Etyen MAHÇUPYAN
Ortaya atılma nedenleri hakkında türlü spekülasyonlar yapılsa da belli ki kürtaj meselesi özellikle elli yaş üstü Müslüman erkekler için önemli bir konu. Bu toplumsal kategorinin ideolojik konumlanması birkaç yıl önce Ali Bayramoğlu'nun TESEV için yaptığı laiklik/dindarlık algı çalışmasında da ortaya çıkmıştı.
Örneğin elli yaş üstü erkek Sünni dindarların başörtüsünü savunmaktaydı ama başörtülü kadınların davranışlarından da rahatsızdı. Çünkü başörtülü kadınlar çok daha özgüvenli ve bağımsız bir davranış kalıbı geliştirmişlerdi ve söz konusu erkek dünyasının içinden bakıldığında bu tavır bir tür ahlaksızlık olarak algılanmaktaydı.
İslami kesimin, özgürlüğün sadece cemaatsel alanı genişletme anlamını taşımadığını, aynı zamanda cemaat üyelerini 'kişileştirdiğini' de idrak etmesinde büyük yarar var. Bunun anlamı özellikle çocukların ve kadınların erkek egemenliğindeki cemaatsel kodlara mahkûm olmaktan giderek çıkmasıdır. Nasıl seksenlerde namus olarak sosyalleşen 'başörtüsü', bugün kadının dinle kurduğu özgül ve öznel bağı temsil ediyorsa, aynı şekilde kadının kendisi hakkındaki tasavvuru da artık esas olarak kendisini ilgilendiriyor. Bu durum, kadınların erkek beğenisine 'mazhar' olacak bir dindarlık sergilemelerini engelleyici değil. Ancak bunun erkek bakışını yansıtan dini yorumlarla sağlanması da artık kolay olmayacak. Kısacası kadınların ikna olmaları gerekiyor ve kabul etmek gerek ki, erkek yaklaşımının ikna edici özelliği son derece zayıf.
Kürtaj meselesinde Diyanet'in kamuoyuna sunduğu argüman iyi bir örnek: "Ne annenin ne de babanın bebek üzerinde mülkiyet hakkı olmadığı gibi onun hayatı üzerinde vazgeçme, sonlandırma yetkisi de yoktur." Bu mantık bebek üzerinde anne ve babanın değil ama 'birilerinin' mülkiyet hakkı olduğunu ima eder. Çünkü nihayette o bebekle ilgili birileri bir karar vermek durumundadır. Böylece din eğitimi bağlamında çocuğun devlete değil aileye ait olduğunu söyleyenler, bebeğin aileye değil devlete ait olduğunu söylemek noktasına gelirler. Bu durumda hangi yaşta yeniden aileye ait sayılması gerektiği gibi saçma sorularla uğraşmak bir yana, şu soruya da muhatap olursunuz: Bebek devlete ait ise kadın da mı devlete aittir? Bu nasıl bir devlettir acaba? Elli yaş üstü dindar erkek devleti mi?
İnsanlık tarihi bize basit bir olgu sunuyor: Bebek anne rahminde büyüdüğüne ve kadın fizyolojik olarak bağımsız bir özne olduğuna göre, bebeği istemeyen bir anneyi mutlak anlamda engellemek mümkün değildir. Öte yandan o bebeğin her türlü yükünü taşımış biri varken, başka herhangi birinin bu konuda kadından daha yetkili olduğunu savunmak da pek mümkün değil. Bu nedenle kürtajın azalması, doğrudan kadınların iradesine muhtaç. Bu bağlamda din işlev görebilir... Dindar kadınlar, din öyle emrettiği için kürtajdan kaçınabilirler. Ama ortada apaçık bir sorun var: Ne herkes dindar, ne dindarların hepsi Müslüman, ne Müslümanların hepsi Sünni ne ne Sünnilerin hepsi Diyanet'in takipçisi.
Dolayısıyla dinden hareketle kürtajı yasaklamak meşru olamaz. Hak kavramı üzerinden ilerlemeniz lazım. Burada ise iki tür hak kavramıyla karşı karşıyayız: Basitçe söylemek gerekirse 'aktif' ve 'pasif' haklar var. 'Aktif' haklar, hak sahibi olmayı hak etmeyi gerektirir ve irade sahibi olan talepkâr bir özneyi ima eder. Bütün sosyal ve ekonomik hakların ve bu arada kadınların kendi bedenleri üzerindeki hakların da menşei budur. Buna karşılık 'pasif' haklar, irade sahibi olmasa da varlıkların temel haklarının tanınmasını ifade eder. Hayvan hakları ve genelde yaşam hakkı da bu çerçeveye oturur. Aradaki fark birincisinde öznenin kendi hakları için talepkâr olması, ikincisinde ise öznenin başkaları adına hak ihsas etmesidir. Bu nedenle birincisi toplumsal dinamiklerin ürettiği, ilkesel tutarlılığa muhtaç olmayan hak tasavvurlarını konu eder. Örneğin kadın haklarını savunan birinin ille de grev hakkını savunması gerekmez. Oysa 'pasif' haklar alanı özneden asgari bir ideolojik tutarlılık beklentisine yol açar. Çünkü başkaları için hak talebi, bir ölçüde nesnel olmak zorundadır ve 'başkalarına' eşit mesafede durmayla meşrulaşır. Dolayısıyla bebeğin yaşam hakkını savunanların hayvan ve ağaç haklarını da aynı bağlama oturtmaları beklenir. Çünkü eğer kürtaj cinayetse, açıktır ki hayvanların kısırlaştırılması da, ağaçların kesilmesi de cinayettir.
Eğer bu türden bir kapsayıcılık yoksa insan hayvandan ve nebattan daha üstün sayılmakta olduğu içindir. Ne var ki ancak elimizde insanı daha üstün kılan bir ideolojik bakış varsa bu yönde düşünmek bize doğal gelir. Nitekim tek tanrılı dinler bu ideolojiyi sağlarlar ve insanı hiyerarşik bir skala içinde diğer varlıkların üstüne koyarlar. Kısacası bebeğin yaşam hakkını doğanın yaşam hakkının dışında özel önem vererek savunmak, aslında dini bir mülahazaya muhtaçtır ve bu da sadece dindarları bağlar.
Yani aslında kürtajın yasaklanmasının meşru olması herkesin dindar olduğu bir toplumda belki mümkün olabilirdi... Ama öyle bir toplum yok, geçmişte olmadı ve muhtemelen hiçbir zaman da olmayacak.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023