Etyen MAHÇUPYAN
Bugün aynı içerikle yeniden bir cumhurbaşkanlığı referandumu yapılsa sonucun ‘hayır’ çıkacağına dair işaretler var. En belirgini HDP’ye oy veren kitle içinde, 16 Nisan’da ‘evet’ demiş 4 puanlık bölümün, bugün karşı kampta yer alma ihtimalinin yüksek olması. Hükümetin genelde Kürt meselesinde, daha özelde Suriye ve Irak’ta Kürtler lehine olduğu düşünülen siyasi girişimlere ilişkin sergilediği tutumun, yurt içindeki Kürt destek oyunu azaltmazı şaşırtıcı olmaz.
Ne var ki bir siyasi tercih anından ötekine sadece basit aritmetikle ‘ilerlemek’ doğru değil. AK Parti’nin siyasi/ideolojik ikilemlerin rengini büyük ölçüde belirlediği bir atmosferde, siyasi tercihler de iktidarın önümüze sürdüğü dar yollar arasında yapılıyor. Bu yollardan biri kaçınılmaz olarak yönetimin değerlendirilmesini ifade ediyor. Diğer yol ise kısaca beka meselesi diye adlandırılıyor… Diğer deyişle seçmenler bir yandan bu hükümetin performansına bakıyor, diğer taraftan önlerine dikilen beka sorununun ne denli gerçek olduğunu ve bu konuda nasıl tavır almak gerektiğini düşünmek durumunda kalıyorlar.
***
Genel bir bakışla, 16 Nisan’da ‘hayır’ demiş olanlar arasında bugün ‘evet’ diyecek kişi bulmak zor… Ama içlerinde bu konjonktürde güçlü bir hükümet arzulayan ve Erdoğan’a dayanan bir yönetim sisteminin daha iyi bir alternatif olduğunu düşünenler olabilir. Buna karşılık 16 Nisan’da ‘evet’ demiş olanların bir bölümünün hükümet uygulamalarına tepki olarak ‘hayır’a geçmeleri de beklenen bir gelişme… Ancak güçlü hükümet isteği bu grup içinde de anlamlı bir etken. Bu iki etkiden hangisinin nihayette daha baskın çıkacağını ise bilmiyoruz. Dolayısıyla bugün seçim olsa oyların yine 50/50 dağılacağını varsaymak gerçekçi olur.
AK Parti açısından bu dengenin olumsuz tarafında hükümetin ekonomi, dış politika, Kürt meselesi ve hak/özgürlükler alanındaki eksik veya yanlış uygulamaları yer alıyor. Olumlu tarafında ise Erdoğan etrafında bütünleşme dürtüsü. Bunun anlamı AK Parti’nin başarısının giderek siyasi tercihler açısından da Erdoğan’a bağımlı hale gelmesidir.
Karşı cenahta ise ‘hayır’ bloğunu birlikte tutmak şeklinde özetlenebilecek bir beklenti var. Ama bunu gerçekleştirecek bir strateji yok. Hatta neredeyse strateji üretmekten çekiniliyor, çünkü ‘hayır’ kampını oluşturan unsurların ayrışması veya her unsurun kendi içinde bölünme yaşamasından çekiniliyor. Görünen o ki muhalefetin en ‘zekice’ taktiği, hiçbir şey yapmayıp, hükümetin yanlışlarının görünür hale gelmesini beklemekten ibaret. Kılıçdaroğlu’na mal edilmek istenen ‘hayır’cı konsolidasyonunun inandırıcılığı ya da gerçekçiliği bulunmuyor. Dinamik tam ters yönden işliyor… Yani bugün hâlâ parçalanmamış bir ‘hayır’ cenahı varsa, bunu sağlayan bizzat Erdoğan. Dili, söylemi, tavrı ve tutumu ile toplumun yarısını kendi çevresinde tahkim ettiği oranda, kaçınılmaz olarak öteki yarıyı da kendi karşısında tahkim ediyor.
Öte yandan AK Parti dizginleri elde tutuyor… İktidarı devam etmekte ve şu an yaptığı yanlışları bir kenara iterek yeni bir sayfa açma şansına sahip. Eğer böyle bir adım atılırsa ‘hayır’ cephesinin dağılacağını tahmin etmek zor değil.
***
O nedenle iktidarın niçin bu yola girmektense beka meselesini sıcak tutarak eksiğini kapatmaya çalıştığını ve tam da bu yüzden yaklaşan seçimlerde kendisini riskli bir konuma soktuğunu sormak durumundayız. Cevap, AK Parti’deki ‘ideolojik’ değişim ve şu anki kadroların oluşturduğu nüfuz ağı ile irtibatlı olacaktır… Öte yandan şu bir gerçek: Önümüzdeki iki yılın siyasi içeriğinin hangi yönde seyredeceği ve toplumun önüne hangi tercih ikileminin konacağı konusunda en belirleyici aktör Erdoğan olacaktır… Muhalefet ise ‘tiryakiyi‘ şikayet etmekten fazlası elinden gelmeyen ‘pasif içici’ konumunda kalmaya devam edecek gibi gözüküyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023