Etyen MAHÇUPYAN
Bundan henüz altı yıl önce çalkantılı bir dönemden geçiliyordu. Hrant Dink öldürülmüş, Ümraniye’de bir silah deposu bulunmuş ve ‘halkımız’ İslami kesimden bir siyasetçinin cumhurbaşkanı olmasını engellemek üzere sokaklara dökülmüştü.
Bir taraftan darbe hazırlığı sürüyor, diğer yandan darbecilere hukuki kovuşturma tehlikesi beliriyor, muhtemel tehlikeyi önlemek ve darbeyi meşrulaştırmak için ise yığınsal bir kampanya yürütülüyordu. Ulusalcı propagandanın kalbi Cumhuriyet mitinglerinde atmaktaydı. Mesele çevreden gelen, toplumsal temsil yeteneği olan ve İslami kimliğe sahip bir iktidarın düşürülmesi için zemin hazırlanmasıydı. Mitingleri düzenleyenler ise askere endeksli bir laik merkezin taşıyıcılarıydı ve arkasına halkın desteğini alan bir hükümeti gayri meşru kılmaları kolay iş değildi. Siyasi iktidarın vahim bir siyasi yola girmiş olduğu, neredeyse ‘vatana ihanet’ noktasına geldiği fikrinin yerleştirilmesi gerekiyordu. Bu nedenle AKP’nin küresel dünyanın yeni emperyalist heveslerine biat ettiği propagandasına kayıldı. Dolayısıyla bu mitinglerin alamet-i farikası Türk bayrakları oldu ve AKP böylece ‘gayri milli’ ilan edilmeye çalışıldı.
Cumhuriyete sahip çıkmak devlete sahip çıkmaktı ve hükümetin de devleti ‘sattığı’ ima ediliyordu. ABD önderliğinde Batı emperyalizmi adım adım ülkeyi ele geçirmekte, bağımsızlığımız elden gitmekte ve bunun taşeronluğunu da AKP yapmaktaydı… Başarılı bir propagandaydı, çünkü bir yandan bağımsızlık gibi İslami kesimin de kulak arkası edemeyeceği bir argüman üzerine oturuyor, diğer yandan da cumhuriyet gibi laiklerin kendiliğinden taban oluşturacağı bir kavram kullanılıyordu. Bayrak ise bu iki kavramı buluşturan, farklı kesimleri vatan sevgisi etrafında meczeden bir bütünleştirici sembol işlevi gördü. 2007 yılında art arda gerçekleştirilen bu mitinglere yüz binlerce insan katıldı. Coşku ile slogan haykırdılar ve büyük çoğunluğu ‘neye’ katıldıklarını tam olarak bilemeden, ama kendilerini ‘vatandaş’ hissederek gurur içinde evlerine dağıldılar.
Bu stratejinin mobilize edici dürtüsü Türkiye’nin ikinci bir Kurtuluş Savaşı’nın içinde olduğu duygusuydu. AKP vatanı peşkeş çektiği, Batı’nın emellerine alet olduğu için suçluydu ve iktidara layık değildi. Karşısındaki güç koalisyonu ise tek kelimeyle ‘milliydi’… Bugün bile o mitingleri bir uyanışın ve bilinçlenmenin doruk noktası olarak hasretle yâd edenler var. Ancak sadece iki yıl sonra, 2009’da Cumhuriyet mitingleri yeniden denendiğinde adam toplayamadı. Çünkü arada öyle bir gelişme oldu ki, AKP’nin kapatılma davasını boşa çıkarmakla kalmayıp 2010 referandumunun da yüzde 58’le kabulünü sağladı. Söz konusu gelişme darbecilerin yargılanma sürecinin başlaması ve ulusalcı stratejinin deşifre olmasıdır. Sonrasında ulusalcılar ülkeyi yönetilemez kılmak üzere, istikrarsızlaştırma politikasına dönmek zorunda kaldılar. AKP ise bir anda ‘milli’ olanın sahibi haline geldi. Doğal olarak bu eskisinden farklı içerikte ve kuşatıcı bir millilikti. Bu yer değiştirme aynı zamanda milliliğin ideolojik bir konumdan pragmatik bir yaklaşıma kaymasını da ifade etti. Aslında hükümetin relativist bakışı tam da ulusalcıların ‘gayri milli’ ilan ettikleri şeydi ve nitekim AKP’nin ‘neoliberal’ politikaları hâlâ bir kısım laiklerin dünyasında bu iktidarı gayri milli kılmaya yetebiliyor. Dolayısıyla bugün hükümetin ‘ihanetlerinin’ temel malzemesini kentsel dönüşüm veya barajlar oluşturuyor ve aynı nedenle Gezi zamana yayılmış bir tür Cumhuriyet mitingi kıvamına getirilmek isteniyor.
Ne var ki bu arada köprünün altından çok su aktı… Hükümetin sosyal politika oluştururken katılımcı bir tutum almamasını, hatta bazen hoyratlığa varan bir çizgi izlemesini bugün her kesimden onaylamayan birçok kişi var. Ama bunlara artık ‘gayri milli’ yaftası yapıştırmak mümkün değil. Hatta hükümetin bu tasarruflara ilişkin savunmasının epeyce ‘milli’ bir doz içerdiğini söylemek durumundayız. Görünen o ki temsil yeteneği sayesinde ve toplumla sahici bir bağ kurmanın sonucu olarak, AKP ‘milliliği’ de belirsiz bir süre için kendi tekeline alacak. Bu durumda muhalefetin ‘gayri milli’ konuma düşmemesi için çok dikkatli olması gerekiyor. Bunun yolu ise siyasetin devletçi bir zeminden uzaklaşmasını içselleştirerek topluma dönmekten, milliliği yeni bir zihniyet içinde tanımlamaktan geçiyor. Aksi halde büyüyen bir AKP ile yaşamaya alışmak gerek. [email protected]
Not: Mümtaz’er Türköne benim yazılarımın “kerameti kendinden menkul” olduğunu söylemiş. Bütün öngörüleri yanlış çıkan kendisinin kerameti nereden acaba?
Yazarlar
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023