Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları

Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları
Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları
Tüm Yazıları
Anti-Kürdolojiden Kürdolojiye
9.04.2011
2009

İki yazıdır üstünde durduğum A. Kardam'ın Bedirhan Bey kitabıyla, İletişim Yayınları arasında yeni çıkan "İsmail Beşikçi" derlemesini birlikte okumam iyi bir rastlantı oldu. Barış Ünlü-Ozan Değer "İsmail Beşikçi" üstüne birçok yazardan değerlendirmeler almış. Başarılı bir çalışma. Yakından tanıyanların anlatımlarını okuyunca, kendim de hakkında yazdığım halde uzaktan izlediğim Beşikçi'yi aslında yeterince iyi tanımamış olduğumu anladım, kendi adıma üzüldüm.

Hepsini okuyamadım henüz, Bedirhan Bey konusu üstünde durduğum için bu kitapta iki makale ilgimi çekti. M.Malmisanij ve Mehmet Bayrak'ın makaleleri. Yer sorunum nedeniyle yalnızca birincisine kısaca değineceğim. Yazımın başlığı bu makaleden.

Başka ülkelerde Kürdoloji çalışmaları ve enstitüleri var, Kürtlerin dili, tarihi, edebiyatı, toplumsal yapısı hakkında yazılı çalışmalar yapıyorlar. Ama Kürtlerin varlığını kabul aşamasına ancak yeni geldiğimiz için Kürtler henüz Türkler için "lojik"in yani bilimin konusu olamadı! Arşivler, belgeler üzerinde çalışmalar arttıkça söylencelerden Kürdolojiye geçeceğiz.

"Anti-Kürdoloji derken, Kürtlerle ilgili gerçeklerin çarpıtılması ve gerçeğin ortaya çıkmaması için yapılan çalışmaları kastediyorum" diyor Malmisanij. Hepimizin artık iyi bildiği "Kürt yoktur, bunlar dağlı Türklerdir" söylencesidir bu.

Malmisanij, anti-Kürdoloji çalışmalarının tarihinin Osmanlı'nın son dönemine, İttihat ve Terakki yönetimine kadar geri gittiğini söylüyor. Yüz binlerce Kürdün İç ve Batı Anadolu'ya zorunlu iskânıyla ilgili kurulan " Aşair ve Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi" adı altında resmî bir kuruluş 1919'dan itibaren bu çalışmaları yürütüyor. Bu kurumun müdürü olan Şükrü Bey (Kaya) "Memlekette aşiretlerin sayısı neydi, Bunlar nerelerde ve nasıl yaşıyorlardı? Adetleri, gelenekleri nelerdi? v.b…Bunları bilmek ona göre işe girişmek gerekti" diyerek açıkça amacı söylüyor. Çıkarılan kitaplar Kürt dilinin geleceğinin olmadığını, Kürtlerinin ciddiye alınır bir geçmişlerinin, kültürlerinin, tarihlerinin olmadığını anlatmaya uğraşıyor. Yani kök kurutma işi yapıyor.

M. Malmisanij 1920-70 döneminde bu tür kitapların yazarlarından isimler sıralamış, bunlardan biri ilginç gerçekten. M. Şerif Fırat'ın "Doğu İlleri ve Varto Tarihi" adlı kitabı. Kürt olan M. Şerif Fırat, bu illerin özbeöz Türk olduğunu söyledikten sonra Kürtlere seslenerek, "En iyisi, bu dağlı Türk kardeşlerimiz kendilerinin ulu soylarına yakışmayan ve bugün hiçbir kıymet ve mânâ ifade etmeyen bu söz yığınını dillerinden söküp atmalıdırlar" diyor. (A.Kardam'ın kitabındaki emekli Albay Sevgen örneğini hatırlayın)

M. Şerif Fırat adı geçen kitabını bir komutan vasıtasıyla 1948'de bastırmış. Malmisanij bu komutanın Turhan ve İlhan Seçuk'un Muş'ta Jandarma Alay Komutanı olan babası Kasım Selçuk olduğunu yazıyor. Milli eğitim Bakanlığı Yayım Müdürlüğü'nün emriyle 1961'de bu kitabın ikinci baskısı yapılmış, 27 Mayıs askeri darbesinin Devlet Başkanı Cemal Gürsel de bu kitaba övgü dolu bir sunuş yazmış.

