Etyen MAHÇUPYAN
İfade özgürlüğü ve nefret söyleminin ne olduğu konusunda serdedilen görüşlerin en ilginç yanı, bunların gerçekten de ‘ne' olduğunun bilinebileceğine beslenen inanç. Sanki hepimizi aşan, doğanın ya da ilahi bir gücün belirleyip bize sunduğu doğru tanımlar var.
Oysa bütün bu kavramlar tarihsel ve kültürel, yani öznel... Yani değişebilir. O nedenle bu tür tartışmalar daima normatif bakışı da içerir. Diğer bir deyişle konuyu irdelerken örneğin ifade özgürlüğünün sadece ne ‘olduğunu' değil, ne ‘olması gerektiğini' de mantığımızın parçası kılarız. Ne var ki mantığımız da belirli bir kültürün, giderek kendine özgü bir zihniyet bileşkesinin içinden üretilir. Dolayısıyla bu tür tartışmalar çok kültürlü bir zemine taşındığı ölçüde, tartışılan konunun ardına geçer ve bir anda kendimizi doğrudan kültürel ve zihniyetsel farklılığı konuşur buluruz. Her zihni yaklaşımın ve kültürün kendi normlarının olacağını düşünürsek, ifade özgürlüğü gibi kavramların da sonuçta bir çözümsüzlüğü ve benzemezliği ifade etmenin aracı olmaktan öte gidemediğini kabullenmek durumunda kalırız.
Küresel dünya bu basit ancak fark edilmeyen gerçeği bir kez daha ortaya çıkardı. Karşımızda küresel barış açısından hayati bir soru duruyor: Farklı kültürleri ve zihni tutumları bir arada yaşatabilecek normlar nasıl üretilebilir? Ve tabii bunu takip eden ikinci bir soru: Bu normların meşruiyeti nereden kaynaklanır? Modern uygarlık kendince birçok norm üretmiş ve bunları ‘evrensel' sıfatıyla dünyaya lanse etmiş durumda. Söz konusu normlar bugün Avrupa'nın yeniden inşasında kullanıldığı gibi, Türkiye gibi birçok ülke için de demokrasi yönünde kaldıraç işlevi görüyor. Yani Batı medeniyetini horlayacak, küçümseyecek halde değiliz. Modernliğin geliştirdiği değer sistematiğinin ve kamusal alan adabının insanlık için bir kazanç olduğuna itiraz etmek güç, çünkü bu değerleri ve adabı Batı dışı kültürler de benimseyebiliyor ve oradan kendileri için bir demokrasi yaratma fırsatı elde edebiliyorlar.
Ne var ki aynı değer sistematiği ve kamusal adap, Batı ile Doğu'nun ‘birlikte' yaşadığı noktalarda işlevini büyük ölçüde yitirebiliyor, çünkü giderek ‘evrensel' olmaktan çıkıp ‘kültürleşiyor'. Evrensellik daima bir tür ‘kültürsüzleşme' içerir. İfade özgürlüğünü evrensel bir norm olarak düşündüğümüzde, bunu herkes ve bütün kültürler için doğru kabul ederiz. Dolayısıyla da hem ifade özgürlüğünü bir norm olarak benimsemek kolaylaşır hem de bu kavramı kendi zihniyetimizin içinde yeniden yoğurarak kendimiz için ‘kültürleştiririz'. Sonuçta ‘evrensel' addedilen bir norm vardır, ama bu norm her toplumda farklı bir biçim ve içerikle kültürel zemine yedirilecektir.
İfade özgürlüğü gibi normların ‘mutlak' karakterde olduğunu sananlar, aslında bu normun belirli bir kültür içinde üretilmiş versiyonunun başka kültürler için de geçerli olduğunu savunmuş olurlar. Öte yandan söz konusu normların tamamen kültürel ve öznel olduklarını, giderek ‘Batı emperyalizminin' uzantısı olarak işlev gördüklerini söylemek de epeyce cahilce olacaktır, çünkü aynı normların farklı versiyonlarını herkes kendi kültürel tarihi içinde de görebiliyor ve bunları ‘olumlu' birer unsur olarak hafızasında taşımaya devam ediyor.
Varacağımız sonuç herhalde şudur: İfade özgürlüğü gibi normlar her kültürde anlamlıdır, ancak o kültürü şekillendiren zihniyetten etkilenerek yeniden kurgulanır ve sınırlanırlar. Bu nedenle de farklı kültürlerin iç içe geçtiği ortamlarda yeniden tanıma muhtaç hale gelirler. Öte yandan muhtemelen bu yeni tanım, daha önceden taraflardan birinin sahiplendiği tanımın aynısı olamayacaktır. Kısacası yeni tanım, dar anlamıyla kültürleri aşan, karşılaşmayı, konuşmayı, katılımı ve iknayı temel alan bir yeni kültürün de oluşmasına muhtaçtır. Bu ise çok muhtemelen her iki kültürün yeni ve ortak bir zihniyete doğru evrilmesini ima eder... Konuyu açıklığa kavuşturmak üzere ifade özgürlüğü bağlamı içinde önümüze çıkan bir nüansı ele alalım: İfade özgürlüğünün rahatsız edici ve şok etkisi yaratabilecek görüşleri de içermesi gerektiğini söylüyoruz. Bunun her kültürde rehabilite edici etkisi olduğunu düşünebiliriz. Ama herhalde ‘rahatsız veya şok edici' görüşlerin bizatihi değeri olduğunu savunamayız. Bu görüşlerin kamusal bir ‘iyilik' ürettiği, örneğin daha geniş bir özgürlük konsepti yarattığı için anlamlı olduğunu söylemek durumundayız. Peki, bu görüşler bir kültürden ötekine uzanan salvolar şeklinde kullanılırsa, kamusal ‘iyilik' üretirler mi? Hayat tam tersinin olduğunu gösteriyor. Bu durumda ifade özgürlüğü ayrışmayı besleyen bir işlev görebiliyor. Çünkü bazı görüşlerin rahatsız edici olma niteliği başka, sırf başkaları rahatsız olsun diye görüş üretmek başka...
Birlikte yaşamak niyet ve samimiyet gerektiriyor. Küresellik ise kimseye salt kendi kültürü içinde yaşama şansı bırakmıyor. Bu nedenle ifade özgürlüğü gibi normlar artık bir yandan nötr değerler gibi algılanmıyor, diğer yandan da kasıtlı olarak da araçsallaştırılabiliyor. Bu karmaşık yapıyı es geçen ‘özgürlükçü' duruşların ciddiye alınmamasına şaşmamak lazım...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023