Etyen MAHÇUPYAN
Hükümet, tutarsız ve çelişkili adımlar atarak kendine has bir siyasî strateji oluşturmakta maharet kazandı. Görünen o ki toplum da buna alıştı.
Tutarsızlıklar kanıksanıyor ve sanki siyasetin ‘çerezi' muamelesi görüyor. Laik aydınlardan gelen itirazlar henüz derinliği olan bir analize imkân vermeden başka bir gündemin peşinden koşmak durumunda kalınıyor. Başbakan ise bu süreçte bir paratoner işlevi görmekte... Böylece hem mücadele sürüyor ve seçmen kitlesi tahkim ediliyor hem de hedeflenen oyu olumsuz etkileyeceği varsayılan alanlarda reform adımları atılmaya devam ediliyor.
Kürt meselesinde BDP'li parlamenterlerin dokunulmazlığı konusu doğal olarak ön plana çıktı. Aslında siyasî açıdan bakıldığında, bazı BDP'lilerin ayarlanmış bir mizansenle kırsalda PKK'lı bir grupla karşılaşıp kucaklaşmalarının ‘hatırlanmasına' hiç gerek yoktu. BDP'nin bu tür bir tahrik eylemini tekrarlayacağına dair bir emare gözükmüyordu. Ama olayın tekrarlanmamasının garantisi de yoktu. Öte yandan hükümetin söz konusu tahriki sineye çekmiş, karşılığını verememiş olmasının milliyetçi cenahta bir bedelinin olması da beklenebilirdi. Başbakan'ın algı ve hassasiyetinin yönettiği siyaset dengelerinin sonucu olarak dokunulmazlık konusu da bir anda piyasaya sürülmüş oldu. Tersten bakıldığında bu tutumun da bizatihi bir tahrik ima ettiği ve BDP'yi ayrılıkçılıkla barışçı siyaset arasında sıkıştırmayı amaçladığı görülüyor. Öte yandan böyle bir gerilim ortamından herhangi bir çözüme giden yol üretilebilmesi çok kuşkuluydu. Nitekim tüm fezlekelerin kapsanması ile meseleyi zamana yayan bir orta yola girilmiş oldu. Belki de başta yargının tutukluluk kararı almamasına dayanan bir ‘ara çözüm' düşünülmüştü. Ne var ki vesayet sisteminin temel ayaklarından biri olan yargının Kürt meselesini bloke etme ihtimali hiç de az değildi.
Bu çatışma atmosferi gündemi esir alırken, AKP Meclis alt komisyonunda muhalefetin itirazına rağmen mahkemelerde sanıkların pratikte istedikleri dilde savunma yapabileceklerini kabul etti. Daha önceki yazılımda yer alan ‘meramını anlatabilecek ölçüde Türkçe' bilip bilmeme ibaresi tasarıdan çıktı. Buna ek olarak Terörle Mücadele Kanunu kapsamında yargılananlar aleyhine var olan ayrımcı bir uygulama da ortadan kaldırıldı. Eski tasarı metninde cezanın infazı hastalık ve hamilelik gibi belirli koşullarda ertelenmekte ama bu imkân TMK'dan yargılananlara tanınmamaktaydı. Oysa tasarının son halinde bu koşul da kaldırıldı… Diğer bir deyişle hükümet olması gereken yönde adım atmayı sürdürüyor. Reform hızının yavaş olduğunu öne sürebiliriz ama Başbakan'ın tek adam halleri bizi aldatmasın, çünkü bu reformların AKP içinde bile kabulünü sağlamak pek kolay değil. Nitekim Adalet Bakanlığı'nın hazırladığı 4. yargı reform paketinin bazı maddeleri, özellikle KCK tutuklularının salıverilmesine yol açacağı itirazıyla bizzat bazı bakanlar tarafından engellendi. Bütün bunlar olurken Başbakan bir gazeteci sorusuna epeyce ilginç bir yanıt vermekten de çekinmedi… PKK'ya yönelik ‘silah bıraksınlar' çağrısı sorulduğunda önce “Silahların susması değil, bırakılması. Susma diye bir şey olmaz.” diyen Erdoğan sonrasını şöyle getirdi: “Kandil'de duruyorsa dursun orada. Eylem olursa aynı şekilde operasyonlarımız sürer.” Bu değerlendirme ateşkesin anlamlı bir adım olarak görüleceğinin habercisi, hükümetin çözüme açık bakışının bir yansıması.
Anlaşılan o ki, Başbakan hem çok yönlü siyasî dengeleri kollamaya hem de kendi partisindeki iç dengeleri elden kaçırmamaya çalışıyor. Herhalde kimse herhangi bir siyasî partiden kendi iktidarını tehlikeye atacak bir idealizm bekleyemez. AKP'nin hedefi de kendisine risk oluşturmayacak bir zamanlama içerisinde, toplumsal dengeleri koruyan bir reform gerçekleştirmek. Bu arada AB ile mesafenin açıldığını, muhalefetin iktidardan daha tutucu olduğunu da akılda tutmakta yarar var.
Tablo bununla da sınırlı değil: AKP'nin vesayet sistemiyle çatışması devam ediyor ve güvenlik bürokrasisi üzerinde hakimiyet kurmak için en az on yıla daha ihtiyaç var. Çünkü mesele bürokrasinin bir direnç siyaseti geliştirmesinin ve hükümeti oyuna düşürme yeteneğinin kalmadığı bir noktaya gelinebilmesi. Bu ise AKP'nin en temel hedefinin ne olduğuna işaret ediyor: İktidarın sürekliliği. Seçim kazanmak yetmiyor, art arda bütün seçimlerin kazanılması gerekiyor. Bu ise zamana yayılan farklı koalisyonların kollanmasına yol açıyor. Tek bir seçim kaybı veya ani oy düşüşü bile siyaseti geçmişte kaldığı sanılan bir noktaya geri götürebilir çünkü…
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023