Sezin ÖNEY
Suriye’ye harekât yapılıyor mu, yapılmıyor mu?
Belli aralıklarla alevlenen bu tartışmalar, Türkiye’de asker- sivil ilişkilerinin nereden nereye geldiğini; daha doğrusu gelemediğini düşündürüyor.
Eskiden sorun, “sivil yönetimin ordu üzerinde kontrolünün olamaması” olarak çerçevelenmişti; şimdiyse “ordunun siviller üzerindeki kontrolünün eksikliğini” tartışıyoruz. Ankara’da ordunun da aralarında bulunduğu çeşitli kaynaklardan sızan haberlere bakılırsa, Cumhurbaşkanlığı ve hükümet bir süredir, Suriye’ye bir harekât planlıyor. Bu harekâtı da, ordu yönetimi, “akıl kârı bulmadığı” için engellemeye çalışıyor.
Yakın geçmişe kadar, ordunun Türkiye demokrasisini tehdit ettiği öne sürülürken; şimdi, askerî açıdan tehlikeli adımlar atmak isteyen siviller, “rasyonelliği elden bırakmayan” ordu tarafından mı dizginleniyor?
Bu harekâtın, geçtiğimiz aylardaki gerekçesi, Suriye’ye açılacak bir “sıçrama tahtası” oluşturulması; diğer bir deyişle, hükümetin Suriye’nin geleceğini oluşturacak yolda, kendine bir tür “üs” kurması gibi gözüküyordu.
Suriye’nin geleceğini, ülkeyle ilgili örtülü ve açık biçimlerde rol alarak şekillendirme zaten, Türkiye’nin 2011’den beri hükümet politikası. Bu çizgide de, şimdiye kadar ortaya çıkan bedeli yüksek bilançoya karşın değişme yok.
Evet, son dönemlerde, Türkiye, uluslararası çevrelerin, uluslararası kamuoyunun tavırları ve algılarına daha fazla önem vermeye ve “uluslararası çaptaki halkla ilişkilerini” geliştirmeye çalışıyor olabilir. Örneğin, NATO ile ilişkilerin canlandırılması, uluslararası medyada Türkiye’nin IŞİD’e karşı önlemler almakta olduğu haberlerinin yer almasına çaba gösterilmesi, bu yönelimlerin örnekleri.
İsrail ile de temasların kamuoyuna yansımasına bakarsak; Türkiye, “değerli yalnızlığından” çıkmaya çalışıyor. Ancak, AKP, bu çıkışı bir koalisyon yoluyla değil, kendi başına yapmak istiyor. Üstelik de, dış politikasının özünü değiştirmeden, sadece algıları daha iyi yöneterek.
Bu açıdan da, klasik Batı İttifakı parçası dış politikaya dönmek isteyen veya kendini böyle bir zorunluluk içinde hisseden bir AKP sözkonusu gözükmüyor. Bağımsız dış politikasını, daha çok boyutlu; geçmiş çizgiden ödün vermeden ancak, Batı ile olan ilişkileri de yeniden kurgulayarak yeniden inşa eden, “imaj yenileyen” bir AKP çizgisinin ipuçları, seçimlerden önce de mevcuttu.
Özdeyse, AKP’nin yönetimi, Suriye konusunda yanılmadıkları ve zamanının onları haklı çıkaracağı düşüncesinde gözüküyor. “Haklı zaferlerini elde edecekleri gün er geç geleceğinden”, dış politika gücünü de paylaşmak veya iktidarı elden bırakmaya razı geleceklerini beklemek de zor.
Öte yandan da, güvenlik politikalarını ilgilendiren bir diğer konu, Kürt Sorunu var; iç ve dış boyutları giderek iç içe geçen bu meselede de, ordu önemli bir aktör. Ordunun tavrı ve soruna yönelik öngörüleri de, gelecek dönemde, siyasi aktörlerin elini sınırlandırabilir.
Normalde, dış ve iç politikada, askerlerin “siyasi öngörülerinin”, “savaşı veya barışçı” tavır almalarının, normalde bir ülkenin politik çizgisini belirlememesi gerekir. Ve bizler de, ne siyaset, ne ordunun neferi olan “sıradan vatandaşlar” olarak aslında yine ve gene, “asker ne düşünüyor” diye sorgulamak zorunda kalmamalıyız. Ama demek ki, asker- sivil ilişkilerinde demokratik dengeler kurmakta bir arpa boyu yol gidememişiz. Siyasi gücü denetleyebilen tek mekanizma olarak, hâlâ karşımıza ordu çıkıyorsa, demokrasi açısından tuhaf bir noktadayız.
Bir de şu var; AKP yönetimi, isterse, Suriye harekâtını, koalisyon pazarlıklarında veya istediği başka siyasi sonuçları elde etmek için koz olarak kullanır. Özellikle CHP üzerinde, “bu çılgınlığı dizginlemek için her ne şartta olursa olsun, o koalisyona girmesi” baskısı artabilir. İronik biçimde, böyle bir harekât ihtimali, MHP’yi de, “milli bir harekâtın içinde AKP’yi yalnız bırakmamak için”, AKP’ye yöneltecektir.
Gelgelelim, son kertede, AKP’yi Suriye harekâtı ile Kürt Sorunu’nda etkileyebilecek tek güç, ordu ve ordunun kararı gibi duruyor.
Eğer orduyu kontrol etmek, karşısında direnci olan tek gücü kontrol etmek demekse, AKP yönetimi, 3-5 Ağustos’taki Yüksel Askerî Şûra (YAŞ) kararlarında tek karar sahibi olmayı isteyecektir.
Yazarlar
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciPahalılık turisti de vurdu... 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENDiyanet iğneyi çuvaldızı kendisine batırırsa… 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKKM kalktı, müjde! 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİddia: Ziraat’te ‘Gizem B. skandalı’! “Günooo kızlar… Paralar sizin için yükleniyor” 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBir hâkim Caprio'muz niye yok? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUAklını başına, vicdanı kalbine toplasan ya! 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYargı, Mafya ve Beyaz Toros… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Alevi Hakları… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANBelediye başkanları ne yaptıklarının farkında mı? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan24 yıl sonra CHP’ye muhtaç hale gelmek… 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSeyfettin Çilesiz’in çilesi 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024