Etyen MAHÇUPYAN
Seçim tarihi yaklaşırken ortada epeyce öğretici bir tablo var: Ateşkes ilan ettiğini söyleyen PKK asker ve polis suikastları yapmayı sürdürürken, hükümet operasyonların sonuna kadar devam edeceğini söylüyor. Bu ‘savaş durumu’ normalde seçim yapılmasını engellemeli diye düşünülebilir. Ama öyle olmuyor. PKK kendi hükümranlık bölgesinde toplumsal destek almazken, operasyonlar giderek asayişin sağlanması için bir zorunluluk olarak görülüyor. Diğer bir deyişle devlet ile PKK arasındaki silahlı mücadele son otuz yıldır ilk kez ideolojik bağlamından uzaklaşmakta. Geçmişte Kürt hakları için yapıldığı düşünülen bu mücadelenin, şimdi PKK’nın kendi siyasi örgütsel çıkarı için yapıldığı görüşü hakim.
Bunu destekleyen çok belirgin bir durum da mevcut: Şu anki çatışmalar tamamen PKK’nın tek taraflı savaş kararı ile başladı. Amaç Türkiye’yi seçim yapılamayan bir ülke olarak göstermek, seçim hükümetini paralize etmekti. Bu arada da AKP’nin seçim yaptırmayacağı propagandası işletilecek, böylece Batı dünyasından da destek alınacaktı.
Ne var ki toplumu hafife alan bu ‘proje’ daha işin başında çöktü. Bugün AKP hükümetine Kürt meselesinin çözümü bağlamında birçok eleştiri yönetilebilir. Yavaş hareket ettiği, süreci muğlak bıraktığı, özne çeşitlendirmesi yaratamadığı, sıkıştığı noktalarda kolaya kaçtığı söylenebilir. Ama AKP’nin Kürtlerin haklarını vermek istemediğini, savaş çıkardığını, Kürt halkını ezdiğini söylemek için gerçekten ya çok cahil, ya çok aptal, ya da çok ahlaksız olmak gerekiyor.
Ama daha birkaç gün önce altında birçok Batılı akademisyenin imzası bulunan bu türden bir deklarasyon yayınlanabildi. Metne bakılırsa “Ankara katliamında devlet aktörlerinin işbirliği olduğuna dair ciddi iddialar” varmış. Açıkçası Demirtaş’ın çiğ ithamları dışında bu yönde tek bir ‘gayrı ciddi’ iddia bile bulunmuyor. Ayrıca imzacılar Türkiye’nin yalnızlaştırılması ile yetinmeyip, çok taraflı anlaşmalar üzerinden sömürgeleştirilmesini de talep ediyorlar. Metnin şu anki seçim hükümetinin otoriter ve gayrimeşru olduğunu söyleyecek kadar saçmalaması ise durumun ne denli patetik olduğunu gösteriyor. Nitekim sonunda özgür ve açık seçimlerin yapılması talep ediliyor… Tabii özgür ve açık seçimi istemeyen PKK’ya hiç değinilmeden...
Böyle bir metni imzalayarak kendisini gülünç duruma düşüren herhangi bir akademisyen için ne söylenebilir? Belki pek bilmediği, anlamadığı bir toplum hakkında kulak dolgunluğuyla bir idealist çıkış yapma arzusu içindedir. Ya da sırf kendisine kültürel açıdan benzediği için bazı kişilerin siyasi değerlendirmelerini gözü kapalı doğru kabul etmektedir. Veya içinde olduğu sol cemaatin mahalle baskısına dayanamayıp ‘doğru’ safta durmaya çabalamaktadır. Sol ideolojinin giderek psikolojik işlevler yüklendiği bir dönemdeyiz… Toplumsal güçlerini yitirdiklerini gören ve yabancılaşan sol aydınların küresel anlamda cemaatleşerek kişiliklerini korumaya çalıştıkları bir dönem…
Bu insanların kategorik olarak cahil, aptal veya ahlaksız olduklarını iddia etmek abes olur. Ama siyasi marjinalleşme onları fazla bilmedikleri, anlamadıkları konularda da ‘siyasi’ olmak zorunda bırakıyor ve buradan hastalıklı bir cemaatleşmeden ötesi çıkmıyor.
Söz konusu deklarasyon herhalde bu Batılı entelektüellerin inisiyatifi ile olmadı. Türkiye’den birileri bu metni yazdı ve önlerine koydu. Listeye bakınca kim olduklarını anlamak zor değil. Eğer bir analiz yapmak isterseniz PKK’nın şu anki savaşta beklemediği bir yenilgi almakta olduğunu akılda tutmanız lazım. Deklarasyon doğrudan PKK’nın isteğiyle hazırlanmışsa doğrusu hiç şaşırmam.
Yazarlar
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024