Gelelim "Gizli Kürdolojiye"

Kürtler üzerine yapılmış ama kamuoyuna açıklanmayan, gizli tutulan araştırmalar da var. Az sayıda bastırılıp ilgili kişi ve kuruluşlara kitap, broşür, rapor olarak "gayet gizli, zata mahsustur" gibi ibarelerle gönderiliyor. Yani iç dolaşıma sunuluyor. Malmisanij işte bunlara "Gizli Kürdoloji çalışmaları diyor. Anti-Kürdolojiyle ise dışa karşı "Kürt yoktur" deniliyor.

Gizli Kürdoloji çalışmalarının en ünlüsünün Ziya Gökalp'in 1922 de yaptığı çalışma olduğunu söylüyor yazarımız ve o dönemin ırkçılığıyla ünlü bakanı Dr. Rıza Nur'dan şunları aktarıyor: "Ziya Gökalp'e Kürtleri tetkik ettirdim. Maksadım bu gibi malûmatı toplayıp vaziyeti ilmî, iktisadî bir sûrette öğrendikten sonra Kürtlere Türk olduklarını anlatmak için teşkilat yapıp faaliyete geçecektim (…) "Kürtler meselesi beni üzüyor. Bir şey yok ama bir gün millî davaya kalkacaklar. Bunları temsil (asimile) etmek lâzım…"

Bu gizli raporlarda Kürt çocuklarına anadillerini unutturabilmek için yapılması gerekenlerden, bu bölgelerde 25 sene süresince okul açılmaması gibi önerilerinden tutan da Kürtlerin örf ve adetlerini aşağılamak, masallarına bile karışmak gibi akla ziyan öneriler var.

Bu tarihlerde CHP Genel Sekreterliğine sunulan bir rapor çok dikkat çekici, çarpıcı tanımlamalar içeriyor. Memleketin büyük bir kısmında "yabancı bir unsurun toplu olarak yaşadığını bilmek ve itiraf etmek ve buna göre tedbirler almak zaruridir" deniliyor; Dahası, (burada sandalyeden düşmemek için sıkı durun) devletin ana politikası için, "tam selâhiyetle çalışacak hususi bir dahilî kolonizasyon (özel iç sömürgeleştirme) makinesinin iyi bir şekilde kurulması ve işletilmesi…" öneriliyor. Bu rapor, 1934'te çıkarılan İskân Kanunun ruhunun da temsil (asimilasyon) ve dahilî kolonizasyon (iç sömürgeleştirme) olduğunu söylüyor.

Bütün bu belgelerde, Kürtleri dağa çıkaran, sokağa döken, sivil itaatsizlik eylemlerine yönelten politikaların tarihi köklerini apaçık görmekteyiz.

[email protected]
 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (4)
  • Ahmet

    Ahmet

    28.06.2012 14:21

    Sen geç dalganı Altan efendi. Senin gibilere ancak Öcalan , Karayılan liderliği yakışır.

  • Rifat özmez

    Rifat özmez

    28.06.2012 13:58

    Yazilarini zevkle okuyorum iki seneden beritarafı takip ediyorum son zamanda yazıların berbat hiç bir ülçü yok bu günküfacia yanikürtaj. Ve Suriye konusunda sınıfta kaldınız

  • Ahmet

    Ahmet

    28.06.2012 14:21

    Sen geç dalganı Altan efendi. Senin gibilere ancak Öcalan , Karayılan liderliği yakışır.

  • Rifat özmez

    Rifat özmez

    28.06.2012 13:58

    Yazilarini zevkle okuyorum iki seneden beritarafı takip ediyorum son zamanda yazıların berbat hiç bir ülçü yok bu günküfacia yanikürtaj. Ve Suriye konusunda sınıfta kaldınız

Yazarlar