Etyen MAHÇUPYAN
Üç hafta önceki ‘Azınlıkların en hakiki sorusu’ başlıklı yazı birçok insanın Yahudi cemaatinde hangi gazetenin okuduğu noktasına takılmasına neden oldu. Kullandığım ibare ‘neredeyse Yahudi cemaatinin tümü’ idi ve amacını aşan bir kesinlik ifade ediyordu. Kastım ‘Yahudi burjuvazisinin’ davranış kalıplarını irdelemekti. Mesele hangi gazetenin ne kadar okunduğu değil, bu gazeteleri okurken kişilerin kendi konumlarını nasıl anlamlandırdıkları… O yazının birinci sorusu buydu: Azınlıklar bugün kendilerini Kemalist devletçilikle Müslüman duyarlılığı olan bir çoğunluk arasında sıkışmış hissediyorlar ve bir tercihe zorlanıyorlar. Bu tercihi yapmaktan kaçındıkları her an eski rejimin ve statükonun yanına savruluyorlar. Oysa gelecek öteki yönü işaret ediyor ve azınlık cemaatleri bunu idrak edemedikleri takdirde önümüzdeki süreçte daha da yabancılaşacaklar. Diğer bir deyişle korktukları başlarına gelecek… Kendi içlerine daha da kapanma ihtiyacı duyacaklar, kamusal alanın çeperlerine çekilecekler ve vatandaş olmaları daha da zorlaşacak.
Bu ikilemi aşmanın yolu samimiyetten geçiyor. Artık azınlık cemaatlerinin sohbet ortamlarında, kapalı kapılar ardında söylenenlerin duyulması zamanı geldi. Eğer bu toplum bir bütün olarak rehabilite olacaksa sadece birbirimize ne yaşattığımızın ve ‘bizlere’ nelerin yapıldığının muhasebesi ile yetinemeyiz. Nasıl hissettiğimizi ve niçin öyle hissettiğimizi de ‘ötekine’ anlatabilmemiz lazım. İslami toplumda geçmişi duymak ve anlamak konusunda büyük bir açlık var. Milliyetçilik kağıt üzerinde çok güçlü, ama on yıl önce tasavvur bile edilemeyecek gelişmeler karşısında bugün kimsenin kılı kıpırdamıyor ve hatta bunu ‘becerebilmenin’ mutluluğu yaşanıyor. Böyle bir ortamda azınlık cemaatlerin cesaret yoksunu, giderek kişilik yoksunu bir samimiyetsizliği ‘korunma’ sanmaları tarihsel bir yanılgı olur.
Yapılması gereken yüreklerin karşı tarafa açılmasıdır. Bu da bizi söz konusu yazının diğer meselesine getiriyor… Azınlık cemaatleri son iki yüz yıl içinde kendi zihinlerinde Müslüman kimliği aşağılayan bir algı, bakış ve söylem geliştirdiler. Onların cahil, görgüsüz, gelişmemiş oldukları tespitine dayanan bir klişe içinden kendilerini rahatlattılar. Arkadaş oldukları, kendi çevrelerine aldıkları Müslümanlarla diğerlerini ayırdılar. Mesele laiklik/dindarlık karşıtlığı içinde çözüldü. Bu çevre içindeki Müslümanlar aynı zamanda Batı terbiyesi almış ve devletçi muhafazakarlığın da dışında duran insanlardı. Ama aynı zamanda da vesayet rejimi sayesinde ayakta durmaktaydılar… Bu rejimin çökmesi ile birlikte söz konusu kesim marjinalleşti, etkisizleşti ve azınlıklar bir anda kendilerini çoğunluk dindar Müslümanlarla karşı karşıya buldular.
Bugün azınlıkların kendilerini topluma açıp Müslümanlara ‘evet, biz sizi aşağıladık ama haklıydık’ demesi gerekiyor. Eziyet görmüş, sürülmüş, öldürülmüş, malına mülküne el konulmuş, giderek azaltılmış ve yok sayılmış cemaatlerin çoğunluk hakkında ne düşünmesini beklersiniz? Müslümanların zihinlerde aşağılanması, azınlıkları psikolojik olarak ayakta kalmalarını, nefes almalarını, kendilerine saygı duymalarını, biraz olsun insan gibi hissetmelerini sağladı. Bunun bugün açık yüreklilikle anlatılması, paylaşılması lazım. Çünkü artık karşımızda bunu dinlemek isteyen ve bizlerle birlikte üzülmeye hazır bir ‘yeni’ sosyolojik kesim var ve bu ülkeyi onlar yeniden inşa edecek.
Yazıma gelen en yaygın tepkilerden biri bundan tahrik olacak cahil insanların azınlıklara zarar verebileceği idi. Bunu söyleyenler herhalde Müslümanların cahil oldukları için okuduklarını anlamayacaklarını ve/veya fıtraten zaten böyle davranabileceklerini varsayıyorlardı. Ama benim aşağılama tespitime itiraz ederken, hala aynı şeyi yaptıklarını bile fark edemiyorlardı… O yazıdan bu yana üç hafta geçti. Benim yazımdan tahrik olarak etrafa saldıran hiçbir Müslüman örneği duymadık. Ama onlarca azınlık mensubu ve ‘solcu’ aydın yeterince tahrik olup sosyal medyada apaçık ırkçı suçlamalarla bana yüklenmeyi çok doğal buldu. Çünkü deşifre olmuşluk duygusu tahrik edicidir ve yeterince olgun değilseniz saldırganlığa sapmanıza neden olabilir. Oysa bizim hakkımızdaki gerçeklerin bizim tarafımızdan söylenmesi genelde karşı tarafı tahrik etmez. Onları mesafe almaya sevk eder.
Azınlıkların tavrı cemaatçi yapının devlet eliyle korunduğu dönemde işlevseldi. Ama toplum olma dinamiğinin yol aldığı bugünlerde artık anakronik ve zararlı. Vatandaş olmak sadece hak talep etmekle, mağduriyete yaslanmakla olmuyor. Toplumsallaşma sürecinin parçası olmayı gerektiriyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023