Etyen MAHÇUPYAN
Bu iktidardan hoşlanmayan, bir biçimde gitmesini isteyen çok… Hem yurtiçinde hem de yurtdışında birçok grup ve kurumun bu beklenti etrafında bir gevşek koalisyon oluşturduğunu tahmin etmek zor değil
Bunda hükümetin çeşitli tutumlarının ve özellikle Başbakan’ın dışlayıcı ve mahkûm edici dilinin de muhakkak ki önemli bir payı var. Dolayısıyla ortada hükümeti düşürmeyi ve Erdoğan’ı itibarsızlaştırarak siyaset dışına itmeyi amaçlayan bir stratejinin olmasını yadırgamıyoruz. Ama AKP’nin zayıflaması ya da oyundan düşmesi sadece ona karşı yürütülecek stratejiyle bağlantılı değil. Sonuç üzerinde asıl etkili olacak olan AKP’nin ve Başbakan’ın buna nasıl tepki verecekleri ve söz konusu tepkinin toplumun geneline hitap edip etmeyeceği. Meseleye böyle bakıldığında örneğin Suriye konusunda AKP’nin düştüğü duruma, bugün de AKP karşıtlarının düşme ihtimali epeyce yüksek gözüküyor. Nasıl AKP Esed ve Suriye’yi doğru öngöremediyse, AKP karşıtları da hükümeti ve toplumu doğru öngörememiş olabilirler. Muhtemelen hükümetin bir tür uzlaşma arayışına girmek zorunda kalacağı, aksi halde bu gerilimi yükseltmenin hükümete pahalıya patlayacağı hesaplanmış olabilir. Ama pek öyle olmamış gözüküyor… Başbakan’ın sert üslubuna ve yolsuzlukların varlığına inanılmasına karşın, kamuoyunun hükümetten desteğini çekmemiş olduğu anlaşılıyor.
Eğer amaç siyasetten pay almaksa bunun yollarından biri AKP’nin içinde var olmak. Ama bu karşılıklı olarak birbirine razı olmayı, bir paylaşma zemini üretmeyi gerektiriyor. Eğer bu imkânsız hale gelmişse önünüzde üç yol kalmış demektir. Birincisi bu iktidarı sandıkta yenmektir ama şu an için böyle bir ihtimal gözükmüyor. İkinci yol parlamento dışı bir gücün hükümet üzerine baskı oluşturmasına dayanan bir ‘darbenin’ gerçekleşmesidir. Artık asker üzerinden böyle bir maceraya girilmesi gerçekçi gözükmediği gibi meşruiyet zaafı da içeriyor. Ama eğer toplum bunu yaparsa, insanlar sokaklara dökülür ve kamusal alanı yönetilemez hale getirirlerse, buna herhangi bir hükümetin uzun süre dayanması mümkün olmaz ve ayrıca eğer hükümet sertliğe kayarsa meşruiyetini daha da kaybeder. Ancak bir sokak itirazının bu noktaya gelebilmesi için sadece hükümetin aczi veya yanlışları yeterli olmayacaktır. Bizzat o sokak siyasetinin toplumun geneli açısından samimi, inandırıcı ve haklı bulunması ya da söz konusu itirazın çoğunluğu bir biçimde temsil etmesi gerekir. Mütedeyyin kesimin çoğunluğu oluşturduğu ve sokak siyasetinin genele yabancılaşmış bir sol aktivizmin uhdesinde olduğu bir toplumda ise dindar cenahın üstelik başarılı bulunan bir hükümetini devirmek de yine pek kolay olmayacaktır.
Böylece geliyoruz üçüncü yola… Yani AKP’nin içeriden çökmesine… Geçmişte merkez sağın sıkça yaşadığı şekilde AKP’nin ‘siyaseten’ bölünmesinin zemini bulunmadığına göre karşımızda birbiriyle de ilişkili olan üç muhtemel araç var demektir: Bir ekonomik krizin çıkması, hükümetin altından kalkamayacağı bir yolsuzluğa bulaşması, uluslararası politika açısından gayri meşru bir işe kalkışması. Birçokları için şaşırtıcı olabilir ve belki de tamamen tesadüftür ama bugün AKP her üç durumla da aynı anda karşı karşıya. Yolsuzluk dosyaları zaten malum ve eğer 25 Aralık kazasız geçilseydi başka dosyaların da art arda ortaya çıkacağı anlaşılıyor. Suriye’ye giden TIR’a el koyma teşebbüsü ile birlikte gündeme sürülen El Kaide bağlantısını da kenara yazalım. Şimdi de dövizdeki önlenemeyen yükseliş… Üstelik son iki hafta içinde döviz cinsinden borçlu olanların açıklarını kapatma fırsatını bulmaları ve faiz hadlerinin de iki misline çıkarılması gibi bir tedbirin hayata geçmesine rağmen… Böylesine bir bileşimin karşısında hiçbir hükümetin ayakta kalması mümkün olmamalı. Ekonomiyi yönetememek, büyüme oranının düşmesine ve işsizliğin artmasına neden olmak yurtiçinde seçmen desteğini büyük ölçüde tırpanlayacaktır. Buna yolsuzlukların varlığını ve hükümetin hukuktan kaçtığını eklediğinizde iş daha da vahim olur ve Batı dünyasının da kabul edemeyeceği bir durum ortaya çıkar. Hele El Kaide ile bağlantı iddiası ise Batı’nın kategorik olarak da bu hükümetten desteğini çekmesi demektir.
Ancak garip ama gerçek… AKP hükümeti ‘sallanıyor’ propagandasına rağmen şaşırtıcı şekilde sağlam duruyor. Batı dünyası bile yumuşak bir tutum izliyor. Acaba neden? Belki bütün bunların tesadüf olamayacağına dair bir kanaat oluştu. Belki de hepsinde fazla ileri gitmişlik, inandırıcılık eksikliği bulundu. Ama asıl önemlisi AKP karşısında siyasetin teknik bir mesele olmadığının, bu dönemin tarihsel perspektife oturtularak ‘anlaşılması’ gerektiğidir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023