Etyen MAHÇUPYAN
Hukukun ‘gelişmesi’ giderek mağdur kadar zanlının da haklarını korumaya yönelik adımları ifade etti. Devletin modern yönetim cihazlarından yararlanarak birey üzerinde tahakküm kurabilmesinin karşısında hukukun da kişinin adil yargılanmasını güvence altına alması istendi. Bu arayış ‘adil yargılanma hakkı’ denen ve bugün hukukun asli unsurlarından biri sayılan alanın önünü açtı. Artık herhangi bir adli kararın meşruiyeti, o karara yol açan adli sürecin adil yargılanma hakkına ne denli riayet ettiğiyle alakalı. Nitekim Türkiye’de de Anayasa Mahkemesi karar gerekçesinin zamanında yazılmaması nedeniyle Ergenekon zanlılarının tahliyesine hükmetmişti. Ancak bu ‘gelişmiş’ normun hayata geçmesiyle birlikte yaşanan temel bir ikilem var: Adil yargılanmanın olmaması nedeniyle pratikteki yargı sürecinin sefahati açısından ‘haklı’ bulunan zanlıların, onları yargıya sevk eden asıl suçlama konusunda da ‘haklı’ oldukları varsayılabiliyor, hatta bu kanaati yaymak üzere ‘siyaset’ yapılıyor.
Örneğin Tevhid-Selam adı verilen şişirilmiş bir dosya üzerinden yüzlerce kişinin dinlenme kararını yargıdan çıkartıp, sonra da bu listeye ilaveler yaparak ve telefon muhaberatını takiple binlerce kişiyi yasadışı dinleyen polislerle ilgili davada bu durum açıkça ortaya çıktı. Hizmet Hareketi’ne ait yayın organları meselenin adil yargılanma tarafını öne çıkardılar. Haklı olarak insanların yasal sürenin ötesinde tutuklu kalmalarını ve bu sırada yapılan ‘kötü muameleyi’ vurguladılar. Ama suçlamaya konu olan olay olmuş mu, bu kişiler bunları yapmış mı, yaptılarsa ellerindeki bilgiyi nasıl kullanmışlar türünden soruları hasıraltı ettiler. Oysa eski kayıtların ne zaman silindiği gibi detaylara ilişkin yaptıkları yayın, isnat edilen suçun bir şekilde birileri tarafından işlendiğini gösteriyordu… Kısacası Hizmet Hareketi bu olayda kendi mensuplarını korumak üzere adıl yargılanmayı öne çıkarırken, sanki esası teşkil eden suç da ortadan kalkmış gibi davrandı.
Her cenahın kendi işine geldiğinde böyle davrandığını ve davranabileceğini öngörmek hiç de gerçekdışı değil. Ancak o zaman ortaya garip bir durum çıkıyor: Hukuku ilerletmek üzere geliştirilen adil yargılanma hakkı, tam tersine hukuksuzluğu meşrulaştırmanın aracı olarak kullanılabiliyor. ‘Adil yargılanma yok’ denince suç da ortadan kalkıyormuş gibi davranılıyor… Yargı sürecinin yargı öncesi süreci aklayabileceği, gerçeği yaşanmamış kılabileceği varsayılıyor.
Burada kritik mesele şu: Adil yargılanma ihlali yaşanmayan herhangi bir davayı Batı ülkelerinin gelişmiş hukuk mekanizmaları içinde bile bulmanız zor. Az veya çok hemen her zanlının kendi yargılanmasının ‘adil yargılanmaya aykırı’ olduğunu iddia edeceği detaylar mutlaka yaşanacaktır. Türkiye gibi ülkelerde ise adil yargılanma hakkını ihlal etmemiş bir davayı herhalde mumla aramak zorundayız. Hele bu siyasi yönü olan bir dava ise, adil yargılanma olduğuna zanlının ve onu siyaseten veya ‘organik’ nedenlerle destekleyenlerin inanması imkânsıza yakın. Diğer bir deyişle bütün bir hukuk sisteminin adil yargılanma açısından eksik ve yanlı olduğunu, bu alanda ihlallerin yaygın bir pratik oluşturduğunu varsayabiliriz.
Böylece suç işleyenlerin önüne çok kullanışlı bir fırsat çıkıyor. Hukuku savunarak hukuksuzluğun daim kalmasını sağlamak… Eğer komplocu bir bakışınız varsa, bazı mahkemelerin adil yargılanmayı kasten ihlal edebileceğini de hayal edebilirsiniz. Mahkemeler böylece kendi yargıladıkları kişilerin yargı sürecine itiraz etmelerini ve kamuoyunda ‘haklı’ kılınmalarını sağlayabilirler. Buradan hareketle, eğer bir adil yargılanma ihlali varsa bunun kasten yapılmadığından nasıl emin olacağız?
Görüldüğü üzere yargının siyasallaştığı ve çeşitli sosyal gruplarca siyaseten kullanıldığı durumlarda hukuki olanla hukuksuzluğu ayırt etmek zorlaşıyor. Böyle bir ortamda hükümeti yargıya müdahale ediyor diye suçlamanın da halk nezdinde bir etkisi kalmıyor, çünkü hükümetin siyasi karşıtları da ilkesel açıdan aynı şekilde davranma eğilimi gösteriyor. Oysa adil yargılanmayı ihlal eden nedenler ikiye ayrılmakta: Uzun tutuklama gibi bazıları kişisel hakkı ihlal etmekle birlikte suçun belirlenmesini etkilemiyor. Oysa tanıkların eksik dinlenmesi gibi örneklerde suçun nesnel değerlendirmesi engellenebiliyor. Yapılması gereken bu iki tür adil yargılanma ihlaline açıkça farklı yaklaşmaktan geçiyor. Böylece hukukun adil yargılanma hakkı üzerinden suiistimal edilmesine de izin verilmemiş olur ve buna yeltenme de suçun itirafı anlamını taşır.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024