçbir zaman “ilerici/gerici” kavramlarını kullanmadım. En başta, tarihçilik açısından oldukça sorunlu iki kavramdır. Öte yandan “gerici” sözünün anlamlı olacağı tek bir alan varsa o da geçmişte yaşanmış ve iyi olduğu düşünülen bir tecrübenin aynen günümüzde de yaşanmasına çalışılmasıdır. Ve bu da sol/sağ bütün ideolojiler içinde görülebilir bir “gericilik” formudur. İster dört halife devrini yeniden ihya etmeye çalışın, isterseniz Kanuni ya da Yavuz dönemini, ya da isterseniz 1930’ların Kemalist dönemini, ister 1917 Ekim’ini... Sonuç değişmez; imkânsızı istiyorsunuz demektir.
Tarih, süreklilikler kadar kopuşların, değişimlerin de bilimidir. Tarihçi, geçmişten tevarüs ettiklerimiz kadar, o geçmişi nasıl dönüştürdüğümüzü ve dahası o geçmişle doğrudan ilgisi olmayanı, bütünüyle yeni olanı da görmek durumundadır. Tarihi mutlaklaştırmak, onu bir otorite hâline, siyasal mücadelenin aracı hâline getirmek tarihi lekeler, yaralar. Cumhuriyet kurulduğundan beri tarih böyle araçsallaştırıldı. İktidarların, iktidarlarını uygularken kullandıkları bir araç oldu. Bunca yıldan sonra aynı hataları tekrarlıyoruz.
Tarih, değişimin bilimidir
Türkiye toplumunun, kendini yeniden kurduğu bir dönemden geçiyoruz. Yeni bir anayasa yazma iddiasındaki bir toplum, hedeflerini saptarken geçmişi ihya üzerinden saptayamaz. Mantıksal olarak da imkânsızdır; zira hedef geleceğe ilişkindir; tarih ise geçmişe ilişkin! Geçmişin bilgisi, “ihya” edilmek için kullanılamaz. Tam tersine, bir toplumun yeni dinamiklerle karşı karşıya geldiğinde ürküp kabuğuna çekilmemesi için, o yeni dinamiklerle birlikte hemhal olabilmesi için tarihsel bilgi önemlidir. Tarih, durağanlığın değil; değişimin bilimidir. Gerçek bir tarih bilgisi aynı toplum içinde birbirinden ne kadar farklı kesimler olduğunu, tarih boyunca aynı sorunlara ne kadar farklı çözüm önerileri geliştirildiğinin farkındadır. Tarih yargılamanın değil; anlamanın bilimidir. Farklı tercihleri, farklı yaşam tarzlarını, farklı perspektifleri anlamak... Başbakan’ın tarihsel bilgiyi, toplumdaki fay hatlarını derinleştirmek, çatışmaları arttırmak için değil birbirimizi ötekileştirmeden birarada yaşamamızın imkânlarını genişletmek için kullanmasını diliyorum.
http://www.taraf.com.tr/haber/tayyip-erdogan-tarihi-suiistimal-ediyor.htm
Yazarlar
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları





























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.01.2015
28.07.2015
30.05.2015
5.02.2015
27.10.2014
21.06.2014
3.06.2014
26.04.2014
4.04.2014
20.02.2014