Etyen MAHÇUPYAN
Cumhurbaşkanlığı için AKP adayının kim olacağı konusunda hiçbir zaman gerçek anlamda bir soru işareti olmadı. Türkiye’nin devrimsel dönüşüm sürecinde bu değişimi bizzat taşımış, temsil etmiş ve yönetmiş olan kişinin cumhurbaşkanı olmaması, bu ülkedeki siyasi anormalliğin devam etmesinden başka bir anlam taşımazdı. Cumhurbaşkanının halk tarafından ilk kez seçilecek olması ise söz konusu kişinin ‘özellikle’ aday olması gerektiğini ima ediyordu.
Ancak adaylık açıklaması epeyce geç geldi. Eğer Erdoğan’ın adaylığı bu denli kesin idiyse, acaba bunca zaman niye beklendi? Bir neden muhalefeti sıkıştırmak, zihinlerinde bulanıklık yaratarak savrulmalarına neden olmak olabilir. Veya az ihtimal de olsa muhalefetin örneğin Gül’e yönelmesi engellenmek istenmiş olabilir… Ama muhtemelen asıl neden cumhurbaşkanı adayının açıklanmasıyla birlikte gözlerin müstakbel başbakana dönecek olması ve partinin henüz bu kararı verememesiydi. Nitekim başbakanın adı telaffuz edilemediğine göre ‘ne zaman telaffuz edileceğine’ dair bir açıklamanın yapılması şart oldu. Sonuçta bu konu Erdoğan’ın istifa edeceği ve kongrenin yapılacağı tarihe kadar ertelendi.
Bu süre içerisinde gerçekten epeyce kritik bir kararın verilmesi gerekiyor. Çünkü her ne kadar Erdoğan ‘partili bir cumhurbaşkanı’ olacaksa da AKP gibi şemsiye özelliği taşıyan bir partiyi hemen bir yıl içinde seçimlere hazırlamak kolay iş değil. Hele iktidarın 2015 genel seçimlerinde de yüzde ellinin üzerine çıkmayı ve anayasayı değiştirecek meclis çoğunluğunu sağlamayı hedeflediği düşünülürse… Bir çözüm yolu başbakan ile parti başkanının ayrılmasıydı. Böylece başbakan hükümeti yönetir ve toplum nezdinde AKP misyonunun taşıyıcılığını yüklenirken, parti başkanı da teşkilatı seçime hazırlayabilir, parti içindeki dengeleri kollayabilirdi. Ancak bu durumda cumhurbaşkanı ile birlikte üçlü bir yönetim söz konusu olacaktı ve Erdoğan’ın bunu hem pratik yönetim sorunları, hem de ileriye dönük parti içi istikrar açısından uygun bulmadı.
Sorun böyle bir görevi devralacak kişiden beklenen dört işlevin aynı anda tek bir insanda bulunmasının zorluğu… Bu işlevlerden birincisi şu ana kadar Erdoğan’ın sürdürdüğü değişim ve reform misyonunun aynen yeni başbakan tarafından da yüklenilmesi. İkincisi, değişim süreci ve AKP iktidarına karşı var olan ve oluşabilecek tehlike ve tehditler karşısında sağlam durulması. Üçüncüsü partinin bütünlük içinde tutularak gelecek seçimlerde yüksek bir oy oranını garanti edecek kuşatıcılığın sürdürülmesi. Nihayet dördüncüsü dünya kamuoyunda olumlu bir izlenim yaratılarak ülkenin ‘huzurlu’ bir döneme girdiği algısının üretilmesi.
Yukarıdaki dört işlev söz konusu arayışın ve kararsızlığın sürmesine neden oluyor. Mesele ilk iki kritere göre seçilecek kişilerin genelde diğer iki kriteri yeterince gerçekleştireceğinden emin olunmaması, aynı şekilde son iki kritere göre seçilecek kişilerin de ilk iki kriterde aksayacağının düşünülmesidir. Kulislerde çokça adları geçen Davutoğlu ve Gül’ün bu anlamda sembolik olarak bu iki tipolojiyi temsil ettiklerini kayda geçirmek gerek. Çünkü tercih öncelikle kişiler arasında değil, başbakanın ‘yapısına’ ilişkin olacak. Sürenin uzaması ve kararın ertelenmesi, bütün işlevleri istenen başarıyla yüklenebilecek birinin tespit edilemeyeceği varsayımını gerçekçi kılıyor. Bu durumda kararın Erdoğan tarafından verilmesi doğal bir sonuç ve Erdoğan çok muhtemelen ilk iki işlevle diğer iki işlev arasında mukayese yaparken şu soruları soracak: Bunlardan hangisi daha hayati? Bunlardan hangisindeki zaaf benim müdahalemle düzeltilebilir?
Eğer Batının algısının yeni başbakanla birlikte her halükarda bir miktar değiştirilebileceği varsayılırsa, ayrıca yürütmenin başı olarak Erdoğan’ın gelecek seçim sürecinde de vizyon sunma, ufuk açma babında aktif olabileceği öngörülürse, ilk iki işlev açısından güvenebileceği birini işaret etmesi beklenir. Çünkü tehditlere karşı koyma ve dirayetli bir yürütme sağlama açısından cumhurbaşkanının ne kadar istese de bir miktar ‘dışarda’ kalacağı açıktır. Hükümete fazla müdahil olduğu takdirde ise cumhurbaşkanının meşruiyetinin sorgulanma tehlikesi ile karşılaşılır. Dolayısıyla benim tahminim ilk iki işlev açısından tam güven duyulan bir başbakanın olacağı, Batı ile ilişkinin başbakan inisiyatifinde değiştirilmeye çalışılacağı, üçüncü işleve ise gerektiğinde cumhurbaşkanının müdahale edeceğidir…
Not: Umut Özkırımlı’ya benden uzun alıntılar yapılmasına dayanan eleştiri tekniğine yaptığı katkıdan ötürü teşekkür ediyorum. Hem böylece yazısına bir miktar fikir de eklenmiş olmuş…
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları





























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024