Kemal CAN
Bundan önceki Birikim haftalık yazısında, AKP içinden çıkacak yeni partiler etrafında başlayan tartışmalardan bahsetmiştim. Davutoğlu ve Babacan’ın ismiyle anılan iki ayrı parti girişiminin “yenilikleri” hakkındaki tartışma hız kesmedi. Özellikle muhalefet çevrelerinde daha çok ilgi gören bu tartışmalar, partilerin tüzel kişilik kazanmasıyla daha da artacak gibi görünüyor. Davutoğlu ilk adımı attı ve “gelecek” partisinin kuruluş dilekçesini verdi. Babacan da yıl bitmeden dilekçeyi vereceklerini açıkladı. Bu yüzden mesele, bir yazıyı daha ve tartışmayı biraz daha ilerletmeyi hak ediyor. Önceki yazıda, partilerin ve lider aktörlerin “yeni olup olmadığı” bahsinden çok siyasi zeminde yaratabilecekleri yeni durum üzerine düşünmenin –muhalefet açısından- daha anlamlı olacağını ileri sürmüştüm. Bu tartışmayı, geçen sürede gazeteduvar’da yazdığım üç yazıdaki verilerle biraz daha genişletmek istiyorum.
AKP iktidarının 2011-2013 arasındaki -çoğu negatif bazıları pozitif motivasyonla beslenen- süreklileştirilmiş çoğunluk stratejisi, aslında politik iddiayı yenileyen bir hikaye değişimi denemesiydi. Cemaatle sert çatışma, Gezi protestoları, 7 Haziran 2015 seçimi, dış konjonktürde ve ekonomide trendin değişmesi negatif motivasyonu büyüttü. Biteceği görülen, içeride ve dışarıda desteği zayıflayan, müttefikleri artık daha az güvenilir hale gelen AKP hikayesinin yerine bir Erdoğan hikayesi öneriliyordu. Bahçeli’nin uzattığı el, 15 Temmuz darbe girişimi ve sistem desteği sağlayacağına inanılan Başkanlık referandumu gibi faktörler bunu bir denemeden mecburiyete doğru taşıdı. Kronolojiye bu dinamik üzerinden bakılınca, siyasi dengenin değişmeye ve hatta değişme ihtimaline bile direncinin arttırılması, en önemli mesele haline geldi. Pek çok faktörle birlikte, otoriterleşme ve onu destekleyecek kutuplaştırma hızla yükseldi.
Bu sürecin muhalefet cephesindeki okuması, iktidarın değiştirilebilmesi için blok siyasetinin kırılması gereğiydi. 2011-2019 arasında gündelik konuşmalardan akademik tartışmalara kadar geniş bir alanda, iktidarın (siyasi dengenin) değiştirilebilmesinin imkanları –ve imkansızlığı- tartışıldı. Ekmelettin formülü gibi buluşlar, haftalarca süren istikşafi görüşmeler böyle üretildi. Fakat iktidarın stratejisinin değiştirilemez çoğunluk yaratma mecburiyeti, çözüm sürecinin buna katkısının olmayacağının algılanmasıyla birlikte asıl olarak Erdoğan’ın meselesi haline geldi. 400 vekil talebi karşılanmayan Erdoğan’a piyango gibi gelen başkanlık formülü, bu zorunlu sıkışmayı bir süreliğine perdeledi. Sistemin Erdoğan’a açtığı imkanlar, sıkıştırdığı mecburiyetleri bir süre görünmez hale getirdi.
Başkanlık referandumu ve ardından gelen seçimler, siyasi zeminin temel sorusunu, muhalefetin değişiklik yolu bulmaktaki zorluklarından iktidarın yerini korumak için aradığı çarelere çevirdi. Erdoğan iktidarının ekonomik kriz karşısındaki tutumu, özel olarak AKP için zehirli bir etki yaratan milliyetçiliğe ölçüsüz müracaatı, muhalefet ittifakını bozma çabaları bu arayışın çeşitli görünümleri olarak karşımıza çıktı. Özellikle ekonomik krizin siyasi etkilerini engellemek, geciktirmek veya zayıflatmak için, dayanıklılık ve sürdürülebilirlik meselesine özel bir önem verildi. Yaygın beklentinin aksine, görüntüyü kurtarmak için bile revizyon, reform tarzı bir değişikliğe yönelmek yerine uygulanan politikalar aynen hatta sertleştirilerek devam ettirildi. Ümit Akçay’ın birdirbir.org’da yayınlanan “Otoriter konsolidasyonun kapısı aralandı”(Umit Akcay-birdirbir) makalesi, 2019 yılındaki uluslararası konjonktürdeki değişiminin bu konuda yarattığı imkanlara dikkat çekiyor.
