Mithat SANCAR
Bir klişeyle başlayalım: Kürt sorununda çözümün anahtarı, silahların tamamen ve kesin bir şekilde susmasıdır.
Son üç yılda iki kere bu noktaya çok yaklaştık. Bu büyük imkânlardan ilki Habur’da, ikincisi Silvan’da heba oldu.
Silvan’dan sonra, Kürt sorunu yüksek gerilim hattına bağlandı. Söylem ve eylem dünyası şiddetin hâkimiyetine girdi. Barışçıl çözüm umutları giderek azaldı.
Karamsarlık bulutları iyice koyulaşmışken, birden iyimserlik rüzgârları esmeye başladı. Bu sefer rüzgârlar, sürpriz bir yönden esiyordu. CHP, Kürt sorununun siyasal zeminde demokratik usullerle çözülmesini öngören bir teklifle ortaya çıktı. AKP’nin bu teklife prensipte olumlu yaklaşması, tıkanmış görünen siyasal kanalların yeniden açılmasına yönelik umutları canlandırdı.
CHP’nin hamlesi, her şeyden önce hazır bir çözüm reçetesine değil, bir yöntem önerisine dayandığı için çok önemliydi. Zira Kürt sorununun ve PKK meselesinin çözümüne dair çabaların bugüne kadar sonuçsuz kalmasına yol açan en hayati faktörlerden biri, bütünlüklü bir yöntemin yokluğuydu. CHP; hükümete, parlamentoya ve kamuoyuna bu eksikliği giderecek bir çalışma başlatma çağrısında bulunuyordu.
Öte yandan, CHP bu girişimiyle, sorunun baş aktörleri olan AKP ile BDP arasında iplerin neredeyse koptuğu, toplumda kutuplaşmanın bir hayli keskinleştiği bir zamanda, taraflara bir çıkış yolu sunmuş oldu. Hükümet, Uludere’yle iyice köşeye sıkışmış, sıkıştıkça sertleşmiş, sertleştikçe demokratik siyaset mecrasını neredeyse tamamen terk etmiş, terk ettikçe güvenlik konseptinin karanlık dehlizlerinde boğulmaya başlamıştı. BDP ise, hükümete yüklenme anlamında negatif siyasete gömülmüş, somut çözümler üretmek anlamında pozitif siyasetten iyice uzaklaşmıştı. Geçmişte negatif siyasetin ustası olarak temayüz etmiş olan CHP, şimdi pozitif siyasete dönüşü savunan güçlü bir öneriyle sahne alarak, hem kendisinin hem de ülkenin önünü açmış oldu.
Negatif siyaset, bir bakıma anti-siyasettir, siyasetin reddi ve inkârıdır. Negatif siyasetin, siyasetin başlıca aktörlerinin temel tercihi haline gelmesi, demokratik siyasal alanın hızla büzülmesi, giderek çökmesi sonucunu doğurur. Otoriterlik ve şiddet, bu gidişin neredeyse mecburi istikametidir.
CHP’nin kendisi açısından siyasete dönüş atağı; ülke açısından da siyasete dönüş daveti anlamına gelen girişimi, bu gidişi durdurma yönünde bir etki yarattı. Lakin tek başına gidişatı tersine çevirmeye yeterli değildi; bunun için başka müdahalelere ihtiyaç vardı. İşte Leyla Zana’nın Hürriyet’te yayımlanan röportajı, tam da bu işlevi görecek bir olaydı.
Leyla Zana’nın açıklamalarının, son zamanlarda yaşanan gelişmelerle, yani Barzani ve Talabani’nin inisiyatif almalarıyla bağlantılı olduğu şeklindeki yorumlarda herhâlde gerçek payı vardır. Öyle olmasında da hiçbir sakınca yoktur; tam tersine böyle bir ilişki veya en azından etkileşim çözüm şansını güçlendirir.
Tüm bunların ötesinde, Zana’nın çıkışının nesnel anlamını tesbit etmeye çalışmak bana daha önemli geliyor. Bu anlamın özünü ise, genel olarak siyasete, özel olarak da pozitif siyasete dönüş hamlesi olarak görüyorum.
Zana, bir yandan çözüm konusunda Başbakan’a ve hükümete önemli sorumluluk düştüğünü belirterek, hükümeti göreve çağırmış oldu. Diğer yandan, Başbakan’a ve hükümete inancını yitirmediğini söyleyerek, BDP’nin izlediği negatif siyaset hattının yanlışlığını vurguladı. Böylece her iki aktöre de, açıkça pozitif siyaseti işaret etti.
Zana’nın açıklamalarının önemli olduğu şüphesizdir. Fakat bu açıklamaları Leyla Zana’nın yapmış olması, en az o kadar, hatta daha da önemlidir. Taşıdığı haklı itibar, doğru zamanda söylenen doğru sözlerin normalde sahip olabileceği ağırlığı kat kat arttırıyor.
Nitekim Başbakan ve hükümet sözcüleri, Zana’nın çağrısını duymazlıktan gelmediler, aksine çekinceli de olsa desteklediler; aslında bundan farklı davranmaları da pek kolay değildi.
BDP ve PKK çevreleri ise, başlarda Zana’nın hamlesinden sıkıntı duyduklarını saklamadılar. Ancak bu huzursuzluğu, Zana’yı dışlama veya açıklamalarını reddetme aşamasına getirmediler, aslında getirmeleri de hiç kolay değildi.
Siyasete dönüş, barışçıl çözüme yönelişi hızlandırdı; kara bulutlar dağılmaya başladı. Avni Özgürel’in Murat Karayılan’la gerçekleştirdiği uzun ve önemli röportajın bu ortamda yayımlanması da buna katkı yaptı. Karayılan’ın söylediklerinin genel havasından ve toplamından çıkan mesajların, Zana’nın tavrını destekler nitelikte olduğunu düşünüyorum
Her şey iyi gidiyordu. Lakin yıllardır yaşadığımız tecrübeler, “her şeyin iyi gidiyor görünmesi” hâlinden tedirgin olmamız gerektiğini öğretmişti. Ben de pek çok kişi gibi tedirgindim ve maalesef bunun temelsiz olmadığını bir kez daha acıyla yaşadık.
PKK’nın Dağlıca saldırısı, yeniden canlanmaya yüz tutan barış sürecine ağır bir darbedir; barış ihtimaline karşı kanlı bir provokasyondur. Ancak bunu boşa çıkarmak mümkündür ve gereklidir.
Ayrıntıları bir sonraki yazıya bırakarak şimdilik şu kadarını söylemekle yetineyim: Bu saldırıyla birlikte ve Bahoz Erdal ile Murat Karayılan’ın açıklamaları arasındaki farklılık dikkate alındığında, PKK içindeki ayrışma artık açık hâle gelmiştir. Bunun hem dağda hem de ovada çok önemli sonuçları olacaktır.
Her hâlükârda yapılması gerekene şey; açılmış olan demokratik siyaset yolunu kesinlikle terk etmemek, aksine mümkün olduğunca genişletmek ve pekiştirmektir. Her türlü provokasyona karşı en etkili çare budur...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları









































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2015
22.03.2015
12.02.2015
5.02.2015
27.01.2015
20.01.2015
13.01.2015
6.01.2015
29.12.2014
23.12.2014