Etyen MAHÇUPYAN
Siyaset yapma niyetinde olanların artık Türkiye'de iki hususa dikkat etmesi gerekiyor. Birincisi toplumun geleceğine hitap etmek zorundalar. İnsanlar eski dilden, tartışmalardan, üsluptan sıkıldı. Yarını kuracak adımların atılmasını istiyor.
İkincisi kendi tabanınız bile artık sizi körü körüne dinlemeye, takipçiliğinizi yapmaya niyetli değil. Türkiye kimlikler ayrışmasından adım adım çok kimlikli bir dünyaya geçerken, insanları da kendi kişiliklerine sahip çıkıyor. Bu durumun hoş örneklerinden biri hızlı tren hattının rengiyle ilgili yaşandı. Ulaştırma Bakanı Yıldırım, topluma sunulan seçenekler arasında kırmızı-beyazın seçileceğini sanmış ama halk büyük bir yüzdeyle trenin turkuaz olmasını istemiş… Nedeni epeyce açık olmalı: Kırmızı-beyaz renk bileşiminden sıkıldık. Çünkü bayrağın renklerinin her fırsatta önümüze sürülmesi bu imgeyi yıprattı, neredeyse bir ‘görgüsüzlüğün' göstergesi olarak algılanmasına meydan verdi. İnsanlar artık başka renkleri istiyorlar, çünkü bir trenin daha kırmızı-beyaz olmasını, ya da bir binanın daha Atatürk adını almasını iç dünyalarında ‘sıkıcı' buluyorlar. Bu tercih yeknesaklığını kişiliklerine saygısızlık olarak algılıyorlar…
Gezi'nin ilk birkaç gününe damgasını vuran tepki de buradan beslenmişti. Siyasetçiler de bu deneyimden ‘öğrendiklerini' söylediler. Ama görünen o ki, kendilerini ‘öğrenmiş' olmak bir yana ‘bilen' olarak gören siyasetler bile bu konuda epeyce cahil. Geçen hafta Güneydoğu'nun çeşitli illerindeki esnaf, üç gün boyunca kepenk kapatmaya davet edildi. Sonuç bir kez daha hüsrandı… KCK daha önce de birkaç kez ‘bölge halkının' kendi istediği doğrultuda davranacağını varsaydı ve yanıldı. Kürt halkının genelinde Kürtlerin haklarının geri alınması çabası açısından PKK'ya manevi bir destek olsa da, bu duygunun tepeden siyasi mülahazalarla yönetilmesi kabul görmüyor. Kimse kimsenin askeri veya oyuncağı değil artık… Siyasetin her öznesi aynı önemde veya güçte olmayabilir, ama insanlar kendi kişilikleri doğrultusunda özne olma yeteneklerine sahip çıkmak istiyor ve bu haklarının siyasetçiler tarafından fütursuzca ihlal edilmesine tepki duyuyorlar. Bu durum sadece PKK ile Kürt tabanı arasındaki ilişkiyi betimlemiyor. Bütün siyasi partiler aynı aksaklıkla malul ve olayı anlamakta zorluk çekiyor. AKP'nin de bir süre önce Başbakan'ın ağzından birkaç kez Güneydoğu halkını belirli bir tavır göstermeye davet ettiğini hatırlıyoruz. Sonuç aynıydı… Toplum bu çağrılara uymadı ve muhtemelen yapılanı ‘eski siyaset' hanesine yazdı.
Siyasetle vatandaş arasındaki söz konusu ‘beklenti ayrışması' bugün için sadece pratik siyasi beklentileri etkiliyor gibi gözükebilir. Ama öngörülü davranmak isteyen siyasi aktörler için bir uyarı niteliğinde. Çünkü toplumda hızla yeşermekte ve yayılmakta olan bu tavır, siyasi partilerin temsil yeteneğinin sanıldığından daha kırılgan olduğunun habercisi… Toplumun derdi, geleceğin bir an önce ama çatışmasız bir süreç içerisinde kurulması. Bunun kim tarafından sağlanacağı giderek ikinci planda kalacak. Bu hedefe hizmet etmeyen siyasi hareketler önümüzdeki yıllar içinde hızla küçülecekler. Böyle bir ortamda AKP ve PKK'nın daha avantajlı konumda olacaklarını öngörebiliriz. Ancak bunu da fazla abartmamakta yarar var. Her iktidar gibi AKP de artık insanları ‘sıkmaya' başladı. Sürekli aynı insanları görüp, aynı sesleri duyarken, gelecek de gereken hızla inşa edilmiyorsa, bu sıkılmışlığın psikolojik bir tepkiye dönüşmesi şaşırtıcı olmaz. AKP'nin bu sorunu aşmasının görünen yolu daha cesur olmasıdır. Ama vatandaşı özne haline getiren bir üslup ve yöntem farklılığı da, bu alternatif yokluğunda iktidarın ömrünü uzatacaktır.
PKK'nın da benzer bir durumla karşı karşıya olduğunu söylemek mümkün. Son KCK metni Kürt siyasetinin üç talebi olarak anayasal tanımlanma, özyönetim ve anadili vurgularken buradan ‘müzakere' kavramına geliyor. İyi de, bu üç talebin karşılanması için müzakereye niye gerek olsun? Eğer Meclis veya hükümet bu yöndeki adımları atarsa, PKK ‘bizle müzakere edilmedi' diye hakları ret mi edecek? Şu anki ‘müzakere' gündemi hakların verilmemiş olmasından besleniyor ama bu konumun geleceği hiç garanti değil. Nitekim PKK'nın ‘acilci' tavrının nedeni de o hakların müzakere içinde alınmasının sağlanması. Ama eğer süreç müzakere dışında da yürürse, PKK'nın her engelleme adımı bu hareketi kendi doğal tabanına manen yabancılaştıracak.
Önümüzdeki dönemin siyasi atmosferi ideolojik mobilizasyonu işlevsiz kılacak… Çünkü artık toplumun kendisi bu değişime müdahil…
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023