Erdoğan iktidarı için önceden başlamış destek erimesinin yerel seçimle fazla görünür hale gelmesi, önemli bir riski gündeme getirdi. Korkulan, bazı çevrelerin umduğu gibi toplumsal muhalefetin yükselmesi değildi. Siyasi alandaki güç kaybının ekonomik krizle eşzamanlı yaşanması, hakim sınıfların iç çatışmalarının, iktidar ittifakındaki etkinlik geriliminin ve dış çevrelerin sıkıştırma fırsatlarının artmasına yol açabilirdi. Biraz da diğer seçeneklerin zorlukları yüzünden, önemli bir siyasi tercih kullanıldı. Bazı şeyleri değiştirmeyi kabul etmenin (sadece böyle görünmenin bile), kendisiyle ilgili değişmezlik hissini bozacağını değerlendiren iktidar, “beceriklilik” yerine “dayanıklılık” gösterisini seçti. Bu tercih –dünyanın bütünü ve Türkiye muhalefeti anlamında- dışarıya karşı başarılı da oldu. Ancak şimdi bu tercihin kendi içine doğru oluşan çatlağı ne kadar derinleştireceğini göreceğiz. Yeni parti girişimlerinin düşük profil muhalefet tercihleri ve sorunlara yöntemsel cevaplar vermeye kalkmaları, iktidarla beklenmedik bir başka kontrast oluşturabilir.
Önceki yazıda siyaset dili açısından AKP’den çıkan partiler, “Akşener’in gönüllü olarak mevcut karşıtlık şablonuna yerleşmesine ve daha çok muhalefet blokunda etki yaratmasına benzemeyebilir” yazmıştım. Ancak yeni parti girişimlerinin, belli açılardan Abdüllatif Şener veya Has Parti gibi muhafazakar kopuş hareketlerinden daha çok İyi Parti’ye benzediği söylenebilir. Çünkü hazır bir ihtiyaç ortaya çıkmadan gelişen kopma hareketleri genellikle çok etkili olamıyor. Ortaya çıkışıyla ihtiyacı tetikleyen değil, bir ihtiyacın veya arayışın zorladığı seçenekler daha etkili oluyor. Bunun önemli örneklerinden biri AKP’nin kendisi. Yeni parti girişimleri bütünlüklü bir parti görüntüsü vermeden, yeni ve iddialı bir program oluşturamadan -hatta tam da böyle yaptıkları için- beklenmedik bir etki yaratabilirler.
Yapılan son araştırmalar, Türkiye’de seçmen bloklarının yüzde 50/50 şeklinde bölünmeyip, kararsızların üçüncü büyük grubu oluşturmaya başladığını gösteriyor. Dolayısıyla yeni partiler, iktidardan kopartabildiklerinden çok gri alana kaymış iktidar seçmeninin geri dönüşünü durdurduğu için etkili olacak. İktidarın, krizleri “sürdürebilirliği” öne çıkartarak karşılama tercihi, dışarıya karşı pozisyonunu güçlendirirken içerdeki konsolidasyonu gevşetmiş görünüyor. Sorunların sadece güç-dayanıklılık meselesi olarak ele alınması, duruma yöntem ve kadro düzeyinde yaklaşan “yumuşak” muhalefet çıkışlarına alan açabilir. Çünkü Erdoğan iktidarının, tabanının önemli bölümünün de yakıcı biçimde hissettiği sorunları –liyakat ve diğer sistem sorunları da buna dahil– önemsememiş olması (görünmesi), krizin etkileri yavaşlasa bile kolay tamir olmayacak. Bu partilere dönük saldırganlığı yükseltme mecburiyeti de Erdoğan’ın aleyhine işleyebilir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.04.2025
23.02.2025
16.02.2025
19.11.2024
11.11.2024
7.11.2024
2.11.2024
3.09.2024
14.06.2024
20.04.2024