Etyen MAHÇUPYAN
Paranoya üretimi popülist siyasetin en bilinen, ancak sonuç alma ihtimali de yine en yüksek olan araçlarından biri. Çünkü dünya çatışma anlayışına dayalı bir ilişkiler dengesi üzerine oturuyor. Devletlerarası güç farklılıkları daha güçlü olanın durumdan yararlanma isteğini artırıyor… Sonuç, toplumların güvenlik ihtiyacının süreklilik kazanması ve tehdit altında yaşama duygusunun yerleşmesidir. Bu da her ülkede siyasetçilerin ve liderlerin kendi toplumlarını bir arada tutmak amacıyla tehdidi abartmalarını, buradan bir paranoya üretmelerini teşvik ediyor.
Söz konusu tehditlerin gerçekçiliği ülkenin gücüyle doğrudan bağlantılı… Mantıken daha güçlü olanların tehditlerden azade olduğu, buna karşılık zayıf ülkelerin sürekli ve çok yönlü tehditlerle karşı karşıya olduğu söylenebilir. Ne var ki teknolojideki gelişmeler ve küreselleşmenin getirdiği kimliksel çoğullaşma bugünün dünyasında bir ‘eşitlenme’ üretmeye gidiyor. Artık en güçlü olanın bile ‘vurulma’ ihtimali var ve üstelik güçlü olmak dünyanın geri kalanındaki öfkeyi üzerine çekmek anlamını da taşıyabiliyor.
***
Böylece toplumsal psikolojinin daha kırılgan olduğu, olaylara daha kimliksel temelde bakıldığı, vatandaşlık/yabancılık ikilisinin tehdit algısının temeline oturtulduğu bir dönemden geçiyoruz. Kendisini korumasız hisseden veya gelecek endişesi taşıyan toplumlar popülist söylemleri duyma, onlarla avunma ihtiyacı hissediyorlar ve siyasetçiler de bunu yığınlara sunmakta tereddüt etmiyorlar. Bugün Trump-Putin eksenine oturan lider sayısının yüksekliği, yaşadıklarımızın küresel bir nitelik arz ettiğini ortaya koymakta.
Hemen her ülkede tehdit algısını ve riskleri öne çıkartarak, diğer deyişle ‘beka sorununu’ merkeze alarak siyaset yapan ve başarılı olan partiler ve liderler var. Beka kaygısı siyasetin ana belirleyicisi olduğu andan itibaren düşman üretmek kolaylaşırken, her lider kendi ideolojisine uygun düşmanları ‘parlatmaya’ başlıyor. Öyle ki söz konusu düşmanlar bir yandan geçmişten geleceğe uzanan kadim karşıtlıklara oturtuluyor, diğer yandan da gerçekte olduğundan çok daha güçlü ve monolitik bir şekilde tanımlanıyor. Bundan sonrası siyasetçinin maharetine bağlı olarak paranoyanın oluşturulması, halkın bu ‘ideolojik balonun’ içine davet edilmesi ve duyguları tahrik eden şablonlar sayesinde popüler desteğin tahkimidir.
***
Bu dinamik bugünlerde birçok ülkede geçerli… Sonuçlarının ise ne olacağını bilmiyoruz. Ancak dinamiğin siyaset ve bürokraside işleme biçimi bize bazı ipuçları verebilir. Demokrasisi sağlam ülkelerin bu süreci az hasarla atlatacağını, paranoyayı dengeleme gücü olan alternatif söylemlerin denkleme dahil olacağını öne sürmek gerçekçi olur.
Buna karşılık demokrasisi zayıf ülkelerde paranoya söylemi aynı zamanda siyasetin yozlaşmasını ifade edecektir. Çünkü siyasetin popülizan bir temelde daraltılıp tahkim edilmesi, keskinleşen ve keyfileşen bir rant üretme/dağıtma kapasitesine işaret eder. Bu yeni statükodan yararlananlar veya oranın parçası olmak isteyenler bu dili sahiplenir, besler, buradan kariyer ve nüfuz üretme imkanları devşirirler.
***
Dolayısıyla demokrasisi zayıf bir ülkede beka kaygısını ‘kaşıyan’ ve tehdit üretimine dayanan popülist siyaset, nihayette o ülkeyi dibe çeken bir kısır döngü yaratabilir. İktidarın sürdürülmesinin bedeli liyakat kaybı olarak ödenmek zorunda kalınabilir ve giderek daha abartılmış, gerçeklerden uzaklaşmış bir söyleme mahkum olunabilir.
Not: Müptezel kadro Efgan Ala’ya da iftira atmaya yeltendi. İçerideki oportünistlerin dışarıdaki ulusalcıları tetiklemesiyle… AK Parti ahlak ve vicdan sınavından geçiyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023