Etyen MAHÇUPYAN
Ulus-devletlerin oluşma süreci, kendisinde ezeli ve ebedi bir 'millet' keşfeden her halkın çevresine de öyle bakmasına yol açtı.
Bu süreç içerisinde konjonktürel olarak 'karşınızda' olanlar da ezeli ve ebedi bir nitelik kazandırılarak tanımlandılar. Böylece 'millet' hem başı sonu olmayan, gerçeküstü bir özneye dönüştürüldü hem de sürekli tehdit altında olduğu için 'düşmanlara' karşı kesintisiz bir biçimde korunması gereken kırılgan bir nesne haline geldi.
Türkiye Cumhuriyeti için düşman esas olarak 'Batı'ydı'... 'Batı' Türkiye'nin iyiliğini hiçbir zaman istemeyen, her an ülkeyi bölmek için uğraşan bir canavardı. Bugün de hâlâ her türlü rejim muhalifi ile 'Batı'yı' ilişkilendirmek, milliyetçi Türk kimliği için rahatlatıcı bir işleve sahip. Sanki böylece onun niçin muhalif olduğunu da anlıyor ve rejimin aynen devam etmesi gereğine kendimizi ikna ediyoruz.
Dolayısıyla rejim açısından bakıldığında siyaseten istenmeyen yaklaşımların 'düşmanlaştırılması' son derece işlevsel. Ancak bazen bu bile yeterli olmayabiliyor. Çünkü karşınızda o rejimin temel niteliğini hatırlatan, üstü kapatılan bir yozlaşmanın örtüsünü kaldıran, kutsallaştırdığınız kimliğin kurucu unsuru olan bir insanlık suçunu hatırlatan 'ideolojik' bir itiraz bulunabiliyor. Bu durumda söz konusu itirazın öznesini 'şeytanlaştırmak' zorunda kalıyorsunuz. Kendi insanlarınızın bu itirazı hiç duymamasını, anlamamasını, kale almamasını, duyduğunda da bunu karşı tarafın 'şeytanlığına' yorarak gönlünü ferahlatmasını istiyorsunuz.
Kendini besleyen, devletle 'millet' arasında alanın da satanın da razı olduğu bu alışveriş, nihayette gerçeklerle yalanların iç içe sokulduğu, birçok gerçekliğin bilerek ıskalandığı, ahlaki zeminini yitirmiş bir tarih anlatısı üretiyor. Bu anlatının inandırıcılığı ise 'şeytanın' ezeli ve ebedi olmasıyla sağlanıyor... Türkiye'nin milliyetçi damarı için eğer bugün Batı büyük şeytansa, muhakkak ki Ermeni diasporası da küçük şeytandır. Türkiye, diasporanın, Anadolu'nun bizzat devlet zoruyla sürülmüş çocukları, yani bu toprakların kadim mirasının sahipleri olduğunu kabullenmek istemiyor. Çünkü bu tespit, Türk kimliğinin oluşum sürecine ve onun üzerinde kurulan rejime kritik bir bakışı ima ediyor.
Diasporayı bir bütün olarak şeytanlaştırma ihtiyacı, bu parçalanmış gruplara sosyolojik olarak bakmayı da engellemekte. Nitekim sosyoloji milliyetçilerin hiç de hazzetmeyecekleri bir tablo sunuyor: Halen Ermeni diasporası içinde 'siyasi' olanların oranı son derece düşük. Büyük kitle hayat gailesi içinde sıradan günlük uğraşların peşindeler. Öte yandan 'siyaset', binlerce yıllık topraklarını bırakıp gelmek zorunda kalan bu grupları yabancı ellerde bir arada tutmayı hedefliyor. Bunun en 'sağlam' yolu ise gelinme nedenini zaman içinde dondurmak, hafızayı canlı tutmak ve Ermeni kimliğinin erimesini önlemek üzere tarihsel acıyı kimliğin kurucu öğesi haline getirmek. Bu süreç belirli bir dar kesimi siyasetin yönetimine ve sözcülüğüne taşıyor ve onlar da kendi işlevlerini anlamlı kılmak üzere bir 'durum değerlendirmesi' çiziyorlar.
Bu değerlendirme tahmin edileceği üzere fazlasıyla milliyetçi bir tona sahip. Türklerin değişmediklerini, değişemeyeceklerini, giderek neredeyse ontolojik olarak değişmezlik karakterine sahip olduğunu iddia edebilecek bir bağnazlığa kadar uzanabiliyor. Ancak diaspora ile gerçek temas yaşamış olanlar, bu söylemin sadece bir kabuk olduğunu, söyleyenler için bile aslında inandırıcılığı olmadığını kolayca fark edebiliyorlar. O halde soru, diasporanın niçin 'resmi söylem' olarak bu dili sürdürdüğüdür. Yanıt ise Türkiye'nin duyarsızlığında ve diaspora Ermenilerinin bu duyarsızlık karşısında yıllar içinde biriktirmiş oldukları öfkede gizli.
Görünüşte Ermeni diasporası Türkiye'yi cezalandırmak, diz çöktürmek istiyor... Duygusal ihtiyaçları gerçekten de bu... Ama daha derinde Türkiye ile konuşmak, yeniden o geçmişe dokunmak, birlikte hatırlayıp ağlamak ve artık normalleşmek istiyor. Bugün en katı Türkiye düşmanları aslında aynı zamanda Türkiye ile 'derdi' olan, gözlerinin ucunu bu coğrafyadan ayıramayanlar...
Türkiye'dekiler ise doksan yıldır bedel ödemeye devam etmelerine, bir türlü vatandaş olamamalarına karşın, burada olmanın avantajına sahipler. Türk kimliğini tekliğe ve olumsuzluğa hapsetme ihtiyacı duymadan da aynı geçmişe bakabiliyor ve tarihin rejimle olan bağlantısını görüyorlar. Türkiyeli Ermeniler soykırımın kabulü ile inkârı arasında çok geniş bir yelpaze olduğunun ve insanların özgür seçiminin söz konusu seçimi değerli kılacağının farkındalar. Soykırımın inkârının suç olması durumunda tercihin ortadan kalkacağını, bunun da soykırımın kabulünü anlamsızlaştıracağını söylüyorlar. Aslına bakarsanız diasporanın en sert isimleri bile, konu genel tartışma çerçevesine oturtulduğunda muhtemelen farklı bir görüşü savunmayacaktır. Ama onların duygusal ihtiyacı çok daha fazla... Uzatılacak bir ele çok uzun zamandır hasretler...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Muhalefet için bir not: İktidar (sanılanın aksine) tutarlı ve başarılı!
20.02.2025 - İktidarın Kürt ‘açılımı’ üzerine bir not
15.10.2024 - Çocuklar anayasa yapabilir mi?
24.09.2024 - Mustafa Kemal’in büyümeyen çocukları
19.09.2024 - Nasıl bir ordu isterdiniz?
10.09.2024 - Yeni İttihatçılık havuzunun bilinçsiz balıkları
2.09.2024 - Seçimlerden kim kazançlı çıkacak?
13.04.2024 - SEÇİMLERDEN KİM KAZANÇLI ÇIKACAK?
12.04.2024 - Bahçeli yine çok güzel konuştu…
11.04.2024 - E la nave andra (Ve gemi gidecek)
28.11.2023
Yazarlar
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
ahe
2015-2025 bazında Türkiye ekonomik güç değil, bir Türk-Türkmen sorununu yaşayacak tahmin ediyorum. Bu sorun Ne kürt sorununa benzeyecek ne de baş örtüsü sorununa benzeyecek. tarihe bakın.. olanları görürsünüz.