Etyen MAHÇUPYAN
AK Parti belki de iktidarının en sıkıntılı döneminden geçiyor. Engellemeler daha ilk günden başladı ve hiç bitmedi. Ama belirli bir meşruiyet alanında kalmak zorunda olan hasımlarla mücadele edildi ve bu durum ülkenin yönetilmesini mümkün kıldı. Oysa şu anda hiçbir meşruiyet zeminine ihtiyaç duymadan davranma esnekliğine sahip aktörlerle karşı karşıyayız. İster terör örgütleri ister istihbarat servisleri olsun, Türkiye’yi ‘gölge boksu’ yapmaya zorluyorlar. Sanki ülkenin karşısında herhangi bir tanımlanabilir hasmın olmadığı, bir doğal afete muhatap olduğumuz duygusu verilmeye çalışılıyor.
***
İşin garibi AK Parti içinde ve çevresindeki birçok kişi de bu duyguyu pekiştirme peşinde. Nerdeyse bütün dünyanın bize karşı birleştiği, herkesin bizim kötülüğümüzü istediği bir ortam çiziyorlar. Mesele şu ki, eğer gerçekten böyleyse başarı şansını artırmanın tek yolu söz konusu karşıt blokta gedik açmaktan, başta en güçlü aktör ABD olmak üzere kendimize yandaş bulmaktan geçiyor. Nitekim son dönemde tam da böyle bir gelişme var ve AB ile olumlu gidişatı da yanına koyarsak, Türkiye’nin epeyce akılcı bir çizgi izlediği açık.
Ne var ki iç siyasetin malzemesi olarak üretilen söylemde herhangi bir değişiklik olmuyor. Yani bütün gelişmelere rağmen ülkeleri ve terör örgütlerini birbirinden ayırmayarak hepsini aynı kaba sokma istekliliği devam ediyor. Diplomasi ile çözülebilecek bir durum ‘Kurtuluş Savaşı’ toptancılığı ile karşılanmak isteniyor. Bunun apaçık bir sonucu var: Kendi hatalarımızla yüzleşmemizi engelliyor. Böylesine büyük bir tarihsel kavga söz konusu ise, yanlışlarımızın üzerini örtüp savaşmak gerektiği ima edilmiş oluyor.
***
Bu söylemin, tam da Türkiye kendi tezlerini besleyecek kanalları artırırken şiddetlenmesi çok uyarıcı. Çünkü meselenin ülke çıkarlarından bağımsız olduğunu akla getiriyor. Daha doğrudan söylersek meselenin iktidarın yapısı ile ilgili olduğu gözlemine neden oluyor. Çünkü sertlik ve kavga bir zorunluluk olarak ortaya sürülürse, bunu taşıyabilecek olan iktidarın da o kavgayı taşıyabilecek yapıda olması lazım. Nitekim son dönemde özgürlüklerin kısıtlanmasının ‘doğal ve gerekli’ olduğuna dair görüşlerin iktidar kanadında seslendirildiğine tanık oluyoruz. Toplumun iyiler ve kötüler olarak bölündüğü, ‘bizim’ iyi olduğumuz, dolayısıyla bizle aynı safta olmayanların kötü oldukları, iyilerle kötüler savaşta olduğuna göre de bu kötülerin blok halinde sistem dışına itilmelerinin makul olduğu varsayımına dayanan yığınla köşe yazısı var. Böylece ‘kötü’ olarak tanımladığınız herkesin özgürlüklerini kısıtlayabilir, onları gönül rahatlığıyla düşmanlaştırabilirsiniz demeye getiriliyor.
***
İyi de, bunun Türkiye’nin sorunlarını çözmek, şu anki dar boğazdan çıkmasını sağlamak açısından yararı var mı? Cevabı biliyoruz… Yarar bir yana, apaçık zararı var. Bir yandan AK Parti içinde özeleştiri, sağduyu ve fikri derinleşmenin önü kapanıyor. Diğer yandan yaşananları analitik bir açıdan değerlendirmek, alternatifler üretmek, akılcı bir strateji geliştirmek ve küresel aktörler dünyasında göreceli ağırlığımızı artırmak için gerekli şeffaf akıl yürütmeleri neredeyse anlamsız kılıyor.
Kısacası soru şu: Bu söylemin siyasi işlevi, söylemin peşine takılanların siyasi hedefi ne? Daha önemlisi Türkiye bu söylemin ve hevesli takipçilerinin peşinden mi gidecek, yoksa rasyonel ve sağduyulu bir kamuoyu tarafından sahiplenilecek mi? Unutmayalım… Karşımızdaki tehditleri göz ardı eden kimsenin olmadığı bir ortamda onları abartarak çözüm aramak, gerçekte ‘çözümsüzlüğü’ bir siyasi tehdide dönüştürmeyi ifade eder.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023